Arap Dünyası ya da İsrail'in arka bahçesi
İsrail-Arap ilişkileri klasik zemininden çıkmış durumdadır. Arap ülkeleri üzerinde İsrail'in etkinliği giderek artıyor.
Arap ülkeleri üzerinde İsrail etkinliğinin artmasına paralel olarak Türkiye'nin zaten sınırlı olan etkinliği de giderek azalıyor.
Arap Dünyasının İsrail'in arka bahçesi haline getiren sayısız gelişme söz konusudur.
Sözgelimi, İsrail Kültür ve Spor Bakanı Miri Regev takımına eşlik etmek gerekçesiyle geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirliklerine gitti.
İsrail'li Bakan Regev, BAE'nin en büyük camisi olan Abu Dabi'deki Şeyh Zayid Camisi'ni de ziyaret etti. Böylece Şeyh Zayid Camisi ilk kez bir İsrailli bakanı ağırlamış oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da bir süre önce ülkesinin diplomatik ilişkisi bulunmayan Körfez ülkesi Umman'a resmi ziyaret gerçekleştirmişti.
Kudüs'te İncil'i inceleme oturumu düzenleyen Başbakan Netanyahu, "İsmailoğullarının sebep olduğu bazı sorunlara rağmen, kamuoyunun bilmediği bazı olumlu gelişmeler yaşanıyor." Açıklamasını yapmıştı.
Diplomatik kaynaklar Netanyahu'nu bu açıklamasının İsrail'in bölgedeki bazı Arap ülkeleri ile ilişkilerinin gelişme kaydederek devam etmesini kast ettiğini ifade etmektedirler.
Dahası Suudi Arabistan, geçen mart ayında diplomatik ilişkisi bulunmayan İsrail'e hava sahasını açmıştı.
Yine Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da nisan ayında The Atlantic dergisinde 'İsrail'in kendi topraklarına sahip olma hakkı olduğu' yönünde çıkan açıklamaları İsrail'i çok memnun etmişti. Netanyahu yaptığı açıklamada, "Ilımlı Arap ülkeleri ile ilişkilerimizde yaşanan gelişme benzeri görülmemiş bir durumda." demişti.
Netanyahu, "Arap ülkeleri ile iş birliğimizin boyutu henüz tespit edilmemiştir ancak her zamankinden çok daha büyük. Bu büyük değişim, Filistinlilere rağmen devam ediyor." ifadelerini kullanmıştı.
Bu arada İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yakında ülkesinin "diplomatik ilişkisi" bulunmayan Körfez ülkelerinden Bahreyn'i de ziyaret edeceği açıklandı.
Netanyahu'nun Bahreyn'e gerçekleştireceği ziyaretin "büyük bir durum" için hazırlık olduğuna dikkati çeken İsrail'li yetkililer, "Bu ziyaret başka bir Ortadoğu için büyük bir duruma hazırlıktır. Bu da yeni ilişkiler için sadece bir başlangıç ve aynı zamanda tarihin akışını düzeltmek için doğru yolda olduğumuzun delilidir" ifadelerini kullandı.
Bir süre önce İsrail Ulaştırma Bakanı Yisrael Katz, 7 Kasım'da Umman'da düzenlenen Uluslararası Ulaştırma Konferansı'nda, İsrail, Ürdün ve Körfez ülkelerini birbirine bağlayacak "Barış Demir Yolu Projesi"ni tanıtmıştı.
Bir zamanlar İsrailli bir yetkiliyle yan yana gelmek bir Arap lider için ölmek ya da dışlanmak anlamına gelirdi. Halbuki artık Arap yetkililerle İsrailli yöneticilerin görüşmeleri sıradan hale geldi. Taraflar görüşmeleri gizleme lüzumu dahi duymuyorlar.
Adap dünyası İsrail karşısında siyasi bir kadavraya dönüşmüş durumdadır. Düne kadar İsrail saldırganlığının ve işgalinin bir araya getirdiği Araplar bugün Amerikan Elçiliğinin Kudüs'e taşınmasını sessizce geçiştirebilmişlerdir. Arap devletleri bugün Filistin'i taşınamaz bir yük olarak görüyorlar ve sahip oldukları potansiyeli İsrail'i rahatlatacak siyasetlerin hizmetine sunuyorlar.
Diğer yandan İran'ın şeytanlaştırıldığı, Filistin davasının rafa kaldırıldığı bir süreçte Suudi Arabistan'ın İsrail için önemi her şeyin önündedir.
Suudi Arabistan, İsrail adına İran'ı köşeye sıkıştıracak, Filistin'i ABD'nin "Yüzyıl Anlaşması"na razı edecek, Kudüs'ü İsrail'in ebedi başkenti olarak kabul ettirecek, Filistinlilerin topraklarına dönüşüne izin vermeyecek ve nihayet Filistin davasını tarihe gömülmesine katkı sağlayacaktır.
İşte bu nedenle İşçi Partisi eski lideri Isac Herzog, "Riyad yönetimine merkezi bir rol verilmeli" diyor. İsrail Ulaştırma ve İstihbarat Bakanı Yisrael Katz ise 'Suudi Arabistan'ın Arap dünyasının lideri olduğunu ve İsrai-Filistin barış sürecinin sponsoru olması gerektiğini savunuyor.
Bu gelişmeler, sonuçta İslam Dünyasını paramparça edecektir!