Artık yazarken yüreğim sızlıyor
Yerel seçimlerde İBB iştiraki Medya A.Ş. ile ilgili seçim öncesi iki, seçim sonrası iki olmak üzere toplamda dört yazı yazdım.
Yazılarımda bir yolsuzluğa dikkat çekmiştim.
Bu yazılardan sonra İBB tarafından savcılığa suç duyurusu olarak verildi.
2019 Sayıştay Raporlarını okuduğumda ise yine daha önce yazmış olduğum ve Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yayın yasağı getirilen yazımın konusunun aynen raporlarda yer aldığını gördüm.
Anlatayım…
Kültür A.Ş.'ye ait Sayıştay'ın yaptığı tespitlerde, organizasyon işleri "yasal olarak belirlenen parasal limitin" altında kalmak amacıyla alt yüklenicilere yaptırılırken parçalara bölündüğünü tespit etmiş.
İlgili ihaleler şöyle:
2016/459755 İhale - Sözleşme Bedeli 275 milyon TL
2018/585966 İhale - Sözleşme Bedeli 327 milyon 920 Bin TL
2018/562797 İhale - Sözleşme Bedeli 181 milyon TL
Milyonlarca liralık bu ihalelerin konuları aynı…
İhaleyi İBB'den aldıktan sonra ihale içeriği işleri parçalar halinde alt taşeronlara dağıtıyor.
Bunu yaparken genellikle de 4734 sayılı ihale kanununun istisna maddesi olan biraz önce yazdığım 3-g maddesini kullanıyor.
Bu istisna maddesinin bir parasal sınırı var tabi…
2019 yılı için bu bedel 13.8 milyon TL idi. Şayet verilen iş bu değerin üzerindeyse ihale usulünü değiştirmesi lazım. Ama o zaman işin verilmesi gereken firmaya işin verilememesi durumu kuvvetle ihtimal.
Bu yüzden ihale parçalara ayrılıyor.
Mesela, üzeri baskılı bardakta su alacaksınız. Ama bir bardak suyun bedeli eşik sınırı geçiyor. Hemen bardağı ayrı, suyu ayrı ve üzerindeki baskıyı ayrı ihale ediyorsunuz ve aslında tek bir ürünü 3 farklı ihale ile almış oluyorsunuz.
Bu kadar basit.
Sayıştay benim ısrarla yazdığım olayı nihayet görmüş ve raporuna almış. Bu açıdan iyi bir şeye vesile olduğum için mutluyum.
Ama mesele başka.
316 milyon TL'lik işler "3-g" maddesi ile parçalara bölünerek "adrese teslim" verilmiş.
İçinde tiyatro, konser, ses sahne işleri, LED ekranlar, sunucu temini, konuşmacı, danışmanlık hizmetleri,115 Bin adet küp bloknot, 2 milyon adet kartpostal, 10 milyona yakın broşür, 1 milyon 800 bin adet katalog, çanta, balon vs. gibi yok yok.
Hepsi belirli firmalara adrese gitmiş. İhale şartnamesinde hepsinin adı tek tek yazılı. Lütfen bakın.
Bu işleri alan firmalar kim?
İşte ben bu isimleri yazdığımda yazıma engelleme kararı geliyor. Hatta engelleme kararını yazmama da engelleme kararı getiriyorlar.
Ben de çare olarak şöyle diyeyim.
İhaleyi alan firmalardan birisi Türkiye'nin "yırtıcı bir kuş türünden adını alan" imam hatipten mezun olmuş ve bu okulun vakfında da kurucu olmuş bir şahıs.
Başka neler tespit edilmiş?
"1 Hadis 1 Film" isimli dizi filme ilişkin (25'er dakikalık 8 bölüm) her bölümün jeneriğinde "Kültür AŞ'ye teşekkür" metni yayınlanacak ve Kültür AŞ'nin reklam ve tanıtımı yapılacak.
Kültür A.Ş. de bu sözleşmeye istinaden de 295 bin TL ödeyecek.
Ancak gelin görün ki bahsi geçen film hiç yayınlanmamış, bir başka deyişle gösterime girmemiş, dolayısıyla firma Kültür AŞ'nin reklam ve tanıtımına yönelik üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemiş.
Kültür A.Ş. sanki babasının parasıymış gibi 295 bin TL'yi yine de firmaya ödemiş. Parayı da geri istememiş. 2020 yılında İmamoğlu yönetimi olayı görünce ödenen miktarı geri istemiş.
Daha bitmedi…
Kim bu firma?
Adı Filhakika Sanat…
Mesela Kültür A.Ş. mevcut 12 adet sosyal medya hesabının yönetilmesi için piyasa araştırması yapıyor. 3 firmadan teklif alıyor en uygun teklifi veren İstanbul Digital Medya A.Ş. ile anlaşıyor. Teklif 528 bin TL…
Parası yine ödeniyor. Ancak gel gelelim işler yarım yamalak yapılıyor. Ta ki 2020 yılında yönetimler değişince hem cezalar kesiliyor hem de hizmet almaya başlıyor.
Yine bir ihale düzenleniyor.
Adı: Medya İlişkileri ve İletişim Performanslarının Değerlendirilmesi Takibi ve Geliştirilmesi Hizmet Alım İşi…
İhale yine adrese teslim 3-g yöntemi ile. İhaleyi Lorbi adlı bir şirket 218 bin TL bedelle alıyor. Sözleşme imzalanıyor. Sonra 65 bin TL'lik ek bir sözleşme daha imzalanıyor.
Kültür AŞ'nin hesap ve işlemlerinin incelenince işlerin yapılmadığı halde yükleniciye kesinti yapılmaksızın düzenli olarak hak ediş ödemeleri yapıldığı görülmüş.
Yine 2020 yılında firmaya ihtar gönderilmiş ve işleri tamamlanması istenmiş. Yerine getirilmeyen kısımlarında iade edilmesi istenmiş.
Dahası var. "Fenomen olmuş şahıslar" bir araya getirilerek müzelerin reklam ve tanıtımının yapılmasına yönelik hizmet alımı için ihaleye çıkılmış. 700 bin TL'lik sözleşme imzalanmış.
Firmadan istenilen 15 sosyal medya fenomeni ile ücretli işbirliği gerçekleştirilmesi gerekirken 13'ü ile gerçekleştirildiği anlaşılmış. Para tam ödenmiş tabi. Sözleşme gereği, fazla ödeme yüklenicinin hak edişinden kesilmesi gerekirken kesilmemiş.
Tabii yine 2020 yılında konu ile ilgili hukuki girişimler yapılmış…
Uzun lafın kısası.
Giden paralar kendi ceplerinden çıkmadığı için hesabı da sorulmadığı için bizlerin dertlerini anlamazlar.
Taneyle çocuk bezinin satıldığı, mamalara kilit takıldığı, insanların pazar artıklarından ürün ayıkladığı dönemde yüreğim sızlıyor yazarken artık…