Ankara’da Suriye ve Kürt krizi!..

Koalisyon hır-gürü devam ederken, başkentte üst üste yüksek çözünürlükte güvenlik zirveleri toplanıyor. Gündem malum; Suriye sınırı ve terör bölgesinde giderek hassaslaşan durum.

7 Haziran’da sandıktan esaslı bir şamar yiyen Erdoğan saltanatı tek başına iktidarında tu-kaka ettiği, yüzlerce uyarılarına aldırış etmediği kurumlara bel bağladı Türkiye’yi içine düştüğü bataklıktan kurtarmak için. Bu köprüye geçene kadar... politikası değilse eğer!..

Ne hikmetse, 7 Haziran’a denk düştü ABD’nin Kürt koridoru... TSK’nın tüm uyarılarına rağmen gelen felaket hep göz ardı edildi. Şu anda kısa vadeli olarak, IŞİD terör örgütüyle uzun vadede ise Suriye’nin Kuzeyinde Öcalan devletiyle karşı karşıyayız. IŞİD militanları Türkiye’yi transit geçiş ve lojistik üsse çevirdiğinde hep, “Özgür Suriye Ordusu’na yardım ediyoruz” diyerek geçiştirdiler. Suriye olaylarının başlangıcında Suriye’nin Kuzeyinde PKK’nın kolları aktif halde alan hakimiyeti sağlamaya başladığında, “PYD, PKK değil’e sarıldılar. El Kaide’nin kolu El Nusra, IŞİD’i mayalamaya başladığında “muhalifleri destekliyoruz” dediler. PKK, Kuzey Irak’ta Sincar’da; Suriye’de Ayn-el Arap’ta savaşırken “özgürlük savaşçısı” gibi karşılandılar. Unuttunuz mu?.. “SerokAhmet”in Ocak ayında partisinin Diyarbakır il kongresinde yaptığı konuşmada “Kobani’de savaşçılara gönderdiği selamı”, “alınlarından öpmeleri...

Şimdi dananın kuyruğunun koptuğu noktaya gelindi. PKK, bölgede pazılın parçalarını tek tek tamamlarken Türkiye de maalesef seyrediyor. Birileri, Ankara’dan kilometrelerce uzakta bulunan Şam rejimini değiştirmeye kalkarken, sınırın hemen ucunda şekillenen PKK/Apo devletine ses çıkaramıyor. Çok büyük sorun oluşturacak IŞİD militanlarının sınırı kevgire döndürmesine ise göz yumuyor. “Geçici nakil edilen”  Süleyman Şah Türbesi’ne akreditasyon iznini yakında PKK/PYD’den alır hale gelirsek şaşırmayalım. Evet, onca sorunun bir devamı olarak şimdi iki sıcak konumuz daha var. Sınırın hemen diğer tarafından uzayıp giden bir PKK/Apo devleti ve tespih taneleri gibi sağa sola savrulan ve ne yapacağı belli olmayan IŞİD militanları. Kısa vadede IŞİD tehlikesini bertaraf etmeye çalışsak bile uzun vadede Suriye’de Apo/PKK devletine boyun eğen bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağız; normale dönemezsek, restorasyon hükümeti kurmayı başaramazsak. Yoksa Saray ve AKP’nin aymazlığı, terör örgütlerine verdiği sözler, arka kapı diplomasisi adı altında çevirdiği dolaplar başımıza daha çok iş açacak. Aylar önce bu köşede dile getirmiştik; yüzlerce IŞİD militanının Türkiye’ye giriş yaptığını ve ellerini kollarını sallayarak dolaştığını...

Bugünkü yazıyı farklı bir üslupla kaleme aldığımı fark etmişsinizdir. Aslında, dün Cumhurbaşkanlığında toplanan ile birlikte, güvenlik zirvelerinin perde arkasını aktarıyorum. Çok çok hassas bir süreçten geçtiğimiz için şu “şunu”  dedi, bu  “bunu” konuştudan özenle kaçınıyorum. Gerisini siz anladınız zaten!.. Devletin zirvesini kırmızı alarma geçiren iki istihbarat raporu var.

