Asgari ücretliler bu ihaleler için çalışacak
Sayıştay'ın belediyelere ilişkin raporları yayınlandı.
Medyanın bu konuya bu derece ilgisiz kalması ise açıkçası beni şaşırttı.
Evet, Sayıştay raporlarında AKP'li belediyelere yönelik var olan usulsüzlüklerin sadece üzerinden şöyle bir geçildiğini söyleyebilirim.
Fakat satır aralarına bakıldığında raporlarda hala skandal olaylar var.
Mesela Bursa Yıldırım Belediyesi…
Yok yok…
İlçe belediyesinde düzenlenen ihalelerde yapılmaması gereken her şey yapılmış durumda.
Madde madde anlatayım.
2014, 2015 ve 2016 yıllarında tankerle akaryakıt alımı ile otomasyonla akaryakıt alımı ihaleleri ayrı ayrı yapılmış.
2016 yılında yapılan ihalede ise önceki ihaleleri kazanan firma dışında bir firma kazanmış…
Bunun üzerine 2017 ve 2018 yılında yapılan ihalelerde tankerle akaryakıt alımı (toplam alım miktarının yüzde 80'i ) ile otomasyonla akaryakıt alımı (yüzde 20'si) ihaleleri birleştirilmiş.
2017 tarihli ihalede doküman alanların sayısı 14 olduğu halde, ihaleye katılan sadece 2 firma katılmış ve ihalede bir teklif geçerli sayılmış.
5 Aralık 2018 tarihli ihalede ise, doküman alanların sayısı 14 iken yine ihaleye katılan sadece 2 firma var ve bunların birisi de teklif sunmamış.
Mesela Belediye Sosyal Yardım diye gıda (çorba, pilav) dağıtımı ve yardımı yapmak istemiş ancak gıda yardımları ihtiyaç sahiplerine hiç ulaşmamış.
Belediye gıda dağıtım hizmeti ihalesini pazarlık usulü ile yapmış.
İhaleyi 1 milyon 485 bin TL bedelle Akboran Turistik tesisleri adlı firma almış. İhalenin konusu "365 gün boyunca metro istasyonları, hastane ve belirli okullarda çorba ve açılışlarda pilav dağıtımı (150.000 porsiyon çorba, 80.000 porsiyon etli pilav, 50.000 porsiyon tavuklu pilav) diye tanımlanmış.
Bu işler yapılmış mı?
Ne kadarı dağıtılmış?
Belli değil.
Bu işin kontrolü için kontrol teşkilatı kurulmamış tek bir kişi görevlendirilmiş. Gıdalar için standartlara uygunluk denetimi yapılmamış, gramaj kontrolü yapılmamış, usulüne uygun tutanak tutulmamış.
Saldım çayıra mevlam kayıra tarzı bir belediyecilik anlayışı…
Dahası "cenaze evlerine 365 gün boyunca 2500 koli nohutlu pilav ayran dağıtımı" hizmeti almak için ihale düzenlenmiş.
Bu ihalede pazarlık usulü yapılmış. İhaleyi 700 bin TL bedelle yine ne tesadüftür ki Akboran Turistik Tesisleri adlı firma kazanmış.
Söz konusu ihalenin yaklaşık maliyetinin hesaplanması için 3 firmadan fiyat teklifi alınmış. Teklif alınan firmalar ihaleye davet edilen firmalar.
Yaklaşık maliyetler piyasa gerçek değerini yansıtır mı?
Hayır tabi ki…
Dostlar alışverişte görsün.
Peki, bu firma başka ihale almış mı Yıldırım Belediyesinden?
Hem de nasıl…
İftar yemeği, iftar yemeği organizasyonu, sahur yemeği, nohut pilav işleri gibi başka işlerde almış. Toplam 13 ihale bu firmaya verilmiş ve bunların toplam tutarı 11 milyon 500 bin TL…
Yine başka bir ihale daha anlatayım.
İdarelerin görevi ihalelerde fırsat eşitliğini yaratarak, rekabet ortamının engellenmemesini sağlamaktır. Öncesinde de fiyat araştırması yaparak gelen tekliflerin rayiçlerini kendi açısından belirlerler.
Kanun da bunu emreder.
Fakat bir ihale daha yapılmış…
Adı: Yıldırım İlçesinde Muhtelif Mahallelerde Yeni Yapılacak Parkların Yaptırılması Yapımı işi
Yaklaşık maliyet 2 milyon 21 bin TL belirlenmiş.
İhaleyi 1 milyon 241 bin TL ile Kara-Can İnşaat adında firma kazanmış. Bu firma daha önceki park yapım işlerini de yapmış. Yani firma parklar konusunda bilgilere sahip.
Ancak yapım işinin her türlü özelliği idari ve teknik şartnamelerde belirtilmediğinden ve işin uygulama projesi olmadığından diğer firmalar bu bilgilere sahip değil. İhaleye katılan diğer firmalar tekliflerini yeni park yapımı için vermiş.
İhale yeni park yapımı olarak gerçekleştirilmişken, ihale dokümanında, kaç tane park yapılacağı; kaç tanesinin revize park, kaç tanesinin yeni park olduğu; parkların nerelere yapılacağı; yüz ölçümlerinin ne kadar olduğu belirtilmemiş!
Daha anlatacak o kadar çok şey var ki…
Zaten mesele ihalelerin konusu ve yapılan işler değil. Yapılış şekli.
Farkındaysanız, Saray'dan ilçe belediyelerine kadar bir düzensizlik ve "ben yaptım oldu" anlayışı var. Ne kanunu, ne hukuku, ne de kuralları dikkate alan var.
Asgari ücrete zam yapacakken, 10 kuruşun hesabını yapanlar (yeni asgari ücret 2.825 lira 90 kuruş) Türkiye Cumhuriyeti Devleti hazinesinin kılcal damarları olan ilçe belediyelerinde usulsüzce çarpık bir şekilde harcanan milyonlara suskun.
Bu durum bize gösteriyor ki devlet, asgari ücretliye çalışacakken artık asgari ücretli, devletin ihalelerine para yetiştirmek için çalışmak zorunda.