"Aşı"da korkunç kaygılar!!!

"İngiltere'de bağımsız bir tıbbi gözlemci kurumu, bir insan embriyosunu genetik olarak değiştirme konusunda etik olarak bir sakınca bulunmadığına karar verdi."

Yukarıdaki satırlar 17 Temmuz 2018'de BBC'nin internet sitesinde yer almıştı...

"The Nuffield Council on Bioethics" isimli kuruluşun hazırladığı rapora yer verilen haberde,

İngiltere'de insan embriyolarının genlerinin değiştirilmesinin üreme çalışmaları alanında yasal olmadığı, ancak bazı araştırmalar için izin verilebildiğine dikkat çekilirken şöyle denilmişti;

"Genom düzenleme, embriyolardaki, spermlerdeki ya da yumurtalardaki sorunlu kodları kalıcı olarak değiştirerek ya da silerek, genetik hastalıkların önüne geçilmesi amaçlı kullanılabilir."

Ancak "gen teknolojisi"yle ilgili çalışmalar "tasarım bebeklerin önünü açacağı endişesiyle" de etik bulunmuyor...

İşte bu yüzden de,

"Human Genetics Alert" isimli bağımsız gözlemci grubundan Doktor David King, rapora tepki gösterirken şunları söylemiş;

"Bu kesinlikle utanç verici. Öjenik genetik mühendisliği hakkında 30 yıldır uluslararası yasak var. The Nuffield Council on Bioethics 'tasarım bebeklere hayır' demeyi bile gerekli görmüyor. İngiltere halkı 15 yıl önce genetiği değiştirilmiş besinleri istemediklerine karar verdi. Genetiği değiştirilmiş bebekleri isterler mi sanıyorsunuz?"

Çin işi bebekler!..

İngiltere'de "tasarım bebek" tartışmasının yaşandığı o günlerde,

genleri ile oynanmış ilk bebek projesine imza atan Çinli bilim insanı He Jiankui, 2019 yılı başlarında Güney Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden (SUSTech) kovulmuştu...

Çünkü Jiankui, "CRISPR-Cas9" teknolojisini kullanarak ikiz kız çocuğunun embriyonik genlerini değiştirdiğini açıklamış, bu olay tüm dünyada büyük tepkiye yolaçmıştı...

2018'de Hong Kong'da katıldığı bir bilimsel zirvede bebeklerin genleriyle oynadığını kamuoyuna duyuran Jiankui, babanın HIV taşıyıcısı olduğunu ve virüs bulaşmaması için bebeklerin DNA'sındaki bir geni etkisiz hale getirdiğini iddia etmişti!..

Tüp bebek tedavisi sırasında bazı embriyoların genetiğini değiştiren He Jiankui, bulguların sızması nedeniyle özür dilemiş ancak 3 yıl hapis cezası almaktan da kurtulamamıştı...

Çinli doktor tepki çekse de, onun çalışmasının basına sızmasından 3 yıl önce, Mayıs 2016'da

farklı ülkelerden 150 bilim insanının Harvard Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği "Sentetik insan geni" hakkındaki gizli toplantının ilk notları Science dergisinde yayınlanmıştı...

Medyaya yansıyan bilgilere göre, bilim dünyası, DNA'yı oluşturan dört bazı (adenin, sitozin, guanin, ve timin) temsil eden A, C, G ve T harflerinin değiştirilerek "sentetik bir gen" oluşturulabileceğini tartışmıştı...

"Teklif edilen projeye göre, laboratuar ortamında üretilen 3 milyar harf daha DNA'ya eklenebilirdi!.. Uzmanlara göre; bu gelişmeyle kansere dayanıklı hücreler üretilebilir, nakil edilebilecek organlar yapılabilir, hatta insana süper zeki, süper becerikli ya da süper güzel özelliği verecek DNA kodlarının embriyoya yerleştirilmesiyle 'süper insan' da yaratılabilirdi..."

Bilim, kaygı, iddia!..

Peki; 1970'lerde televizyonda yayınlanan "6 milyon dolarlık adam" adlı dizi filmini de anımsatan "süper insan" konusundaki bilgilere niçin mi dikkat çektik?..

Çünkü Corona'ya karşı kullanılan aşı ile ilgili son günlerdeki tartışmalarda, gizli ellerin "insan genetiği ile oynayacağı" konusunda kuşkular artık daha fazla ortaya çıkartılıyor...

