Artık birleşelim çünkü başka yol yok bize

11. Türk Devlet ve Toplulukları dostluk, kardeşlik ve işbirliği kurultayı Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de toplandı. Bu kurultayın en belirgin özelliği ilk kez Türkiye dışında bir ülkenin organizasyonu sahiplenmesi. Nitekim İlham Aliyev bu işin önemini iyi anlamış görülüyor. Diaspora toplantısı, Kurultay ve yine bu yıl Bakü’de toplanacak olan liderler zirvesi. Aliyev her fırsatta Karabağ sorununa dikkat çekiyor. Bu kurultayda yaptığı konuşmada da altını çizdiği husus aynı oldu. Aliyev’den sonra kürsüye gelen Başbakan Tayyip Erdoğan etkili bir konuşma yaptı. Alparslan Türkeş’i hatırlaması önemli bir ayrıntıydı. Avrasya’nın elindeki gücün bütün problemlerin çözümü için yeterli olduğunu ifade etti. Ve işbirliğinden başka bir seçeneğin Türk halklarını güçsüzleştireceğine dikkat çekti. AB ülkelerine de gönderme yaptı. “Samimiyet testinde sınıfta kaldınız” dedi. Bize göre en önemli yaklaşımlardan birisi şuydu. “Birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Ve şahlanışı gerçekleştirmeliyiz.Yoksa bizi lime lime ederler...” Bu aslında Sayın Başbakan’ın Avrasya’daki alternatifleri fark etmeye başladığını gösteriyor. Nitekim uzun zamandan sonra ilk kez somut öneriler geldi. “Daimi Sekreteryanın kurulmasını teklif ediyorum. Çünkü burada konuştuklarımız lafta kalmamalı” dedi. Geçen yıl liderler zirvesinde Nazarbayev’in yaklaşımına atıfta bulunarak “parlamentolararası konsey” ve “akil adamlar kurulu” nun oluşturulması için start verildiği ifade etti.
Bunlar güzel... Yapılan konuşmalar geleceğe dönük projelere işaretlenmiş. Ancak her şey toz pembe değil. Yapmamız gereken o kadar iş var ki... Bir defa Türkiye ve Azerbaycan dışındaki ülkelerin Kurultaya yükledikleri anlam tam olarak ortak değil. Özbekistan toplantıya katılmazken, Kırgızistan Bakan, Kazakistan Bakan Yardımcısını göndermiş. Türkmenistan da farklı değil. Bu aslında Kurultayın hâlâ gündemi belirleyen bir organizasyon olamadığını gösteriyor. Mesela Türk basınına baktığımızda kaç sayfa haber ya da köşe yazısı çıktığını görebiliriz... Bir de şu “birleşme” kavramını netleştirmek lazım. Burada önemli olan AB benzeri bir çatı mı oluşturmak yoksa işbirliği seçeneklerini mi artırmak? Her zaman söylüyoruz. Türk Birlikteliği AB’ye alternatif değil bilakis olması gerekendir. Eğer bunu böyle algılarsak “Dilde, fikirde, işte birlik” sözünü hayata geçirmekte daha rahat oluruz. Ve ilk olarak alfabe ve dil konusunu halletmeliyiz. Duygu ve düşüncelerimizi aynı güzergaha oturtmalıyız. Hâlâ Türk denilince Türkiye Türkleri ve Türkçesini böyle kabul eden soydaşlarımızın sayısı hiç de az değil. Aslında bunlar birer kavram karışıklığı. Oysaki Türk kavramı denildiğinde Türkiye’de bir çoğumuz yaklaşık 250 milyonluk bir topluluğu anımsar. İşte bunu söz konusu alana tam anlamıyla yaymak gerek. Ortak tarih ve dil hususunu ilk hedefimiz olarak kabul etmeliyiz. İster “Türk” ister “Türki” diyelim. Önemli olan ona hangi anlamı yüklediğimizdir.

Kurultaydan notlar
Osman Sevimli’nin de aralarında bulunduğu heyet Bozkurt işaretleri ile Çırpınırdı Karadeniz’i söylüyorlar. Seyfullah Türksoy yine röportajlarla meşgul. Azerbaycan kanallarında Kerkük gecesi yayınlanıyor. Bir ara Turan Çömez’i görüyoruz. Her zaman olduğu gibi Turgut Altınok da kurultayda... Tuğrul Türkeş ve Umay Türkeş “büyük lider” in hatırasına sahip çıkmak için oradalar... Ah bir de şu organizasyon işini daha profesyonel yapsak. Daha dolu ve daha nitelikli... Fakat her şeye rağmen bu organizasyon faydalı ve anlamlıdır. Kardeşlerin bir araya gelmesinden daha doğal ne olabilir ki. Şimdi sırada Kazakistan var. Nazarbayev’den 12. Kurultayı düzenlemesini umut ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları