Anavatan Türkiye'nin kopmaz parçasıyız, sömürge değiliz...
Geçtiğimiz hafta KKTC Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın bir dizi açıklamaları ve bu açıklamalarla ilgili basında çıkan yorumlar gündeme damgasını vurdu. KKTC Maliye Bakanı yıllardır kangren olan bir soruna korkusuzca parmak bastı ve Anavatan Türkiye’den gelen yardımların ‘çarçur’ edilmesinden dem vurdu. Tatar açıklamasında özetle şöyle dedi: “2.5 ay önce bakanlığa gelince kasası boş bir maliye buldum. Geçmiş hükümeti kötülemek istemiyorum ama Türkiye’nin bir yıl içinde yaptığı yardım ilk 4 ay içinde tükenmiş. Bütçede 205 milyon lira olacağı tahmin edilen açık 470 milyon liraya ulaşmış. Fazla mesailer ise bu ülkede uzun bir süredir ikinci bir maaş halini almış. Söylemekten çekinmiyorum. Bizim tek bir yardım alabileceğimiz yer var o da Türkiye. Türkiye bizim IMF’miz. Bu yüzden de ilk adım olarak devlette tasarruf tedbiri aldım. Bundan sonra yeni istihdam yapmayacağız. Gereksiz yurtdışı geziler ve harcamalar olmayacak. Türkiye’den iste, al, sonra da dağıt dönemi bitti. Fazla mesailere kısıtlama getirdik. Her 2 ayda bir uygulanan eşel mobil sistemiyle enflasyon oranında maaşlara yapılan otomatik artışın 6 ayda bir yapılmasını kararlaştırdık. İlk adımları attık, fazla mesailere dokunduk diye sendikalar karşımıza çıktı. Ancak geri adım atmayacağız; çünkü ben devletimizi koruyorum. Teslim olmayacağız ve hükümet olarak ülke ekonomisini düzlüğe çıkartacağız. Daha atılacak çok adım var.” Maliye’nin yeniden yapılanması için gerekli çalışmaları yapacağını da anlatan Bakan Tatar, “Türkiye’den iki vergi uzmanı geldi ve halen bilgisayar sistemiyle otomasyona geçiş programları üzerinde çalışıyorlar. Vergi adaleti de getireceğiz ve ülke ekonomisinin kayıt dışılığına son vereceğiz. KKTC’de kayıtdışı ekonomi en az yüzde 30” dedi.
Maliye Bakanı Ersin Tatar benim çocukluk arkadaşımdır. Türkiye’de özel sektörde çalıştığı yıllarda Onunla çok sıkı işbirliklerimiz oldu. İngiltere’de bir dönem aynı okulda okuduk. Ersin Tatar ne yapacağını çok iyi bilen, aklı başında bir yöneticidir. İyice etüd etmeden, araştırmadan, incelemeden hiçbir çalışmanın içinde bulunmaz. Dolayısıyla yaptığı açıklamalarda belirttiği tespitler ve aldığı tüm somut tedbirler titiz bir çalışmanın sonucudur ve ülke yararına olduğu tartışma götürmemektedir. KKTC’deki sendikaların Tatar’ın yürürlüğe koyduğu tedbirlere ve kısıtlamalara karşı aldıkları grev kararlarını etik bulmak mümkün değildir. Bütçe olanaklarımıza, ayağımızı yorganımıza göre uzatmanın zamanıdır ve tüm KKTC halkı bu sorumluluk ve bilinçle hareket etmek zorundadır.
Bu arada Ersin Tatar’ın açıklamalarına Hürriyet gazetesi baş yazarı dostumuz, ağabeyimiz Oktay Ekşi’nin esas konudan saparak yaptığı yorumun muhteviyatı, Türkiye-KKTC ilişkilerine, daha doğrusu Anadolu’daki ayrılmaz bir parçası olduğumuz kardeşlerimizle aramıza nifak sokabilecektir. İçinden geçtiğimiz bu kritik dönemde, Rumun, Yunanın, AB ve ABD emperyalizminin Kıbrıs’ta adına ’Kıbrıslıca’dedikleri çözüm şeklini dayattıkları bir dönemde, Oktay Ağabey’in yorumu bana göre Milli davamıza zarar verebilecek niteliktedir. ‘Kıbrıslıca’ çözümün mantığında, Kıbrıs Türklerinin Anadolu’dan kopması ve Rumla Birleşik Kıbrıs çatısı altında birleşip yok olmaları vardır. Bu sapık mantığa göre Anavatan Türkiye elini Kıbrıs’tan çekerse adaya ‘barış’ gelecektir, ‘anlaşma’ olacak ve Kıbrıs meselesi çözülecektir. Bu ‘Kıbrıslıca’ çözümde Kıbrıs Türklerinin Anavatanlarını reddetmeleri olmazsa olmazdır. 3-5 yıl önce bazı sendikaların ‘Türkiye, ne seni, ne memurunu, ne paranı, ne de askerini isteriz, defol git’ söylemleri ‘Kıbrıslıca’ çözüm tuzağının-senaryosunun bir parçası idi. Şimdi Kıbrıs Milli Davamıza önderlik etmiş Hürriyet gazetesinin baş yazarının ortaya koyduğu yorumda belirttiği ‘sömürgesi tarafından sömürülen ülke’ söylemi yanlış olmuştur. Oktay Ağabeyin bugüne kadar Davamıza verdiği desteği bilmesem-görmesem, Onun da artık emperyalistlerin uşağı bir kaleme dönüştüğü gibi yanlış olabilecek bir kanıya kapılabilirdim. Böyle olmadığını düşünerek Oktay Ağabey’in verdiği zararı telafi etmesi gerektiğinin şart olduğuna inanmaktayım. Biz Kıbrıs Türkleri Bağımsız ve Egemen KKTC’den yana inanılmaz güçlükler içerisinde çalışmalar yaparken ‘sömürge’ edebiyatı uygun olmamıştır.
Amerikan işbirlikçilerine fırsat vererek, Anavatan Türkiye’deki kardeşlerimizle aramıza nifak tohumları ekilmesinin önlenmesi şarttır. Herkes üzerine düşen sorumluluğun bilinciyle hareket etmek zorundadır. Davamıza zarar verebilecek, Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak söylem ve eylemler içerisinde kim olursa olsun sessiz kalmayacağımızın bilinmesinde yarar vardır. Kıbrıs Türkü Anadolu’nun ayrılmaz bir parçasıdır ve bizi birbirimizden ayırmaya çalışanların tüm gayretleri boşa çıkacaktır.