Anayasa Mahkemesi kararı, Necdet Özel’in dönüşüne mi kaldı?

Kafanızı yine allak bullak ettiler. Öyle mi?  “Tek dil mi?” Değil mi? “Tek din mi?” Değil mi?
“Başkanlık sistemi olsun mu olmasın mı?”
“NATO Suriye’ye müdahale eder mi?”
“Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ABD’ye niye gitti?”
Vs..Vs..Vs..
Topluma uzun süredir şırıngalanan morfine rağmen, bunca çapraz ateşe bakarak ne olduğunu tahmin etmek gerçekten zor olabilir.
Şöyle derin bir nefes alın. Basit olgular üzerinden toplama ve çıkarma yapın. AKP’nin kuruluş felsefesini dikkate alarak elinizdeki veriler üzerinden yürüyün.
Bendeniz de elimdeki bazı somut bilgi ve kulislerle sizlere yardım
edeyim.
Tayyip Erdoğan, bugün önünüzde duran tartışmaların işaret fişeğini (güncellik açısından) hafta sonu Adana’da attı. Tayyip Erdoğan, “hiçbir zaman ’tek dil’ demediğini” belirttikten sonra, “Tek bayrak, tek millet, tek din, tek devlet dedik” ifadesini kullandı.
Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “tek din” ifadesi için düzeltme yaptı, “Başbakanın dili sürçtü” dedi.
Pazartesi günü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “Başkanlık sistemi” topuna yeniden vurdu. Erdoğan, taa Slovenya’dan topu göğsü ile yere indirip ayağına aldı.
Aynı gün İtalya’ya geçmeden, bir İtalyan gazetesinin manşetinde Tayyip Erdoğan’ın ağzından, “NATO’dan Suriye’ye askeri müdahale istemeye hazırım” manşeti patladı.
Yine aynı gün, Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden Necdet Özel’in ABD’ye gittiğini öğrendik.
Aslında bütün bunlar, Türkiye başta olmak üzere bölgenin yeniden düzenlenmesinde oynanan oyunun son safhaları. İçerideki gelişmelerle dışarıdaki gelişmeler birbirine sıkı sıkıya bağlı.
Bakmayın, Meclis’teki anayasa komisyonunun çalışmalarına!..
İdari ve yargı alanında yapılan değişikliklerle, bölgesel kalkınma ajanslarıyla, parçalamalı eğitim sistemine geçişle, yeni bayram kutlama yönetmeliğiyle, Kürtçe eğitimle, altyapısı hazırlanan federatif sistemin okyanus ötesinden yazılan ve Erdoğan’ın eline tutuşturulan anayasası piyasa sürülüyor.
Diğer yandan, “Anayasa uzlaşma komisyonunda bu iş olmadı” denecek ve ABD patentli AKP anayasasına mecbur edileceğiz.
Kulislere girelim;


Böyle bir hata yapmaz
Siyaset sahnesinin içinde olanlar ve dikkatle takip edenler; “tek din” ifadesinde Hüseyin Çelik ne derse desin “dil sürçmesi” olmadığı kanaatinde birleşiyor. Konuşmaları dikkatli bir ekip tarafından hazırlanan Başbakanın böyle bir hata yapması mümkün değil.
Peki ne?
“Tek dil değil”, “tek din” .
Peşinen söyleyeyim; gerçek manada, benim “tek din” e itirazım kati surette olamaz. Çünkü, Allah katında tek din İslam’dır ve ben de ona teslim olmuş bir kulum.
Fakat, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın argümanlarından devam edersek bunlar yapısal değişikliklerin önemli kilometre taşları. Başkanlık ve bununla birlikte padişah yetkilerinin hayalini kuran Erdoğan’ın önemli rüyalarından biri de Halifeliktir. İki ileri, bir geri yapılarak bunun da tartışılmaya açılmasını istiyor, AKP sistemi. “Halifeliği” ileri sürerek yine inanan insanların üstünden oynayarak federasyonu bizlere yedirecek..
Hem Halifelik olmazsa, “Orta Doğu’yu nasıl yöneteceğiz?”
Öyle mi?
Okyanus ötesinden kurgulanan BOP projesi ve Tayyip Erdoğan’ın hayalleriyle örtüşen Halifelik nasıl olacak?
Aynen Irak’ta olduğu gibi, Müslümanların kanının dökülmesine taşeronluk ederek.
Taşeronluğu yap... İsrail Kaftanlı Halifeliği al!..
Bakın!.. Bu noktalara çok dikkat edin lütfen.


