Arap ülkeleri ne diyor?
Siyasal İslamcı kesim, Kudüs'ün İsrail'in bölünmez başkenti olmasını, Batı Şeria'da İsraillilere ait yerleşim yerlerinin, Ürdün Vadisi'nin, Golan Tepeleri'nin vb. İsrail'in yasal mülkü olmasını öngören siyonist Yüzyılın Anlaşması planına Arap dünyasından büyük tepkiler bekliyordu. Aksine bu plana Arap dünyasından tepki değil destek geldi.
Türkiye'de akıldan kopmuş, gerçeklerle ilişkisini kesmiş siyasal İslamcı kesim, Yüzyılın Anlaşması sonrası Arap/İslam Dünyasının takındığı tavırdan büyük hayal kırıklığı duymuştur.
Bu yazıda İslam ülkelerinden Türkiye, Kudüs, Filistin ve "Yüzyılın Anlaşması"yla ilgili görüşlerin ve söylenenlerin bir özetini yapacağız. Umarız bu ülkelerin gerçekleri hayal alışverişi yapan siyasi İslamcı cenahın durumu anlamalarına katkı sağlar.
Kuveyt'teki Al Rai Televizyonunda 19 Kasım 2017 tarihinde yapılan tartışmada yüzde yüz Arap ve Müslüman olan bir zat aynen şunları söylüyor: "İsrail'i yağma ve işgal oluşumu olarak tanımlamak doğru değildir. Bu argüman hem dini hem de siyasi olarak çürütülebilir... Allah, Yahudilere o toprakları tahsis etti. Yahudiler orayı yağmalamadı. Yahudilerden önce o topraklarda olan her kimse; onlar yağmacı ve işgalcidir...İsrail, 1948 yılında kurulduğunda Filistin diye bir devlet yoktu."
Suudi yazar Ahmed El-Arfaj: "Saddam İsrail'in yarısını yakacağını söylüyordu, Kaddafi'de diğer yarısını yakmaya and içmişti. İkisi de öldü, fakat İsrail burada kalacak."
Muhammed El-Şeyh: "Evet, benim en büyük düşmanım İran, İsrail değil. Ülkem Persler tarafından saldırı altında. Sadece bir ahmak ve budala bizim için Filistin sevgimizin ülkemize olan sevgimizden daha üstün olduğunu düşünür."
Suudi Arabistan müftüsü; İsrail'e karşı savaşmanın caiz olmadığını ve Hamas'ın terör örgütü olduğunu iddia eden bir fetva yayınladı. Bu fetvanın yayınlanmasından sonra ise İsrail, müftüyü tebrik edip İsrail'e davet etmişti.
Birleşik Arap Emirlikleri Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş'ın "Arap dünyası Tahran ve Ankara tarafından yönetilmeyecektir" diyor.
Birleşik Arap Emirlikleri adına ABD'de lobicilik faaliyetleri yürüten bir kuruluşun, ABD'li bazı senatörlere Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusuna yönelik Barış Pınarı Harekatı'nı kınadığı vurgulanan mailler çekerek, "BAE, ABD Temsilciler Meclisinden geçen yasa tasarısı gibi Türkiye'ye karşı yaptırım adımlarını destekliyor." diye yazmıştır.
Suudi Arabistan Müftüsü Abdülaziz Ali Şeyhin geçtiğimiz yıl verdiği fetva şöyledir: "İsrail'le savaşmak caiz değildir. İsrail'e karşı mücadele eden Müslümanları savunan Hizbullah'a karşı İsrail ordusuyla iş birliği yapmak caizdir."
İsrail de bu âlim (!) zatı derhal tebrik etmiş ve kendisini İsrail işgali altındaki topraklara davet etmişti.
Salih Kallab da Ürdünlü yazar, eski Kültür ve Devlet Bakanı'dır. Bakın o ne diyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedefe koyarak "sadece Libya değil Osmanlı süvarilerinin atlarının nallarının değdiği her yeri Osmanlı mülkü ve kendisini de onun "mirasçısı" sayma hakkına sahip olabilir.. .Bu bölgede ve bir zamanlar Osmanlı devletinin uzandığı tüm toprakları geri almaya hakları varsa Arapların da İskenderun sancağını geri alma hakkına sahip olduklarını kabul etmeleri gerektiğini biliyorlar... Suriye Arap Cumhuriyeti'nin 15'inci ili olan Arap İskenderun Sancağı da eninde sonunda Suriye'ye geri dönecektir."
BAE adına ABD'de lobi faaliyetleri yürüten Lübnan asıllı iş adamı George Nader'in, 2015'te Kızıldeniz'de bir yatta beş Arap liderle gizli toplantı yapar. Nader, Arap liderlere "Körfez İşbirliği Konseyi ve Arap Birliği'nin yerini alacak, Libya ile birlikte 6 ülkenin bir araya gelmesiyle bölgesel yeni bir oluşum" teklifinde bulunur. Nader, konuşmasında "Bu yeni oluşumun Türkiye ve İran'ın nüfuzuna karşı bölgede ABD yönetimi tarafından itibar görecek bir güç haline gelebileceğini" söyler.
Yoruma gerek var mı?