Anayasa değişikliğinin iç siyaset hesaplaşması

Tayyip Erdoğan, kongreden tartışmasız çıktı, kendi başkanlık sistemi ve federasyon yapısı için dolu dizgin gidiyor. Partisini de kendi geleceğine göre şekillendirdi. Kendi sonrası yapı için Bülent Arınç’ı yalnız adamlığa itti, Abdullah Gül’ün ekiplerini neredeyse teşkilatlardan kazıdı. Meclis’teki “Gülcü” milletvekillerini de devamlı rahatsız ediyor veya ettiriyor. Erdoğan, her fırsatta Abdullah Gül ve ekibinin tilt olduğu Numan Kurtulmuş’u arkasında fotoğraf karesine oturtuyor. “Gülcü” ekip Meclis kulislerinde Numan Kurtulmuş’tan duydukları rahatsızlığı açıktan konuşmaya başladı. “Tayyipçiler” , Başbakan’ın bir dahaki seçime Abdullah Gül’ün bütün milletvekillerini göndereceğini ileri sürüyor.
Abdullah Gül’ün ekibi ise son parti içi gelişmelerden oldukça rahatsız. Gül’e en yakın isimlerden biri olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yakın çevresine, “Dönem bitmeden bakanlığı bırakacağım. Siyaseti de artık düşünmüyorum. İşlerimin başına döneceğim” dediği ifade ediliyor. Ali Babacan da böyle konuşuyorsa geri kalan “Gülcü”lerin halini siz düşünün. Abdullah Gül’ün tayfası siyasi kulislere “Tayyip Erdoğan’dan sonra partinin başına Abdullah Gül geçsin, Başbakan da Gül olsun” havasını ve o yönde pazarlık yaptıkları imajını vermeye çalışıyorlar.
Bu işte bir iş var!.. Abdullah Gül’ü çok iyi tanırım. Geçmişteki bir çok pazarlığın da canlı şahidi olduğum için, bu yapıdaki bir AKP’de ve Devlet Başkanı statüsünde bir Tayyip Erdoğan’ın altında çalışmayı -kendisine bırakılırsa- asla kabul etmez.
Devlet Bahçeli, Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanlığına çıkarmasına rağmen bu ikilinin arasındaki yarışta (şu anda) Tayyip Erdoğan’ı destekliyor. Kendisi ise sıkıntılı bir sürece girdi. 4 Kasım Kurultayına giden süreçte ne yaptıysa değişim hareketinin yükselen ivmesini kıramadı. 5 Kasım Pazartesi sabahı genel başkanlık koltuğunu Koray Aydın’a bırakması kimseye sürpriz olmasın.
Bütün bu hatırlatmaları niye mi
yaptım?
Abdullah Gül’ün veto ettiği erken mahalli seçimlerle ilgili anayasa değişikliğinin hala devam eden tartışmaları ve perde arkasında kalan iç hesaplaşmaları yüzünden.
Neymiş efendim?
Cumhurbaşkanı anayasa değişikliğini “hava durumu” yüzünden veto etmiş ve referanduma gitmesini
önlemiş miş..
Bakmayın o kuru sıkı anketlere!.. Abdullah Gül de -adına ne derseniz deyin- devlet başkanlığı yarışında Tayyip Erdoğan’ın kendisinden önde olduğunu biliyor ve bu anayasa değişikliğini referanduma götürseydi kampanyanın “Gül mü?” , “Erdoğan mı?” kampanyasına dönüşeceğini de iyi gördü. Hem önünde de 2014’e kadar siyaseten çok uzun bir zaman dilimi var. Benim bildiğim Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’ı çelmeleyip düşürmek için perde arkasından çok iyi hamleler yapar ve eti de çürüterek yemeyi pek iyi bilir.
Veto yiyen anayasa değişikliğinin oylamasını bir daha hatırlayın;
Oylamaya katılan milletvekili sayısı 440. Kabul oyu; 360. Ret oyu; 72. Çekimserler; 4. Boş oy; 1. Geçersiz oy; 3. Yani; referandum süreci.
AKP ile MHP oylamaya katılan mebuslarının aritmetik hesabını yaptılar, “8 fire” çıkardılar. Sonra birbirlerini suçlayıp durdular. Hem Devlet Bahçeli hem de MHP sözcüleri kesin bir dille “bizde fire yok” diyorlar. Meclis kulislerinde, “Devlet Bahçeli, milletvekillerinin (kırmızı) ret oylarını toplattı. Onun için kesin konuşuyor” iddiaları var. MHP grup sözcüleri ise bu iddiaları reddediyor. Oylama günü Meclis Genel Kurulu’nu yakından izleyenler ise, salonda en fazla 50 civarında CHP’li olduğuna dikkat çekip, “Kemal Kılıçdaroğlu teklifi desteklemeyeceklerini açıkladı ama grubu da sıkmadı. Hadi katılan CHP’lilerin hepsi ret verdi diyelim. 72 ret oyuna göre her iki gruptan fire söylenenin daha üstünde gözüküyor” diyorlar.
Tayyip Erdoğan daha önceki anayasa değişiklikleri sırasında durum tehlikeye girince, milletvekillerini baskı altına alıp kırmızı oyları toplamıştı. Böylece işi kurtarmıştı. Yine aynı yollar denenirse şaşırmayın. AKP’de güven bunalımı had safhada. “Tayyipçiler” anayasa değişikliği oylaması sırasında “Gülcülerin” kendilerini arkadan hançerlediklerini düşünüyorlar. MHP grubunda ise tam bir “koltuk değneği” bunalımı yaşanıyor. Sıkıntılarını kendi yönetimine anlatamayan MHP’li bazı mebuslar, CHP’lilerle dertleşiyorlar. Genel Merkezin oldu bittileri ve baskısı MHP milletvekillerini bunaltıyor. Tayyip Erdoğan’ın, yine Meclis’e getirmeyi planladığı erken seçimlerin öne alınması ile ilgili anayasa değişikliğini, yakın çevresi ile değerlendirirken, “Devlet Bey bu sefer de grubuna hakim olamayabilir. İşi riske atmayalım mutlaka CHP ile anlaşma yollarını zorlayalım” dediği belirtildi. Gelişmeler hakkında bilgi aldığım AKP’de üst düzey bir yönetici “Yine Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemiyoruz” dedi.
Ankara siyasetinde tam bir güven bunalımı var. Çok ciddi bir iş olan Anayasa değişikliği bile kolayca iç siyaset hesaplaşmalarına alet ediliyor.
Şimdi anladınız mı?..
Anayasa değişikliği teklifinin “havadan”, “sudan” bahanelerle neden veto edildiğini ve halktan kaçırıldığını.
Herkesi milletten şamar yeme korkusu sardı da ondan. Kimse bu şamarın etkisini ve sonucunu tam hesaplayamadığından mevzi durumuna göre birbirine ya destek, ya da köstek oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları