"Anlatırsam aklın şaşar"
Uzun süredir kara hasrettik. Kar bana çocukluk günlerimi hatırlatır. Sobanın muhteşem ateşini, kestaneyi ve dedemin tarih sohbetlerini bir de radyodaki tarihten yaprak programıyla, arkası yarını... Son on yılda yandaşlık rekoru kıran TRT’nin siyah-beyaz günlerini aramayan kalmadı. O siyah-beyaz günlerde Muhittin Nalbantoğlu’nun “Tarih sohbetleri” pogramını çok özledim. Türkiyenin en büyük özel kütüphanesinin sahibi ve gazetemizin yazarı Muhittin Nalbantoğlu ile sohbetin tadına doyulmaz. İstiklal Harbi’ni onun kadar doğru ve güzel anlatana rastlamadım. Olağanüstü, billur gibi hafızasıyla ezberden okuduğu şiirleri artık kitaplarda bulmak da imkansız. İstanbul’un işgali sırasında hemen her evde her mahfilde istiklale, direnişe dair şiirler yazıldığını anlatan Nalbantoğlu’na günümüzde iz bırakan şairlerin niçin yetişmediğini sordum. Makinalı tüfek gibi aralıksız anlatırken, “Şairleri ve yazarları susmuş milletin hayat damarları kopmuş demektir” sözü her şeyi özetledi. Türkiye’de en az satan kitapların şiir kitabı olduğu gerçeği yüzümüze tokat gibi vuruyor. Şiir kitabı yayınlamaya cesaret eden yayıncı sayısı da yok denecek kadar az. Şiirin ve şairin kıymetinin anlaşılmadığı toplumda şairi motive edecek, heveslendirecek sebep de bulunamıyor. Bir dönem en fazla izleyici çeken şiir dinletilerinin sayısı o kadar düştü ki yenilerini tertiplemeye cesaret edemez olduk. Bu karmaşık duyguları yaşarken Mutlu Çelik dostumun imzaladığı “Anlatırsam Aklın Şaşar” isimli şiir kitabına sığındım. Osman Yüksel, Rahmi Aygün, Ünal İnanç, Cemal Safi ve Emin Çölaşan’ın önsözlerini okuduktan sonra şiir deryasında yüzmeye başladım. Her biri diğerinden güzel dizelerin arasında beni vuran Ergenekon oldu. Kitabın en sonunda “Bir milletin varoluş destanını terör kelimesiyle yan yana koymak en hafif tabiriyle hainliktir. Mahkeme kararıyla yasaklanmasına rağmen ısrarla devam etmekse izahı zor bir plandır” diyor Mutlu Çelik.
2008 yılında kaleme alınan yandaki şiiri okuyucularımızla paylaşma zorunluluğu hissetim. İnternette Mutlu’nun kendi sesiyle güzel de bir videosu var; meraklıları izleyip sanal âlemde dostları ile paylaşabilir.
Bu devirde şiir kitabı basma cesareti sergileyen Kariyer Yayıncılığı da tebrit etmek şart.
“Konur Sokağı Nu. 18 Kızılay-Ankara Tel: 0312-419 60 00 ve www.yorum@akademi.com.tr” adreslerinden irtibat kurarak temin edebilirsiniz.
Eline, yüreğine sağlık Mutlu...
Ergenekon
Bir destan Ergenekon, dirilişi son Türk’ün
Dört yüz yıl sabrederek, bekleyişi Göktürk’ün.
“Ergene” dağ kemeri, “kon”da diklik demektir
Adı da Asena’dır, yol gesteren bozkurtun.
Anlatın çocuklara, bu destan varoluştur
Bu; zulme kafa tutuş, küllerinden doğuştur.
Her kim dil uzatırsa, yanlış anarsa onu
O şanlı tarih yazar, sonunda yok olmuştur.
O gün de bu gün gibi, kaderi aynı Türk’ün
Bölüp yok etmek için, verilmişti bu hüküm.
İlk Kayı bozdu bunu, bir de yeğeni Oğuz
Taa o günden belliydi, gelişi Atatürk’ün.
Bu zulmü ihaneti, unutma Türk çocuğu
Zihnini bulandırma, tertip bunların çoğu.
Seni tarih düşmanı, kendine kul istiyor
Bu ismi suçla anan, o gafillerin çoğu.
Doğuma suç denir mi, bu da Türk’ün doğuşu
Bu millet laf söyletmez, unutmaz varoluşu.
Bu şerefle; terörü, yanyana anma hain
Yoksa bu millet sana, gösterir yok oluşu.