"Apo ‘Boykot’ demiyor"
“Apo ‘Boykot’ demiyor” başlığı, Taraf Gazetesi’ne ait. Bu gazeteye göre, PKK lideri Öcalan, referandumda “gelişmelere göre tavır” alınmasını isteyerek, ‘halkımız son güne kadar düşünmelidir’ demiş. Bu durumu da gazete, örgütün referandumu boykot etme çağrısında yeni bir esneklik göstergesi olarak niteliyor. Bu analiz doğrudur.
“Apo ‘Boykot’ demiyor” söylemi aslında “evet” diyor anlamına gelmektedir. İmralı’daki Apo’nun yandaşlarına “evet deyiniz” şeklinde yapacağı bir açıklamanın geniş halk kesimleri tarafından tepkiyle karşılanacağı bilindiği için bu tür bir söylem uygun görülmüş olmalıdır.
Yapılan bu analiz doğruysa, iktidar yetkililerinin meydana gelen terörist olayları PKK’nın referandumu etkileyerek “Hayır” çıkmasını sağlamak amacıyla planladığı söylemi yanlıştır. Yine AKP yetkililerinin ‘PKK demokratik açılıma karşı olduğu için eylem yapıyor’ değerlendirmesini de Apo’nun son tavrı tamamen geçersiz kılıyor. Zira referandumda “hayır” çıkması iktidarın “demokratik açılım”ının önünü tümüyle kapayacaktır. Apo’nun yapılacak referandumda ‘evet denmeli’ anlamına gelen bu tavrı, iktidarın “demokratik açılımı”nı sürdürmesi yönünde verilmiş güçlü bir mesajdır.
Eylemsizlik kararı iki yanlıdır!
İmralı’da tutuklu bulunan Öcalan iki haftadır, “gemi bozuk” diyerek avukatlarıyla görüşemiyordu. Araya Adalet Bakanlığı giriyor ve bir koster kiralanıyor ve Öcalan avukatlarıyla görüşüyor. Avukatlar, İmralı’dan eylemsizlik talimatıyla dönüyorlar. Ardından PKK derhal “çatışmasızlık” ilan ediyor. Demek ki birileri Öcalan’ın referandum ve PKK’yla mücadele sürecine dahil olmasını istemiş ve Öcalan da bunun gereğini yerine getirmiştir.
BDP, büyük bir hararetle anayasa değişikliklerinde taleplerinin dikkate alınmadığını ileri sürerek referandumu “Boykot” kararı almıştı. 23 Temmuz’da PKK lideri “çatışmasızlık ortamının oluşturulmasına ihtiyaç var” demiş ve BDP ise referandumdaki katı “boykotçu” tavrını bir anda değiştirerek; “Kimsenin iradesine ipotek koyamayız” diye açıklama yapmıştı. Apo mesajını gönderdi. PKK “eylemsizlik” kararı aldı. BDP yeni pozisyonunu belirledi. Demokratik Toplum Kongresi harekete geçti. Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un “kalıcı ateşkes” için Başbakan ve Cumhurbaşkanı’yla görüşmeye hazır olduğu basında yer aldı. Bu durum “eylemsizlik” kararının tek yanlı alınmadığını gösteren ciddi kanıttır.
Muhtemel gelişmeler!
Referandum sonrasında yaşanması muhtemel gelişmeleri medyada yer almış olan şu söylemlerden çıkarmak mümkündür: “Apo İmralı’dan çıkarılmalıdır”. “Bugüne kadar Öcalan’la gerçekçi bir ilişki kurulmaması tarihi yanlıştır”. “Detaylarla zaman kaybetmeyin ve kendinizi kandırmayın. Çünkü sorunun çözümü Öcalan’dır”.
Muhataplığın arkasından anayasaya “Kürt” kelimesinin girmesi ya da anayasadan “Türk” kelimesinin çıkması söz konusu olacaktır. Ardından da ya üstü kapalı bir biçimde yani “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” vb. bağlamda “demokratik özerklik” tartışmaları gündeme gelecektir. Sonraki aşamalar da şöyledir: Eyalet, federasyon, konfederasyon ve self determinasyon. Sürecin başarılabilmesi için Öcalan’ın tabiriyle yepyeni bir “Demokratik Anayasa”ya ihtiyaç vardır. Bütün bunların mümkün olabilmesinin de tek bir şartı vardır: O da referandumda “evet” çıkması ve ardından yapılacak seçimde de AKP’nin güçlü bir biçimde seçimi kazanmasıdır.