Asgari ücrette maliye topu taca atıyor
Ekonomide durgunluk, yabancı yatırım sermayesi girişinin azalması ve Suriyeli nüfus halen Beş buçuk - altı milyon olan fiili işsizlerin sayısını artırıyor. Yetmedi, eğer önlem alınmaz ise yeni asgari ücretin yüzde 42 oranında artan vergi ve prim yükü de işsizliği artıracaktır.
Asgari Ücretin 1300 liraya çıkması ile, çalışanın işverene maliyeti 588.65 lira artıyor. İşçinin ödeyeceği vergi ve primler 109.08 lira, İşverenin ödeyeceği vergi ver primler ise 90.01 lira artıyor. Ücret artışı ile birlikte, asgari ücretle çalışanın işletmeye maliyeti 588.65 lira artmış oluyor.
İşçilerde vergi ve primler sonuç olarak işverenin üstünde kalıyor.
Zira, işçiler yalnızca ele geçen paraya bakıyor. İşveren ise maliyete bakıyor.
Elbette asgari ücretin artması işveren açısından da yararlıdır. Zira Türkiye İstatistik kurumu 2014 yılı itibariyle, bir kişinin asgari geçim giderini 1425 lira olarak ilan etmiştir. Düşük ücret alıp geçinemeyen işçinin verimi de düşük olur. İş kaybı yüksek olur. Düşük ücret işverene de zarar verir. Dolayısıyla sorun asgari ücretin artması değil, sorun vergilerin de yüzde 42 oranında artmasıdır.
Eğer önlem alınmaz ise :
1. Çalışma ve İş hayatında ortaya çıkması muhtemel sorunlar şöyle olacaktır.
Kayıt dışı istihdam artacaktır. Halen çalışanların üçte biri kayıt dışı çalışıyor. Bunun temel nedeni , istihdam üstündeki vergi ve kesintilerin payının Türkiye de yüzde 37 oranında yani çok yüksek olmasıdır. Avrupa Birliğinde bu oran ortalama yüzde 25, OECD ortalaması ise yüzde 30'dur. Asgari ücretin artması ile birlikte istihdam yükünün düşürülmesi gerekir. Düşürülmez ise vergi ve kesintilerin yüksek olması nedeni ile işveren kayıt dışı işçi çalıştırma riskine girebilir.
Suriyeli 2 milyon insandan önemli bir kısmı asgari ücret altında çalışmaya razıdır. Ayrıca 1 milyon daha Suriyeli olmayan yabancı çalışanın olduğu tahmin ediliyor. Bunların çoğu asgari ücret altında çalışmaya razıdır. Bu durumda yerleşik olanların resmi ve fiili işsizlik oranları daha yüksek olacaktır.
İşletmeler yüksek maliyetten kurtulmak için, işçi çıkaracaktır. Eski dilde tensikat yapacaktır. Yatırımlarda, emek yoğun teknoloji yerine, sermaye yoğun teknolojiyi tercih edecektir. Yani işsizlik artacaktır.
2. Ücret maliyetlerindeki artışı aynı zamanda enflasyonu da artıracaktır.
İstihdam maliyetlerinin artması, ürün maliyetlerinin de artmasına neden olacaktır. Maliyet artışını, Türkiye şartlarında işletmeler perakendeye yansıtabiliyor. Zira talep düşük te olsa, piyasada oligopol yapı var. Kartelleşme var. Maliyet artışları perakende fiyatlara yansıtılıyor. Bu da fiyatlar genel seviyesinin artmasına neden oluyor.
Eğer işletmeler bu maliyetleri yansıtmasalar zaten zarar eder ve yaşayamazlar.
Sonuç olarak, ücret artışını istihdam ve istikrar politikası içinde değerlendirmek ve istihdam üstündeki vergi ve primlerin yükünü düşürmek gerekir.