Ankara kırmızı alarma geçti..
Güneydoğu'yu kan gölüne çeviren terör örgütü PKK'nın siyasi sözcülerinin Meclis kulislerinde rahat rahat "çatışmaların metropollere sıçratılacağını" konuştuğunu yazmıştık. Başkentte güvenlik güçleri önceki gece (Cuma) acil bir uyarı ile kırmızı alarma geçirildi. Gece saat 23.30 sularında tüm güvenlik güçlerine yapılan uyarı ile Ankara'ya çok iyi eğitilmiş 2 PKK militanı sızdığı bildirildi. Terör örgütü PKK militanlarının en önemli özelliği ise üst düzey suikast eğitimi almış olmaları. Alınan istihbaratlar neticesinde başkentte tüm hassas birimlerde ve kritik konumdaki tüm isimlere uygulanan koruma önlemleri en üst düzeye çıkarıldı. PKK'nın suikastçı militanlarının yakalanması içinde çalışmalar yoğunlaştırıldı.
Başkentte geçtiğimiz Aralık ayı içinde yaşanan tüyler ürpertici bir olaya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Şehir merkezi sayılabilecek yerde; bir tüp dağıtım merkezinden 100 tane mutfak tipi çalındı. Size, bu sıradan bir hırsızlık olayı gibi gelebilir. Fakat, son günlerde Genelkurmay Başkanlığının da yayınladığı ele geçirilen el yapımı patlayıcıların fotoğraflarına dikkat edin. Hemen hemen hepsi mutfak tüplerinden. Kahraman güvenlik güçlerimizin bazıları bu tür EYP'ler yüzünden şehit oldu.Terör bölgesinde bu tip tuzaklamalar imha edile edile bitirilemiyor. Ankara'da çalınan 100 mutfak tüpünün fail/failleri ise hala yakalanamadı. Güvenlik uzmanları "bu bir sıradan hırsızlık olsaydı failleri bugüne kadar yakalanırdı. Hırsız ne yapacak tüpleri? Eninde sonunda bir yerlere satarken veya elinden çıkarırken yakalanırdı" diyor. Yani anlayacağınız tüplerin ne olduğu sır. Tahminler ise çok ürkütücü!..
Başkent siyasetinin 1'nci gündem maddesine bakarsanız "başkanlık"ı görürsünüz. Gerçekleri sahada araştırmaya kalktığınızda ise acı bir gerçek gözünüzü oyar gibi ortada duruyor. Terör örgütleri artık Ankara'yı da yol geçen hanı haline getirdi. PKK, DHKP-C, IŞİD ve yavrucukları!.. 2 IŞİD canlı bombacısının 2015'in son gününde yakalandığı duyurulmuştu. Fakat, istihbarat ve güvenlik makamlarının önünde duran sadece son 1 aylık raporları ve zikredilen "sızan terörist" sayılarını alt alta toplayıp yazmaya kalksak AKP iktidarının kamu güvenliğini sağlamada ve de terör ile amansız mücadelede ne kadar kararlı ve başarılı olduğunu çok iyi görürsünüz!..
Sızan IŞİD teröristleri demişken Ankara'da masaya konulan raporlar, söyleneni ve çizilen tablonun tam tersini gösteriyor. Kısa bir ziyaret ile Ankara'ya son direktiflerini aktaran ABD Genelkurmay Başkanı Dunford'a IŞİD sızmalarını önlemek için sınıra yaklaşık 25 bin askerimizi diktiğimizi anlatmaya çalıştık ama istihbaratçılarında hazırladığı raporlar karargahla çelişiyor.Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden yapılan resmi açıklamaları dikkate alırsak sınırımızdan sızmaya çalışan IŞİD militanlarına karşı amansız bir mücadele söz konusu. Ankara'daki son istihbarat raporlarına yansıyan ifadeler ise "yetersizliği" ortaya koyuyor. Son aylarda yakalan IŞİD militanı sayısında artış olmasına rağmen, önemli ölçüde geçişlerin durdurulamadığı ifade ediliyor. Özellikle Avrupa ülkelerinden terör örgütü IŞİD'e katılımların arttığına işaret ediliyor.Irak'taki olup bitenlere ve geçişkenliğe ayrı bir yer veriliyor!..
"Başika'da Türk askerlerine yapılan son IŞİD saldırısı" ile girilen çok hassas dönemde ciddi strateji uzmanlarının yaptığı derin analizden sizlere bazı özet bölümler aktaracağım;
"Savunma pozisyonuna gecen örgüt şu an ağırlığını iç idari yapılanmasını geliştirme ve devletleşme surecini tamamlama konusuna ağırlık vermiş durumda.
Bunun yanında, örgüt kendisine karşı oluşan koalisyonla mücadele etmeyi bırakmış da değil. Örgüt şu an maruz kaldığı kuşatmayı kırma derdi içinde. Bunun içinde koalisyon üyelerinin mücadele etme iradesini tüketmek isteyecektir. Her ne kadar, dünyanın en güçlü ordularıyla savaşıyor olsa da IŞİD'in durumu maalesef o kadar da ümitsiz değil.
Her şeyden önce zaman IŞİD'in in lehine isliyor.
ABD'nin bölgede kendisine en yakin müttefik olarak gördüğü Kürtlerin de IŞİD konusundaki tutumları beklenildiği kadar net olmayabilir.Petrol fiyatları nedeniyle iyiden iyiye dara giren Kuzey Irak ekonomisi ve Türkiye'deki, operasyonlar nedeniyle darda olan PKK'nın IŞİD'le yürütülen savaşın taşıyıcı gücü olması mümkün gözükmüyor.
Irak ordusu ve Şii milislerin bölgedeki varlığı dahi IŞİD'e giden desteğin artmasını sağlar.
Bu çerçevede, IŞİD'e karsı verilen savaşı sahada kimin üstleneceği hala bir muamma. Ancak anti-IŞİD koalisyonunun problemi bundan daha büyük ve çetrefilli. Uluslararası kamuoyu ve büyük güçler Irak'ta ve Suriye'de Sünnileri tatmin edecek siyasi bir çözüm iradesinden yoksunlar. IŞİD'ten alınacak bölgelerde yeniden Irak hükümetinin ve Esad güçlerinin hakim olmasının Sünnilerden talep görmemesi oldukça normal.
Günümüzde de IŞİD ile savaşabilecek en ideal aday Sünni Araplar. Ancak, Koalisyon IŞİD sonrası için Sünni Araplara parlak bir gelecek vaat etmediği gibi sonrasında maruz kalabilecekleri Şii ve Nusayri zulmüne karşı da bir garanti veremiyor. Bu durumda Sünni aşiretlerden de göstermelik hareketlerin haricinde belirleyici bir hamle beklemek nafile.
Bu çerçevede, koalisyon üyelerinin iç siyasi hesaplarına bağımlı olarak, 2016 yılının sonlarına doğru IŞİD farklı bir görünümle devlet olarak kabul etmenin de ihtimal dahilinde olduğunu konuşmaya başlayabiliriz. Keza, Barzani'nin dediği gibi Kuzey Irak bir referandumla bağımsızlığını elde ederse Irak'ın parçalanması da tamamlanmış olur."