Asrın ihmalkârlığı!..
Acımız tarifsiz...
10 ilimizde hissedilen deprem felaketi göstermiştir ki;
Türk Milleti hassasiyeti yüksek ve düşüncelidir. Hakkına düşenden fazlasını "arkamdakine ver..." diyen bir yapıya sahiptir.
Deprem nedeniyle dört gün bölgeden ayrılmadan Kahramanmaraş ve Malatya''da bizzat yaşayarak bu örneği gördük.
Başta Hatayspor''un teknik direktörü Volkan Demirel ve onun yardımcısı Gökhan Zan''ı toplumsal hassasiyetleri nedeniyle kutluyorum. Kendilerinin depremin başlangıç anından itibaren gözyaşları ile karışık çığlıkları bu milletin hafızasından asla silinmeyecektir. Onların bu davranışı; insanımızın yüreğinin işlenmemiş bir elmas cevheri gibi olduğunun en belirgin örneğidir. Hele bu elmas yüreğin çapağından arındırılarak parlatıldığında, ne kadar kıymetli bir hâl alacağı da şüphesizdir.
Yaşadığımız felakette gelinen bu durum, memleketi yönetenlere de bir ders olmalıdır. Artık bundan böyle siyasi ya da toplumsal hiçbir surette insanımız senden, benden diye bölünmemeli ve hakaretlere maruz bırakılmamalıdır.
Depremde KKTC''den gelen 16 voleybolcumuz, Yeni Malatyaspor kalecisi Ahmet Eyüp Türkaslan, güreşçilerimiz Mehmet Eskişehirli, Ali Gürsoy, Eray Şimşek antrenör Ahmet Taş, millî atıcılarımızdan Sefa Bayraktar, Kahramanmaraş B. Belediyespor''un millî voleybolcuları Emircan Kocabaş, Mehmet Can Ağırbaş, Gençlik ve Spor Kulübü sporcuları Bedir Terlik, Hasan Ekşi, Betül Çoban Çakır, Bedrettin Çakır ve Hakan Akay, Adıyaman Ali Ege Spor Kulübü kalecisi Veysel Işık, Hatayspor futbolcusu Christian Atsu ve daha adını saymadığımız onlarca sporcumuz da bu depremde ya canlarını kaybetmiş ya da enkaz altında kalmışlardır.
Millet olarak üzüntümüz çok büyüktür.
Ancak bu üzüntümüz ile birlikte ifade etmemiz gereken bir gerçeği söylemek de görevimizdir. Deprem ile mücadele plansız ve başarısızdır. Bu başarısızlığın ana sebebi yıllardır üzerinde TSK ile koordineli çalışılan Deprem ile Mücadele Planı''nın çöpe atılmasından kaynaklanmaktadır. Gökhan Zan''ın çığlıklarından da anlaşılacağı gibi "kimden yardım isterseniz Vali Bey''e bir soralım!.." ifadesi, idarenin düştüğü inisiyatifsizliği ortaya koymaktaydı.
Bu durumda Türkiye''yi yöneten irade takkeyi önüne koyarak, bu konuyu yeniden düşünmek ve özellikle yaklaşan İstanbul depremi için de bundan ders çıkarmalıdır.
Mesela bu depremde sahada Kızılay''a rastlayamadık.
İlk 2 günde Mehmetçik de donanımlı olarak yoktu.
Ortada bir planlama da yoktu.
Şayet olsaydı Elbistan''daki bir markette 121. saatte kurtarılan Ülkü, mutlaka daha önce kurtarılacak ve kurtarılan insan sayımız da kesinlikle artacaktı.
Yaşadığımız bu gerçekler ışığında;
1999 yılındaki Gölcük depreminde, İstanbul Valisinin mesai arkadaşı yetkili bir daire müdürü olarak ihmal edilen İstanbul için önerimiz;
1-TBMM''de, İstanbul''daki yaşlı binaların ivedi olarak "TOKİ ve Emlak Bankası eliyle maliyetine" yenilenmesi ile ilgili yasal bir düzenlemenin acilen yapılması.
2-İstanbul''daki tüm imar planlarının askıya alınarak, "rant hesap edilmeksizin" belli bir yaşın üstündeki tüm eski binaların "mevcut şekliyle ve maliyetine" yenilenmesi yönünde karar alınmasıdır.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Türk Milleti düşünce sahibidir. Yaptığı bir hata olursa, bundan ders çıkararak tekrara düşmeyecektir.
Bunu da aklınızdan çıkarmayın!..