Astığı bayrağa sahip çıkamadı (19 Mayıs 2012)

Oturtmuş Tarafçıları (Politika Şefi Veysi Polat ve Haber Müdürü Ertan Altan) karşısına, -yok ya bu fazla pembe bir tasvir oldu, tam tersi olmuş aslında- Tarafçılar oturtmuşlar Mustafa Sarıgül’ü karşılarına, üç aşağı, beş yukarı şu atmosferde sorguya çekiyorlar:
- Neden Türk bayrağı ve Atatürk resmi astın?
- Şeyyy... Aslında... Bennn... Valla kasıtlı yapmadım, elim sürçtü!
- Bir daha yapacak mısın?
- Asla! Katiyyen! Haşa! Tövbe billah! Ne haddime! Olur mu öyle şey!

***


Çok değil bir iki soru daha sorsalar “Ben ettim siz etmeyin abiler” diyecek gibi!
Hatta “Pişmanlık Yasası”nı hatırlatsalar özür bile dileyecek belki:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti idari yapılanmasında “ilçe” statüsünde olan Şişli’mizi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla taçlanan Kurtuluş Savaşı’nın başlatıldığı günün yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Türk Bayrağı ve o savaşın muzaffer komutanı, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün posterlerini asmak suretiyle “Pyongyang” laştırdığım, “Kim yavrusu” na dönüştüğüm için özür dilerim!..
Taraf’ın “Sarıgül’ün Pyongyang’ı” başlıklı hakaretamiz haberinde iddia edilenler bunlar değil miydi:
“Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’da değil, İstanbul’dayız. Halaskargazi Caddesi’ni 19 Mayıs için dev bayrak ve Atatürk resimleriyle donatan kişi de “yavru Kim” değil, Mustafa Sarıgül...”
Demek ki, Taraf’taki (bu haberin hemen ertesi güne denk gelen ve bizim anlamakta hayli zorlandığımız) Şişli Belediyesi ilanı, bir nevi “Ne iyi ettiniz de beni rüsva ettiniz... Elleriniz dert görmesin... İnsan bu beşer, şaşar; ola ki bir daha öyle bayrak asmak gibi kınanası, ayıplanası davranışlarda bulunursam sakın ha kaleminizi korkak alıştırmayın, bu affı namümkün suçu bir kere daha işlememe izin vermeyin, hakaretlerinizi esirgemeyin” teşekkürüydü!

***


“Maddi teşekkür” yeterince tatmin edici olmayabilir diye mi düşündü neyse bir de “manen” iknaya yeltenmiş Sarıgül!
Taraf’ın dünkü “Bayrak kararı aceleye geldi” manşetiyle duyurduğu “U dönüşü”nden anlaşılan o ki, Şişli Belediyesi Basın Danışmanı Aziz Özhan’ın dün telefonda bana, “19 Mayıs’ın kutlanmamasından Taraf olan gazeteye 19 Mayıs kutlamalarına davet ilanı verme garabeti” konulu yazımla ilgili “Siz haklısınız bundan sonra yazdığınız hususları dikkate alacağız” dediği saatlerde, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de makamında kendisine “diktatör” diyen Tarafçılara söylüyormuş aynısını:
Ne deseniz haklısınız, benim gibi “dayatmacı” başkana az bile!
Tamam bu mübalağaydı belki ama, “Osmanbey Caddesi’ndeki bütün binaları bayrak ve posterle donatmanız bize Kuzey Kore Başkentini hatırlattı” diyen Tarafçılara, Sarıgül’ün verdiği şu cevaptan çıkan sonuç çok mu farklı Allah aşkına:
“Eleştirilerinize katılıyorum. Bir özeleştiri yaparsak; bu bizim için de aceleye gelmiş bir karar. Sizin açınızdan baktığımız zaman doğru yönleri olduğu kanısına vardık. Katılıyorum. Ben de böyle resmi, dayatmacı, zorlayıcı bayramlara karşıyım. Bayramları halkın yapması lazım. Öyle şeyler oluyor ki bazen inançlar ön plana çıkıyor, bazen Atatürk önplana çıkıyor, bazen bayrak önplana çıkıyor. Bayramız tehlikede mi, ulusal önderimiz tehlikede mi?”
Hiç olur mı canıııım, ne tehlikesi!
İktidar sahipleri “yüzü eskimesin” diye indiriyor bir bir “ulusal önder”in resimlerini!
Sırf saygılarından; hani toz olur, kir olur, “leke” lenir...
Bir nevi “Atatürk’ü Koruma Kanunu” aslında bütün bu “gözden kaçırma, saklama, gizleme, unutturma” girişimleri...