Birincisi; Suriye’deki son olaylarla birlikte 2 bin IŞİD militanı Türkiye’ye giriş yaptı. Kilis, Suriyeli mültecilerin başkenti oldu. Şimdi de, Urfa’yı IŞİD’e emanet etmek üzereyiz. Suriye sınırımızdan giriş yapan kişilerin, güvenlik açısından büyük risk taşıdığı ve konu üzerinde son derece hassas davranılması gerektiğini vurgulayan istihbarat/güvenlik raporları, yurda giren sivil halkın arasına sızmış 2 bin IŞİD militanının ve hücrelerin çeşitli illerde yapılacak eylemlerde kullanılacağı uyarısında bulunuyor.  “2 bin IŞİD militanının Suriye’deki hücrelerini de ülkemize zamanla taşımalarını hesaba katar isek, bir anda istikrarsız Afganistan’ın yanında, zamanla istikrarını yitiren ve terör örgütlerinin cirit attığı bir Pakistan’a dönebiliriz”  uyarısı da net şekilde yapıldı.

İkincisi; Suriye’deki gelişmelerden sonra terör bölgesindeki durumun daha da hassaslaştığına ilişkin. “Terör örgütü, Suriye’deki kazanımlar burada da kazanılır algısını daha da güçlendirdi”  denildi.

Koalisyon formülleriyle iktidarı kurtarmaya çalışan AKP zihniyeti, Kürt kapanından kurtulmak için de kafasına balyoz üstüne balyoz indirdiği TSK’ya sarıldı. Ne hikmetse akılları yeni başlarına gelmiş gibi “bölgede operasyon yapılmazsa HDP oyları yüzde 20 olacak” deniyor. Asker ise itidalli bir duruş sergiliyor. Bu cümlemden sakın ha(!) asker terör örgütüne operasyon yapmaya yanaşmıyor manası çıkarmayın. Asker, geçmişte Valilere verilen talimat ve yaşananları hatırlatarak elma ile armudu ayrı ayrı tutuyor. Oy devşirme planlarına ve tuzaklarına alet olmak istemiyor. Tüm yasal talepleri ile birlikte gerçekçi bir çözüm istiyor asker. AKP’nin son günlerde MHP’yi iktidarın neden koltuk değneği yapmak istediğine bir de bu açıdan bakabilirsiniz. Köprüyü geçene kadar dedik ya!.

Bir bilgiyi daha paylaşalım. Tüm bu sıkışıklığı yine bir algı operasyonuyla kendi lehine dönüştürmek isteyen hükümeti ayakta tutan SARAY-AKMİT-SESİK üçlüsü, yandaş kanallara, “TÜRKMENLERE EKRANLARI AÇIN” talimatını ilettiler. Dinsiz (PKK), imansız (IŞİD)’in hakkından gariban Türkmenler gelsin diye. Suriye ve Irak’ta yapılan her yanlışa ‘Türkmen duyarlılığı’ ile kılıf bulmaya çalışan hükümet ve yandaşları, hem son Suriye olaylarını kendilerine göre dönüştürmek hem de MİT TIR’larının terör örgütlerine taşıdığı yardımları unutturmak için Ankara’ya Türkmenlerin getirilmesini kafaya koymuş. Suriye’nin kuzey bölgesinde gözlerine kestirdikleri Türkmenleri, sınırın bu tarafına getirerek TRT ve AA üzerinden algı çalışması yapacak olan iktidar ve yandaşları, böylelikle “bakın biz orada sadece Türkmenler için varız” diye yine halkı kandıracaklar. Yakında, tüm yandaş medyada çeşitli sıfatlarda Türkmenleri, sürekli olarak Erdoğan ve Davutoğlu’nu över halde görürsek şaşırmayalım. Sizin anlayacağınız yine Türkmen kardeşlerimiz suistimal edilecek. Tabii bunu hep beraber yersek!..

Yazarın Diğer Yazıları