Baskılar iyice arttı
Temmuz ayında AB yönetimi Kıbrıs Rum kesimine geçiyor. İsrail’in NATO’ya girmesi için Tayyip Erdoğan’ın üzerinde baskılar iyice arttı.
20-21 Mayıs’ta Chicago’da NATO zirvesi var. Obama, Erdoğan’a, “Bu zirveye mutlaka geleceksin” dedi.
Kısa bir süre önce, Beyaz Saray Avrupa Direktörü Elizabeth Sherwood-Randall: “NATO’nun 4. ve 5. maddelerinin istişareleri için Türkler’den resmi bir talep gelmedi” açıklamasını yapmıştı.
ABD’nin istediği açıklamayı Tayyip Erdoğan İtalyan medyası üzerinden yaptı.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de mevkidaşları ile görüşmek üzere ABD’de. Özel’in oralardan getireceği haberler çok önemli. Chicago zirvesinden bir hafta önce Necdet Özel Ankara’ya gelecek.
Tayyip Erdoğan, zamana çok ama çok sıkıştı. Bu sadece benim yorumum değil. Siyasi kulislerde yoğunlaşan havanın söylemi.
Tayyip Erdoğan siyasi geleceği için çareyi “ver-kurtul”da buldu!..
İç siyasette düğüm nasıl çözülecek?
Anayasa Mahkemesi ile...
Kulislerde konuşulan o ki;
“Tayyip Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı’nın görev süresi ile yapılan son düzenlemeyi bozacağına inanıyor. Zamana sıkıştı, peş peşe hamle yapıyor. Son yaptığı atamalarla Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi’nde önemli bir ağırlık kazandı. Onun için son karar Abdullah Gül’ün olacak.”
AKP kulisleri, yayılan bu genel havaya biraz daha farklı bakıyor. O da şöyle:
 “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ile son pazarlığını yapıyor. Gül,’Köşkte 7 sene otururum ama Anayasa Mahkemesi, kanunun (sadece bir defalığına seçilir) bölümünü bozarsa 2014’te iner partinin başına geçer Erdoğan’dan sonra bir daha Çankaya’ya çıkarım’ diyor. Tayyip
Erdoğan ise kendini 5+5 için hazırladı.”


Büyük oyun netleşti
Anlayacağınız “başkanlık sistemi” tartışması Ankara’da havayı daha da bulandırdı ama oynanan büyük oyun çok net. Meclis Anayasa çalışmalarının yazım aşamasına geçtiğinde “dayatma” , uzlaşma komisyonunun da sinirlerini gerdi. Bekir Bozdağ’ın açıklama yaptığı gün toplanan komisyonda CHP’li üye Atilla Kart içeride sert konuştu:
“Başkanlık sistemi, yarı başkanlık, parlamenter sistem, bunun gibi nice öneriler var. Dolayısıyla bunları konuşacağız zaten ama ne zaman konuşacağımıza biz karar veririz. Gündemimizi biz belirleriz. Bizim gündemimize Başbakan da olsa kimse müdahale edemez. Birincisi bu. İkincisi Başbakan ve başbakan yardımcısının bu konuşması anayasa uzlaşma komisyonunun çalışmalarına müdahale niteliğindedir. Yakışıksızdır en hafif deyimi ile söylüyorum. Üçüncüsü bu açıklama aslında AKP’nin anayasa uzlaşma komisyonu çalışmalarını sabote etme ve tıkama girişimidir. AKP demokratikleşme konusunda samimi ve dürüst değil. O zemin de giderek tıkanıyor, daralıyor giderek çıkmaza giriyor. Onun için, o zemini terk etmek için, o zemini sabote etmek için, o zemini boşa getirmek için girişimlerde bulunuyor. Bu girişimi de bu yönde görmek ve değerlendirmek gerekir. ”
Yeni anayasanın yazım çalışmaları safhasında komisyona ilk günlerde böyle bir hava sirayet etti. Bir gün sabah kalktığınızda “Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu dağıldı” haberlerini okursanız, şaşırmayın.
Genel görüntüde; maalesef okyanus ötesinin işleri iyi gidiyor.
İçeride ise Gül-Erdoğan kapışmasında son viraja girdik.
Bakalım ne olacak?
Hele bir, Necdet Özel ABD’den dönsün!..

Yazarın Diğer Yazıları