Askere itibar infazı...
“Cambaza bak” taktiği yine sahnede... Özel yetkili savcılardan bir kaçının terfi ederek tayin edilmesine odaklandı kamuoyu... Savcılar gidince sanki davalar sona erecekmiş gibi bir hava estiriliyor. Zekeriya Öz de terfi edince böyle bir gürültü kopmuştu. Anadolu’muzda “gelen gideni aratır” diye manidar özdeyiş vardır. Onlar yetkilerini aşma lüksünden kolay kolay vazgeçmez. Ne kadar eleştiriliyor olsa da uzun tutukluluk süreleri daha da uzayacaktır. Bu esnada “Turgut Özal’ın mezarı açıldı...”, “Darbe komisyonları çalışıyor” manşetleri ile Silivri yine kamufle edilecek, milli iradenin seçtiği milletvekilleri zindanlarda kalacaktır. Yani teldeki cambazı seyretmekte olan vatandaşın cebinden cüzdan aşırılacak.
İki yıl önce bu sütunlardan yazıp, bir kaç defa hatırlatmıştım. “Bin subay daha tutuklanacak, askerden terörle mücadelenin intikamı alınacak” demiştim. Oslo görüşmelerinde varılan mutabakat metni hakem ülke Norveç’in kasasında. İmzalanan metni görmem imkânsız. Haber kaynaklarım, öngörüm haklılığımızı kanıtladı. Emrullah Uslu, Güneydoğu’da görev yapan asker ve polislerin uluslararası savaş mahkemesinde yargılanacağını yazdı. Malumunuz Uslu, on yıl okyanus ötesi uçuş yapamaz raporu ile ABD’de kalmış, foyası meydana çıkıp dönmek zorunda kalınca da Bingöl’e tayini çıkmıştı. Bu defa rapor almaya gerek duymayarak istifa edip okyanus ötesine dönerek Pentagon’a servis yapan bir kuruluşta çalışıyor. Kamuoyu onu iyi koku almakla tanır. Terör örgütünün eylemlerini on gün önceden haber verir. Günü geldiğinde Başbakan’a bile kafa tutar. “Emrullah yazdığına göre bir bildiği var” diye düşünen bir yığın adam var bu memlekette... Sonuçta görevini yapıyor hepsi o kadar... Sağ olsun Ümit Özdağ Hocam dünkü Yeniçağ’da konuyu enine boyuna yorumlamış. 2 Aralık 2010’daki “Jitem dalgasıyla terhis” başlıklı yazımı hatırlatıp İlker Başbuğ’un da tutuklanacaklar arasında bulunduğunu yazmış. “Askere düşmanlık, düşmanın askerliğidir” tespitimi “Digital Terör” adlı kitabımda uzun uzun yazdım. Malum gazetenin dünkü “Nerede asker var orada arama var” manşeti düşmanın askerlerinin niyetlerini de ortaya koyuyor. İntikam duygusunun vahşi salyalarını saçanlar aynı zamanda “itibar infazı” da yapıyor. “Askeri casusluk ve fuhuş” gibi yüz kızartıcı suçlama ile sürek avına çıkılmış... Üstelik özel yetkili savcıların tayin haberinin yayınlandığı anda... Dahası Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, GATA ve Özel Kuvvetler Karargâhlarına giriliyor. Kozmik oda yetmedi. Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla girilen kozmik oda kesmedi... Arınç suikastının hikâye olduğu ortaya çıkmasına rağmen herhangi bir açıklama yapılmayışı da manidar.
İstanbul’da denizci subayların tutuklanıp yargılandıkları “fuhuş çetesi” davasını yakından takip ettim. Fuhuşla suçlanan genç kadın bekâret raporunu mahkemeye sunarken gözyaşlarını tutamıyordu. Şimdi çoğunluğu serbest bırakıldı ancak iftira ile asılan yafta halen ortada. Bu utançtan bahseden de yok... Neymiş efendim e-posta ile gelen bir ihbar sonucu operasyon başlatılmış. Fuhuş yaparken çekilen görüntülerle şantaj yoluyla askeri bilgiler alınmış falan... Ortada somut delil olmadığı halde, gizli tanık rezaletiyle, kuvvetli suç şüphesi gerekçesiyle tutuklanıp, dertlerini anlatana kadar en az bir yıl hapiste kalırlar. Sonra tıpkı Bülent Arınç suikastı gibi bu vahim olay unutturulur. İtibar infazına uğrayanların intiharı, istikbali, şerefi, haysiyeti kimin umurunda... Amaç hasıl olmuş, tasfiye süreci devam etmiştir... Tutuklamalar devam edecektir...
Not: Bugün saat 20.30’da Ulusal Kanal’da Ümit Zileli’nin konuğuyum. Sesli Gazete’de hukuksuzluğu, Silivri’deki duruşmaları ve itibar infazlarını konuşacağız. Konuyla ilgili bilgi ve düşüncelerinizi e-posta adresime gönderirseniz değerlendiririm. Ulusal Kanal’ı izlemeye devam edin.