***


Anlamadığım...
Madem “tehlike” yok, sorabilir miyim ne işiniz vardı Cumhuriyet Mitingleri’nde en ön saflarda?
Şişli’yi, İstanbul’u, başkenti geçtim; ne işiniz vardı ta Menemen’de, “Çankaya yolu şeriata kapalı” sloganlarıyla yürüyen kortejin başında!
Bendeki de balık hafıza...
Sahi, “Cumhuriyet mitingleri doğru değildi” diye ondan da geri atmıştınız siz sonra!

***


Sarıgül’ün Tarafçılara “Sizin açınızdan baktığımız zaman doğru yönleri olduğu kanısına vardık” cümlesi pek bir takıldı kafama.
O açı hangi açı?
Bu toprakların, bu toprağın insanlarının bakış açısıyla “gelin gibi süslenmiş” geliyor Şişli insanın gözüne... Kırmızı beyaz çiçekler açmış gibi...
O açı hangi açı ki, Sarıgül’ü, Türk bayraklarıyla bezeli Şişli’yi, “Diktatörlük üssü” gibi görecek “empati” noktasına getirebildi!
Talat Turhan “Küresel Çete” kitabında Sarıgül’ün Bilgi Üniversitesi, Açık Toplum Enstitüsü, George Soros, TESEV, CFR, Bilderberg, Trilateral Komisyon, National Security Council, Democracy Project, National Endowment For Democracy, Foreign Policy ilişkilerinden sözetmişti. Acaba diyorum bu “empati kesişmesi”nin yaşandığı yerin koordinatları buralardan geçiyor olabilir mi!
Yahut bu 12’den vurulmuş empatinin şifresi Yalçın Bayer’in 12-13 Haziran 2004’te iki gün üst üste Hürriyet’teki köşesinde yazdığı ABD gezisinde saklı olabilir mi:
“Washington’dan selamlar’ diyor Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, henüz yataktan kalkmış. ‘Ne yapıyorsunuz’ dediğimizde ‘Kurultay konuşmamı hazırlıyorum’ diyor gülerek... Washington’da ‘anamuhalefet lideri’ gibi karşılandığını, dört gün ‘önemli’ temaslarda bulunduğunu söylüyor... ABD Dışişleri Bakanlığı’nın daveti iki hafta sürecekmiş... ‘Ne oluyor, bu geziye liderlik turu diyebilir miyiz?’ sorusuna, ‘Aynen öyle. CHP’yi ben şahlandıracağım’ cevabı veriyor.”
Aman iyi ki Sarıgül’ün sırtında şaha kalkmamış CHP; yoksa Taraf’ta hakkında çıkan ilk haberde “Şimdi ben ‘şahlanmış’ vaziyette mi kalsam yoksa ön ayaklarımı yere bassam da arka ayaklarımı kaldırıp ‘tepme’ pozisyonu mu alsam” diye düşünürken kim var kim yok “attan düşmüşe” dönerdi diye düşünmeden edemiyor insan şu hale bakınca!
Sarıgül ve ABD deyince aklıma dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi’nin sözleri geldi:
“Eskiden bir kişiye ‘Amerikan uşağı’ demek küfürden beterdi. Şimdi prim getirir oldu! Çıkıp lobilerle görüştüğünü söyleyebiliyor. ABD elçiliğinin kendisini izlediğini gururla anlatıyor. Bunda bir gariplik var. Emperyalist güçlerin ‘ılımlı İslam’ söylemine ve çıkarlarına uygun hareket için yüz binlerce dolar parayı gözden çıkarması ilginç değil mi? Ben teslim olacağım adamın suyu nereden taşıdığını da bilmek istiyorum.”
Soros’un prensi Sakaşvili’ye “Yılın Demokrasi Adamı” ödülü vermesi...
“CHP’de sarı devrim” girişimi...
57. Hükümet’in büyük ortağı DSP’nin Hüsamettin Özkan önderliğinde bölünmesi ve İsmail Cem’in Yeni Türkiye Partisi’nin kurulmasındaki işlevi...
O gün belki bu denli manidar gelmemiştir, dilerseniz bir de bugün değerlendirin bakalım ne çağrıştıracak “Yeni Türkiye” ismi?
Ya Sarıgül’ün programında Atatürk, Altı Ok, emperyalizmle mücadele olmayan “hareket”inin adı neydi?
Türkiye Değişim Hareketi!
Ya bir de başarılı olsaydı; düşünsenize Taraf’ın attığı her manşetten sonra bu ülkenin temel taşlarını değiştirmeye giriştiğini!