Fısıltı gazetesi ve tarikat- cemaat- aşiret bağnazlığı işte bu yüzden de Corona aşısına karşı yürütülen kampanyaya katılırken, dayanaksız iddialar, bilim dünyasının yüzbinlerce insanı öldüren salgına karşı geliştirdiği aşının etkileriyle ilgili tartışmalara başka bir boyut da kazandırmış oldu...

Velhasıl, dünyanın büyük bir bölümünde "insan genetiği" ile oynayanların çabaları sürerken, diğer yandan da "genetik aşılar" tartışılıyor...

Bu iki çalışma birbiriyle ne kadar ilintili, birbirini ne kadar etkileyecek soruları ortada dolaşırken, insanlığın nereye sürükleneceği konusu da kafa karıştırıyor...

Ancak Teksas Üniversitesi "MD Anderson Kanser Merkezi Deneysel İlaçlar ve Kanser Tıbbı" bölümünde çalışan Türk bilim insanı Prof.Dr. Bülent Özpolat, aşı yöntemleri içerisinde "genetik aşılar"ın son yıllarda önem kazandığına işaret ederek, Covid-19 pandemisinin bu anlamda da tarihi bir gelişmeye yol açacağını söylemişti...

Geçen aylarda ajanslara konuşan Prof.Dr. Özpolat şunları anlatmıştı;

"Gen aşısında virüsün ya da hastalık yapan mikrobun dış kabuğunda bulunan bir proteini kodlayan gen (RNA ya da DNA) insan vücuduna enjekte ediliyor. ABD (Moderna), İngiltere (Oxford Üniversitesi-AstraZeneca ortaklığı) ve Almanya (BioNtech ve Pfizer ortaklığı) çalışmalarının üçü de 'genetik' aşılardır."

Prof. Uğur Şahin'in, Alman BionTech firmasında geliştirilen Kovid-19 aşısı hakkında 7 Kasım'da medyaya yansıyan açıklaması da bu kapsamda dikkat çekiciydi...

"Genetik aşılar"ın ilk kez kullanılacak olmasından kaynaklanan kaygılara dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, mRNA aşılarının insan hücresinin genetik yapısında bir değişikliğe yol açamayacağını belirtirken şunları söylemiş.

"mRNA, virüsün genetik bilgisini içerir. Bu genetik bilgi, nükleik asit yani RNA'ya dayanır. Bu da insan genine entegre olmaz; yani mRNA hücre çekirdeğine hiç ulaşmaz."

Aşı insanı bozar mı?..

"Corona aşısının daha önce hiç test edilmemiş veya onaylanmamış mRNA teknolojisini kullandığı, bunun insan genetik yapısında değişimlere neden olduğu ve gönüllülerin yüzde 75'inin yan etkilere maruz kaldığı" iddialarına açıklık getirmeye çalışan Alman yayın kuruluşu "Deutsche Welle"nın (DW) yanıtı da dikkat çekici...

DW'nın 21 Kasım 2020 tarihli, "Corona aşısı, gerçekler ve mitler" başlıklı haberinde şu saptamalar vardı;

"Aşı ve prosedür hakkında bilgi eksikliğiyle birlikte bir kafa karışıklığı da var. Daha önce hiçbir mRNA aşısının onaylanmadığı doğru. Ancak bu, son birkaç yılda insanlarda bu tür aşılarla ilgili çok sayıda çalışma yapılmamasıyla da ilintili. Aşı, 'haberci RNA' olarak bilinen bir teknolojiyi kullanıyor. Virüsü insan vücudunda üretmek için COVID-19'un genetik kodundan küçük bazı parçaları kullanıyor. Bağışıklık sistemi daha sonra virüsü tanıyor ve ona saldırmak için kendisi antikorlar üretmeye başlıyor. Almanya'daki Paul-Ehrlich Federal Aşı ve Biyotıp Enstitüsü'ne göre, mRNA'nın insan genomuna entegrasyon riski yoktur. Aşılamadan sonra vücut hücreleri tarafından entegre edilen mRNA'nın, DNA'ya dönüştürüleceğine dair hiçbir kanıt da yok.

Uzmanlara göre genel anlamda hiçbir aşı, insan DNA'sını genetik olarak değiştiremez."

Görünüyor ki, Corona'nın etkisinden sonra, aşının etkileri ile ilgili tartışmalar da uzun süre devam edecek...

Ve tabii ki, asıl gerçekler ilaç sektörüne büyük rant kapısı açan Corona aşısının tüm dünyada uygulanmasının ardından, insanlar üzerindeki etkileriyle ortaya çıkacak...

Aşı olsanız da, olmasanız da, bekleyip göreceğiz!!!

Yazarın Diğer Yazıları