Anahtar Teslimi Türkiye

Fatih ve Atatürk tarafından iki kez fethedilen İstanbul düşüyor, farkında mısınız?
Sahillerimizin %40’ının yabancılarda olduğunu, satılık adalarımızın bulunduğunu biliyor musunuz?
Peki ya Aydın-Didim’de Türk nüfusun azınlığa düşmek üzere olduğunu?
Yanan ormanların, neden hep denize bakan ormanlar olduğunu hiç merak ettiniz mi peki? Ormanlar ve meralar gidiyor haraç-mezat, kişilere sınırlama varken, şirketlere yok, nereye göz koyuyorlarsa, orayı alıyorlar, haberiniz var mı?

Limanları satmak egemenlikten vazgeçmek, biz geçtik, biliyor musunuz? Oyakbank satılırken, sayısı 57 bin olan asker hissedarların ciddi hiçbir tepkisi olmadı, sineye çekti, boyun eğdiler, kabullendiler bu durumu.

Ülkemizde bulunan maden şirketlerinin sayısını ve ne haltlar karıştırdığını tam bilseniz, dehşete düşersiniz. Rio-Tinto ve BHP Billiton’un; bor, boraks ve trona üstüne oyunları var ki, emperyalizmin korkunç yüzüdür ve de madenlerimiz işgal altındadır.
Biliyor musunuz GAP’ı da AB koşullarında özelleştirecekler. Ve Atatürkçülüğü kimseye bırakmak istemeyen malum zevat (ya da zerzavat), Atatürkçülüğün olmazsa olmazı türban değil, böylesi özelleştirmelere karşı dimdik durmaktır, karma ekonomiden yana olmaktır, bunun idrakinde misiniz?
Yahu bu emperyalizm su üzerine ne planlar kuruyor ne planlar? Bırakın kaynak sularını, akarsular bile özelleştirilmek isteniyor.

Durun bitmedi. Siz Digor, Erzurum, Bayburt, Ardahan ve Artvin’deki kadim kilise ve manastırların işaretlenmiş olduğu haritaları gördünüz mü ve hiç düşündünüz mü bu işaretler neyin nesidir, neyin işaretidirler?

Bu soruları çoğaltabilirim, gerek yok. Bu soruların ayrıntılı yanıtının verildiği bir kitap dört gün sonra dağıtımda olacak. Adı: Anahtar Teslimi Türkiye, yazarı Orhan Özkaya. Yayın B Toplumsal Çözüm Yayınları tarafından çıkarılan bu kitap hakkında bilgi edinmek ya da almak isteyenler 0554 817 38 56 nolu telefona başvurabilirler.

Sine Gabar Gabarsa...
Şehit Analarına adanmış bu şiir, adı Gabar. Hani o Erzurum türküsünde der ya: “Bu haber ne haberdir/Sinem gabar gabardır/Bir yanım kurt kuş yemiş/Bir yanım bihaberdir”, öyle işte. Diyor ki Ercüment Âsaf Yanıç: “Toprak benekli/hakidir urbasında/küçük, küçücük bir kızıl nokta/büyür de büyür al kızıl/kol düşer, boyun düşer/bir sıcak kan damlasında/bir yanda tüfengi, künyesi/matarası bir yanda/toprağa bir yavuklu düşer/kuzusu anasının/bir nişanlı düşer/bir kardeş düşer, bir asker/düşer bir dağ gibi/Gabar Dağı’nda”
Şairin “Temmuz Sözler” adlı kitabındandı (Cinius Yayınları) bu şiir. Temmuz Sözler, yani sıcak, yani yandırıcı. Şair “Yalınayak bir Temmuz’da” yananı görmüş, o da yakmış yüreğini o ateşte. Bir sevda destanı işte o ateşten, yer zamanı bulmuş, zaman çigana uymuş, şair fena tutkun ve coşkun: “Ay baştan çıkmış ay firardadır/akıl başta durmaz, kaçmaktadır artık/çalar da fikrimi şarap/firar şeytanda tutsak/döner de yalı camlarından/söker bir kızıl şafak/istenir son bir yolluk/beklenir sonsuz çigan/ağarır tanyeri sakin, yavaş/vakit tamam Âşiyan’da/kalmaz zaman.”
Ve gül renkli bir hüzün destesi Şair’den, bir bakın ki ne kokmakta: “Sarıgül ayrılık/siyah gül matem/kırmızısı buluşma değil/bembeyazdı bakire olanı/kopardılar dalından/çıtı bile çıkmadı/gülbeyaz aşktı...”

Yazarın Diğer Yazıları