***


Tarafçılar Sarıgül’e “Bayrak süslemeleri Şişli’de bir gelenek haline gelecek mi?” diye soruyorlar.
Cevap:
“Hayır, 19 Mayıs’ı halk kendisi kutlayabilir. Biz bu yıl halkın dikkatini çekmek için böyle bir görselliğe önem verdik. Önümüzdeki yıllarda böyle bir şey yapmayacağız...”
Nasıl bir havaya soktularsa artık, hızını alamamış, “Bayrakları kaldırmak yetmez sokak adlarını da değiştireceğim” müjdesi veriyor Sarıgül Taraf’a!
“Değiştireceğim” dedikleri Ergenekon Caddesi, Türkbeyi Sokak, Bozkurt Mahallesi...
“Haklısınız” diyor Sarıgül Taraf’a;
“Bunu gündemimize alıyoruz. Yıllar önce konulan isimler bunlar ve çok yıpratıldı!”
Düşünebiliyor musunuz Taraf bir gün haber yaptı diye yönettiği ilçeye Türk bayrağı asmaktan vazgeçen, Türk’ün binlerce yıllık adını silmeye karar veren bu zat bir de Şişli’den yola çıkıp CHP Genel Başkanlığı’na yürüyecekti!
Hesapta yolunu Atatürk’ün Milli Mücadele’yi başlattığı güzergâha göre belirlemişti.
19 Mayıs’ta Samsun’a çıkmış miting tarihlerini Sivas ve Erzurum kongrelerinin yıldönümlerine denk getirmişti!
İyi de, Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919’da Şişli’den yola çıkıp Zonguldak açıklarına gelince, “Ref’i Cevat bize ‘sırmalı haydutlar’ derken haklıydı” deyip geri dönmüş, milletin kaderini işbirlikçilerin eline mi teslim etmişti!
“Anadolu’ya çıkmak aceleyle alınmış bir karardı, Damat Ferit’le de görüşmeliydim. Ama söz bir daha olmayacak” diye demeç mi vermişti İkdam gazetesine!

***


Aman Mustafa Bey, istirham ediyorum, böyle geri vites kolu olarak kullanacaksanız Türk bayrağının dalgalandığı gönderi; bence de siz bir daha hiç soyunmayın bu işlere...
O bayrağı dalgalandıracak çooook Türk genci bulunur bu ülkede!
Yine de teşekkürler size...
Şu birkaç günde, Atatürk’ün Cumhuriyeti neden yön tayinini konjonktürün rüzgarına bırakan siyasilere değil de gençlere emanet ettiğini bir kere daha anlamış olduk sayenizde!



GVH (Geri Vites Hareketi)’nin seyir defteri


1 - Sarıgül, Şişli Belediyesi’nin 19 Mayıs kutlamaları için ilçeyi bayraklarla süsledi.
2 - Taraf gazetesi Şişli’yi Kuzey Kore’nin başkentine, Sarıgül’ü de “diktatör” dedikleri Kuzey Kore liderine benzetti.
3 - Sarıgül, 19 Mayıs’ın kutlanmasına karşı çıkan Taraf’a 19 Mayıs kutlamalarına davet ilanı verdi.
4 - Sarıgül, Taraf’ın politika şefi ve haber müdürünü ağırlayarak onlara hak verdiğini ve önümüzdeki yıl bayraklı süsleme yapmayacağını ilan etti.


CHP’yi Allah korumuş!

29 Ocak 2005 günü yapılan CHP Kurultayı’nda, beli silahlı adamları kürsüyü işgal edip, Divan Başkanı’na saldırırken, Mustafa Sarıgül de Deniz Baykal’a dikleniyordu. Mensubu olduğu partiye karşı “Korkutamazsınız, susturamazsınız, durduramazsınız” diyerek karşı hareket başlatan Sarıgül söz konusu Amerikan politikalarının propaganda bültenini andıran Taraf olunca, astığı bayrağa sahip çıkamadı.
Allah korumuş CHP’yi!
Demek ki Sarıgül seçilseydi, CHP’yi bir Atatürkçü, bir Cumhuriyetçi, bir bayrak sevdalısı değil Ahmet Altan ve Yasemin Çongar yönetecekti!

Yazarın Diğer Yazıları