Anastasiadis 2013’ü boşuna harcadı...
Birçok iyimser beklentiye rağmen Kıbrıs anlaşmazlığına 2013 yılında da bir çözüm bulunamadı. Rum tarafının 50 yılı aşan uzlaşmaz tutumu, Enosisçi ve Megali İdea’cı tavrı devam ettiği sürece de sorun çözülemeyecektir.
Şubat ayında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanlığı görevine seçilen Rum lider Anastasiadis’e, çözüm bulacağı konusunda kendisinden önceki Başkan Hristofiyas kadar inanılmış, güvenilmişti. Hristofiyas görevi süresince yoldaşı KKTC 2. Cumhurbaşkanı Talat ile bütünlüklü bir anlaşaşma yapma konusunda uzlaşamadı. Hristofiyas tek kelime ile bir “fiyasko” oldu. Bu yüzden ikinci dönem aday dahi olamadı. Rum tarafında Annan Planına “evet” diyenlerin başını çeken Anastasiadis daha görev süresi bir yılı doldurmadan tam bir “hayal kırıklığı” yarattı. Anastasiadis’in sorunun çözümü için müzakerelere başlama niyeti yoktur. Anastasiadis “ortak açıklama” metninde ısrar etmektedir. Geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada Anastasiadis önkoşullar oluşmadan müzakerelere başlamayacağını, diyaloğa gerek olmadığını belirtti.
Anastasiadis, siyasi dinamiklerle birlikte ve Yunanistan’ın desteğiyle, ülkenin yeniden birleştirecek, perspektif ve ümit verecek olan bir diyaloğa girilmesi için gerçek koşulların yaratılması amacıyla, mücadele edeceklerini ve bu mücadelede ısrar edeceklerini ifade etti.
Arzu edilen çözümden de bahseden Anastasiadis, “İşgali, kolonizasyonu sonlandıracak, Kıbrıs’ı yabancı askerlerden ve yabancı bağımlılığından kurtaracak, insan haklarını ve temel özgürlükleri iade edecek bir çözüm için mücadele ettiklerini” belirterek halkı, kurumları ve ekonomiyi birleştirecek yaşayabilir ve işlevsel bir çözüm arzuladıklarını da söyledi.
Anastasiadis, bunların sadece Kıbrıs Rum tarafının talepleri olmadığını, ya da yalnızca Kıbrıs Rum tarafının adalete erişmesini teşkil etmediğini belirterek, yeniden birleşme ve insan haklarının garanti altına alınması çözümünün tüm Kıbrıslıların, her meşru Kıbrıslı gibi, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların talepleri olduğunu belirtti.
Anastasiadis, bu nedenden dolayı, bir diyaloğa girilmesinden önce, Kıbrıs sorunun çözümünün temel ilkelerinin netleştirilmesi gerektiği konusunda ısrarlı olduklarını ifade etti. Anastasiadis, sadece bu şekilde istenilen dinamiğin ve diyalogta perspektifin yaratılacağını ilişkin inancını dile getirerek paralel karşılığın Kıbrıs Türk tarafından da olmasını temenni ettiklerini söyledi.
Rum basınına yansıyan haberlere göre Anastasiadis’in, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının müzakerelerin başlamasına ilişkin ortak açıklaması çerçevesinde son bir öneri sunacağı, bu önerinin kabul görmemesi durumunda ise “başka alternatif arayacağı” iddia edildi.
Simerini gazetesi: “Son Belge - Kıbrıs Rum Tarafının Hafif Değiştirilmiş Belgesi Take İt Or Leave İt Şeklinde - Türkler Eğer Yeni Önerileri De Kabul Etmezse Devlet Başkanı BM Kararlarına Değinen Daha Küçük Açıklama Mantığına Geri Dönecek” başlıkları altında verdiği haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in geçtiğimiz hafta Rum siyasi parti başkanlarını bilgilendiren toplantısında, Kıbrıs Rum tarafının ortak açıklamaya ilişkin yeni önerilerine değindiğini yazdı.
Kıbrıs Rum tarafının dört değişiklik önerisine ilişkin olarak gazete şunları yazdı:
“1)Devletçiklere ayrılma ya da başka bir ülkeyle birleşme talep etme yada girişiminde bulunmayı yasaklama. 2) Federal düzeyde ortaya çıkacak uzlaşmazlıkların Yüksek Anayasa Mahkemesi’nde çözülmesi. 3) Devletin tek egemenliği, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden “ayrı olarak” değil “ortaklaşa”/ “birlikte” kaynaklanacak ve ünlü “(bir iktidarın üzerindeki) egemenlik” konusunda ise, bu kelimeyi içeremeyen ancak toplumlardan hiçbirinin diğerine isteklerini empoze edemeyeceğini sağlayan ifade yer alıyor. (Yani egemenliğin, ” Kıbrıslı Rumlardan ve Kıbrıslı Türklerden eşit olarak kaynaklandığı ifadesi gidiyor”.) 4) ‘İç vatandaşlığın’ federasyon vatandaşlarının tamamlayıcı niteliği olacağı, ayrı bir vatandaşlık olmayacağı net şekilde ifade edilecek”.
KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun da defalarca vurguladığı üzere, “Rum tarafının bir anlaşmaya ihtiyacı yoktur ve Rumların masada bulunmasının tek nedeni kendilerini dünyaya kaçan taraf değilmiş gibi göstermek, aynı zamanda Kıbrıs Türk tarafı olarak bizi statükoya mahkum etmektir” .
Bu kafadaki ve yanlış yoldaki Rumla anlaşmak mümkün değildir. Rum’un talepleri egemen devletimiz KKTC’nin yıkılması, biz Kıbrıs Türklerinin ise Rum’a yama olmamazı öngörmektedir. 2014 yılında da anlaşma olmayacaktır, 3014’te de. Biran önce bu müzakere maskaralığı bırakılmalı ve KKTC’nin uluslarası düzeyde tanınması için çalışmalar başlatılmalıdır.