Anayasa değişikliği ve samimiyetsizlik!
Anayasa Mahkemesi sonuçta AKP’nin tek başına yaptığı Anayasa değişikliğine -çıkardığı iki üç cümle dışında- onay verdi. AYM, “hukuk devleti”ne aykırı olduğu iddiasıyla cımbızla birkaç cümle seçip metinden çıkardı. Bu durum referanduma götürülecek olan metnin bütünlüğü ve tutarlılığı konusunda sorun yaratmıştır.
AKP’yi kurtarma mahkemesi!
AYM, son anayasa değişikliğiyle ilgili olarak verdiği kararla “Ana Muhalefet Mahkemesi” değil AKP’yi ikinci kez ipin ucundan alma mahkemesi olduğunu kanıtlamış bulunmaktadır. Hatırlanacağı gibi ilkinde AYM, AKP’nin “irticai odak” olduğu kararını vermiş ancak bunun açık müeyyidesi kapatma olmasına karşın, yüce mahkeme kapatma kararı değil, bütçeden AKP’ye yapılan yardımdan mahrumiyet cezası vermişti. Suç ve suçlama devasa, ceza ise devede kulak türden kalmıştır. AYM suçla orantısız bir kararın altına imza atmıştı.
Anayasa değişikliği, aslında Kürt açılımının Habur’da felç olmasının toplumda yarattığı artçı şoklara karşı gündemi manipüle etmeye yönelik bir manevra olarak devreye sokulmuştur. Eğer gerçekten iktidar Anayasayı değiştirme konusunda samimi olsaydı, büyük bir şovla Ergun Özbudun’a hazırlatılan anayasa taslağını dikkate alırdı. Öyle olsaydı o zaman AKP’liler ‘Darbe anayasasını değiştirdik’ demek hakkına belki sahip olabilirlerdi. Kaldı ki yapılan değişikliklerin aslında yapılacak olanlar için bir test niteliği taşıdığını Başbakan anayasa değişikliklerinin TBMM’de tartışıldığı en hararetli bir zaman diliminde dile getirmiştir. Başbakan bu süreçte “Türkiye için başkanlık sisteminin” gerekli olduğundan bahsetmiştir. Bilindiği gibi başkanlık sistemi için yeni hem de kökten bir anayasaya ihtiyaç vardır.
Samimiyetsizlik!
Diğer yandan AKP’nin değiştirdiği anayasa maddelerinin içinde sürekli eleştirdiği YÖK ile ilgili hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Yine AKP’liler sürekli bir biçimde sorumsuz bir Cumhurbaşkanının bu kadar yetkisinin olmasının kabul edilemez olduğunu savunuyorlardı. Yapılan anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanının yetkileri daha da artırılmıştır.
Demokrasinin ölçütü katılımdır. Bunun yolu da seçim barajının en alt seviyede olmasıyla yakından ilişkilidir. Türkiye’de seçim barajı %10 gibi dünya rekoru kıracak düzeydedir. Barajın bu seviyede bulunmasını “temsilde adalet, yönetimde istikrar” gerekçesiyle savunmak mümkün değildir.
Memura şekersiz çay!
Yapılan değişikliklerle memurlar disiplin cezalarını, askerler YAŞ kararlarını yargıya taşıyabilecekler. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilecek vs.. gibi demokrasi adına garnitür sayılabilecek düzenlemeler yapılmıştır. Memura grevsiz sendika hakkı tanınması ise şekersiz çay içme hakkı gibi bir şeydir. Yapılan değişikliklerle gerçekleştirilmek istenen tek şey, HSYK ve AYM’nin yapısının değiştirilerek iktidarın her türlü tasarrufunu engelleyecek kararların çıkmasını önlemektir.
HSYK ve AYM’nin yapısı elbette değişmelidir. Ancak iktidarın anayasada yaptığı yeni düzenlemeler yüksek yargıyı kapalı devre bir sistemden, bir başka kapalı devre sisteme götürecek niteliktedir. Öngörülen değişiklikle aynı siyasal görüşe sahip olanlar arasından yüksek yargı mensuplarının büyük kısmının ataması yapılabilecektir. Sorun da budur.