Anastasiadis’ten medet ummak mı?
Güney Kıbrıs’ta 17 Şubat Pazar günü yapılacak başkanlık seçimlerine az bir süre kala yapılan kamuoyu yoklamalarında DİSİ Başkanı Nikos Anastasiadis’in açık ara birinciliği devam ederken, AKEL adayı Stavros Malas ve bağımsız aday Yorgos Lillikas’ın ikincilik mücadelesi sürüyor.
Kathimerini gazetesinde yer alan ve 25 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında 952 kişiyle gerçekleştirilen anketin sonuçlarına göre Anastasiadis ilk tur seçimi yüzde 40,4 oranıyla önde götürüyor.
24 Şubat’ta ikinci tur seçimin Anastasiadis ile Malas arasında gerçekleştirilmesi durumunda Anastasiadis’in yüzde 50.4, Malas’ın ise yüzde 28 oranında oy alacağı; oy vermeyeceklerin oranının yüzde 8, kararsızların oranının ise yüzde 8,1 olacağı ankette belirtiliyor.
Anastasiadis’in başkan seçilmesi Kıbrıs anlaşmazlığının çözümü için bir umut ışığı mıdır? Anastasiadis diğer Rum liderlerden farklı düşüncelere mi sahiptir? Kısaca sormak gerekirse, Anastasiadis’in seçilmesi halinde sorunun çözümü sağlanabilecek midir?
Daha önceki bir yazımda da vurguladığım üzere Anastasiadis’in seçilmesi halinde müzakerelerin anlaşma ile sonuçlanması ihtimali oldukça zayıftır. Aslında 11 adaydan hangisi seçilirse seçilsin müzakerelerde bir milim ilerleme sağlanması mümkün değildir.
Anastasiadis’in ortaya attığı “gevşek federasyon” ve “Türkiye’nin de dahil olacağı genişletilmiş müzakere” tezleri birer palavradır. Anastasiadis seçim kampanyası çerçevesinde yaptığı açıklamasında tezlerinden vazgeçmediğini belirtse de bu konuların Ulusal Konsey’de kararlaştırılacağının altını çizmiştir. Adam daha seçilmeden topu taça atmıştır. Kaldı ki Anastasiadis geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada “Kıbrıs’ta 43 bin askerin varlığını sürdürdüğünü, yerleşiklerin sayısının 250 bine ulaştığını, Kıbrıs Rum mallarının birbiri ardına yitirildiğini” belirterek malum Rum tezlerini tekrarlamıştır.
Anastasiadis Kıbrıs sorununun kolektif bir akılla, önceden alınmış kararlarla değil kendi aralarında ön müzakereler yaparak ele alınması gerektiğini açıklarken somut hedefler etrafında partilerin birliğinin sağlanması gerekliliğine vurgu yapmıştır. Anastasiadis buna paralel olarak Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorunun çözüm sürecine daha da fazla katılımının sağlanmasının ve sözde işgal ordularının, yerleşiklerin adadan uzaklaştırılması ile Türkiye’ye verilen tavizlerinden kurtulunması için var olan müttefiklerin daha fazla kullanılmasının hedeflenmesi gerektiğini defalarca belirtmiştir. Anastasiadis, Annan Planı’yla ilgili olarak da halkın %76’sının hayır oyuna bağlılığın ve halkın iradesine mutlak olarak saygının önemli olduğunu söyleyerek anlaşma istemeyenlere destek vermiştir.
Birkez daha belirtelim; Anastasiadis’e göre de Kıbrıs anlaşmazlığı “Türkiye’nin adayı işgal ve istila etmesi” sorunudur. Sorunun çözümü için Türkiye adadan çekilmelidir. Rumların tüm hakları iade edilmeli ve 1974 öncesi statüko sağlanmalıdır. Türklerin haklarından tabii Anastasiadis de bahsetmemektedir. O da diğer Rum liderler gibi biz Kıbrıs Türklerini eşit ortak olarak görmemektedir.
Azılı Türk düşmanı papaz Hrisostomos’un Anastasiadis’in başkan adaylığına tam destek verdiği düşünüldüğünde Anastasiadis’ten Kıbrıs anlaşmazlığını çözmesi hususunda medet umulmaması gerektiği anlaşılacaktır. Hele hele ırkçı papazın mümkünse “ekümenik bir hükümet” oluşturulması önerisinin kabul görmesi halinde anlaşma ihtimali tümünden ortdan kalkacaktır.