Asimetrik iş hayatı ve mobing!
Geçtiğimiz günlerde bir belediyenin başkan yardımcısı, 'kendisini görüp ayağa kalkmadığı' gerekçesiyle şöforüne 'tuvalet önünde oturma' ve kendisini her gördüğünde ayağa kalkma cezası vermişti.
Medyaya yansıdığı kadarıyla olay şöyle cereyan etmiş:
Başkan yardımcısı belediyenin kadrolu şoförüne "Beni tanımadın mı? Neden beni görünce ayağa kalkmıyorsun?" diye çıkışır.
30 yaşındaki şoför, "Başkanım sizin olduğunuzu fark etmedim" der.
Bunun üzerine Başkan Yardımcısı, bir odadan aldığı sandalyeyi koridorun başındaki, çocuk tuvaletinin bulunduğu bölüme koyar.
Sonra şoföre, "Bundan sonra burada oturacaksın. Beni her gördüğünde ayağa kalkacaksın" diye talimat verir.
Şoför, kovulup işsiz kalkmaktan korktuğu için çaresiz bir şekilde koridordaki sandalyede oturup mesaiye koyulur.
Bu zat çalışanı bir böcek gibi gördüğü ve onun onuruyla oynadığının farkında bile değildir.
Sonuçta konu ulusal basına yansır ve başkan yardımcısı görevinden istifa etmek zorunda kalır.
Aynı zaman aralığında adı lazım değil bir başka belediye başkan yardımcısı da makam şoförünün 'aracın kapısını açmadığı' gerekçesiyle görevden almış, eski çalıştığı yer olan zabıtaya geri gönderildiği haberi medyada yer alır.
Bunlar hemen hergün işyerlerinde yaşanan rutin olaylardır. Bu iki örnek çarpıcı olduğu için verilmiştir.
Mobing ve kurt kanunu!
Başta bankalar olmak üzere özel/kamu bir çok kuruluşta çalışanlara uygulanan psikolojik şiddet ve mobing tahammül haddini aşar niteliktedir. İşyerlerinde çalışanları onur ile konforu, ekmek ile erdemi arasında tercihe zorlamak yaygın uygulamalar arasındadır.
Mobing, yıldırma, ezme, küçük düşürme başta olmak üzere çalışanlar üzerinde büyük makamların küçük yöneticileri bu yolla sadist duygularını tatmin etmektedirler.
Çalışanlara onur istiyorsa konfordan, ekmek istiyorsa erdemden vaz geçmeyi dayatmak herşeyden öte insanlık dışıdır.
Makamı büyük kendisi küçük yöneticilere 'ya ot olacaksın birileri seni yiyecek ya da diş olacaksın sen birilerini yiyeceksin' dayatması kurt kanununun beşeri ilişkilere yansıtılmasıdır. Bilindiği gibi kurtlukta düşeni yemek var oluş kanundur. O nedenle kurtlukta taktik 'düşmeyeceksin düşüreceksin' esası üzerine kuruludur.
"Mevzuat böyle, emir yukarıdan, yasalar bunu emrediyor" söylemleri de kurtluğun dışa vurmuş biçimidir. "Tamam efendim", "doğrudur efendim", "emredin efendim", "baş üstüne efendim!" denilen her yerde kurt kanunu yürürlüktedir.
Türkiye'de sistem ne ezilen ne ezen, ne ot ne diş, ne yiyen ne yenilen, hem onur hem konfor, hem ekmek hem de erdem isteyenleri kusuyor.
Ezilip büzülerek, susup susta durarak hiyerarşinin merdivenlerini tırmanan ezikler bir de emretme yetkisini ele geçirince emri altındakileri bir böcek gibi ezmeye kalkıyor.
İşletmelerde yaşanan mobingler, okyanuslarda küçük balığın kaderinin büyük balığa bağlı olarak şekillenmesi biçiminde gerçekleşmektedir.
Bugün neredeyse bütün kurum ve kuruluşlar tepeden inmeci, emredici ve tahakküm edici bir biçimde yönetilmektedir.
Çalışanlar, kimi yerde müdürlerin, kimi yerde patronların, kimi yerde de başkanların ücretli köleleri gibi muamele görmektedir.
Mobing, bir yönetim tarzı olarak eskilerin tabiriyle minelbap ilel mihrab yani en küçüğünden en büyüğüne, kapıdan mihraba kadar her yanı sarmış durumdadır.
Tepedekilere tapan, tabandakileri tepen küçük boy yöneticiler emri altında çalışanlar üzerinde her türlü tasarrufu yapabileceklerini düşünüyorlar.
Şöyle ya da böyle bir yönetim görevini ya da makamı eline geçiren bir çok yetkili, emri altındakileri ezmek, taciz etmek, baskı altında tutmak gibi bir davranışı yönetim sanmaktadır. Aşağıdakiler aç kalmakla onurundan ve haysiyetinden taviz vermek arasında karar vermeye zorlanmaktadır.
Makam ya da statü gücünü kullanarak çalışanları istismar edenlerden kurtarmak o işletmeye yapılacak en büyük iyiliktir.