Askere düşmanlık; düşmana askerlik yapmaktır!
Darbe, muhtıra ve siyasete müdahaleyi eleştirmek demokratik bir haktır. Başta askeri vesayet olmak üzere vesayetin her türüne karşı olmak da anlaşılır bir durumdur. Yanlışlık yapanın, zalim tavır içinde olanın, ülkeye ve millete zararı olanın mesleği değil eylemleri önemlidir.
Ancak din adamının yanlışı kurum olarak Diyanetin, öğretmenin yanlışı Milli Eğitimin, hakimin yanlışı yargının yerden yere vurulmasını gerektirmez. Aynı şekilde herhangi bir veya birkaç askerin yanılışı da Türk Silahlı Kuvvetlerine zalimce saldırmanın gerekçesi olamaz! Kaldı ki Türkiye’nin zor bir dönemeçten geçtiği, askerin moral ve motivasyona en fazla ihtiyaç duyduğu bu dönemde askere PKK’dan da etkili vuruş yapmak vatansever birilerinin yapacağı iş değildir.
TSK’ya yönelik saldırılar!
Küresel güç ABD, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgeyi yeniden dizayn etmek için Irak’tadır. Bu amaca paralel yürüyen, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne yönelmiş ciddi bir bölücü terör Türkiye’nin içinde ve dışında sürmektedir. Asker bir yandan gün aşırı şehit vermektedir. Diğer yandan da sınırda hem de cephede teröristlerle boğaz boğaza çarpışan ordunun komutan(lar)ı -haklı ya da haksız- tutuklanmaktadır.
Unutmamak gerekir ki Türkiye’ye yönelik olarak küresel güçler bugün doğrudan müdahale düşünemiyorlarsa bunun tek nedeni TSK’dan çekindikleri içindir. TSK da dış saldırılara yönelik olarak kendisini konumlandırdığından içeriden, suret-i haktan görünerek kendisine yönelik olarak yürütülen “asimetrik psikolojik savaş” a gerekli cevabı verememektedir. Bu kadar çok saldırıya muhatap olan askerden başarı beklemek doğru değildir.
YAŞ öncesi ilginç yöntemler!
İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olacağı YAŞ toplantısı öncesinde Ağlama Duvarı önünde çekilmiş fotoğrafları basına servis edilmesi tesadüf değildi.
Benzer bir provokasyon Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a da yapılmıştı.
Yolu malum, hedefi belli bir gazete, TSK bünyesinde general, albay ve daha başka rütbelerdeki onlarca subayın PKK, Dev-Yol, TKP/ML ve DHKP/C gibi terör örgütüne üyelikten yargılanan akrabaları olduğunu yazdı. Subayların isimleri teker teker gazete sütunlarında yer aldı. Aynı gazete daha önce de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un oğlunun bir grupla çektirdiği fotoğrafı kullanarak benzer bir iddiada bulunmuştu. Yine bu gazete son icraat olarak listeler halinde subay yakınlarının askerlik yaptıkları yerleri yayınlamıştır. Bu gazeteye göre üst düzey komutanların yakınları hep tatil beldelerinde ya da ikametgâhlarına yakın bölgelerde askerlik yapmış! Elbette böyle bir durum söz konusu ise bu eleştirilmeyi hak ediyor. Ancak bunları yayınlayanların amacının bir şeylerin düzelmesini sağlamak değil her olguyu (haklı/haksız, doğru/yanlış) kullanarak askeri yıpratmak olduğu açıktır.
Kendi ülkesinin askerine nefret saçan, savaş açan mahfillerin yoğunluğundan vatansever insanların ürkmesi gerekir. Unutmamak gerekir ki, kendi ordusuna karşı adeta savaş açanlar, ülkesine düşmanlardan daha büyük zarar vermektedir. TSK’nın moral ve motivasyonunun kırılması PKK’nın moral ve motivasyonuna yapılan katkı anlamına gelmektedir. Kuşkusuz tercihini yapmış olanlar için böyle bir sonucun fazla bir önemi yoktur. Ancak bütün bunların tarihe kayıt düşülmesinin önemi vardır.