Anadolu'yu vatanlaştıran iki "çılgın Türk"
Konjonktürel değil; tamamen duygusal. Her yıl bugün, bu marşla güne başlarım, "şahsıma" en doğalından "gaz" niyetine;
"Aylardan Ağustos, günlerden Cuma…"
Böylesi kutlu bir günde doğmuş olmanın tadını çıkarırım doya doya;
"Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!
En güzel marşını vurmadan mehter
Ya Allah...Bismillah... Allahuekber…"
***
Aslında, buradan paylaşmak adetim değildi. Bugün yapılacak törenlerde, illaki avaz avaz söylenecek olan bu marşın, birkaç gün önce vefat eden bestecisi -ama muhalif(!)- Bahri Yüzüer'i anarlar mı, anmazlar mı bilemediğimden, hem onu anmak, rahmet dilemek vesilesi olsun istedim…
Hem de…
Muhalefetin kutladıkları iktidar kutlamıyor, iktidarın coşkuyla sahiplendiklerine muhalefet mesafe koyuyor; böyle bir garabet hal içindeyiz ya…
"Çıkın oradan" demek istedim; çıkalım.
***
Pandemiyle mücadelede kutlama ayrımcılığına giden Alp Arslan değildi…
Atatürk'le yarışan, "zafer" yarıştıran Alp Arslan değildi…
***
"Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya da şehit olarak Cennet'e giderim" diyen Alp Arslan'ı bir yana ve "Ya istiklal, ya ölüm" diyen Mustafa Kemal'i öteki yana…
"27 bin askeriyle ilerlerken, askerlerinden gelen '300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor' haberi üzerine, 'Biz de onlara yaklaşıyoruz'" diyen Alp Arslan'ı bir yana, "Geldikleri gibi giderler" diyen Mustafa Kemal'i öteki yana…
"Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır" diyen Alp Arslan'ı bir yana, "Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır" diyen Mustafa Kemal'i öteki yana…
KOYMAK ZORUNDA DEĞİLİZ!
"Türk"ün "öteki"si olmaz zira…
"Çılgın Türk"ün hiç olmaz!
***
Atatürk'e, "İlelebet payidar kalacak" Cumhuriyet'i kuracağı "son vatan parçası"nın kapısını aralayan, Büyük Malazgirt Zaferi, kutlu olsun!
Stratejistsin haberin yok…
Dün sabah haberleri… Koca koca ünvanları olan insanlar "Doğu Akdeniz'de ne olup bitiyor"u konuşuyorlar. Sorsan hepsi "uzman"; toplumu aydınlatacaklar!
Bir tanesi aynen şu cümleyi kurdu:
"Ben ilk başlarda anlamıyordum; Libya, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika'nın kapısıymış!"
Hadi ya!
Bak sen şu işe!
Öyle miymiş ya sahiden!
Libya'nın jeopolitiğini yeni idrak eden bu bey, muhtemelen kendi kurduğu, yani aslında "sahibi" olduğu kuruluşun kartvizitine göre "Strateji Başkanı".
Ama, dünya atlasına bakmaktan aciz!
"Anlamıyordum"a mı takılayım…
Buram buram kulaktan dolmalık kokan "Mış"lı ifadelerine mi…
Bilemedim.
Kıssadan hisse:
Her kurduğu cukkalama paravanının sonuna "strateji" ekleyeni stratejist sanmayacaksın azizim!
Hatırlanma hakkı!
Az buz değil hayli gerilerden, "akil insan"lıktan, "terörle müzakerecilik"ten, "bitsin bu hasret hocaefendicilik"ten, "genç sivil(ce)"likten, "açılım"cılıktan, "Hepimiz Ermeniyiz"cilikten, "özürcülük"ten, "katil devletçilik"ten, "Amerikan menfaatlerinin kalem memurluğu"ndan gelip de şimdi hepimizden hızlı milliyetçi kesilen arsız bir güruh var biliyorsunuz.
Aslen bugün sahip oldukları ne varsa borçlu oldukları "dünleri"yle başları azıcık belada.
Vatan-millet-devlet-bayrak düşmanlığı mı dersiniz, terörist sevicilik mi, bölücülük mü, halkı kin ve isyana teşvik mi, tehdit mi, hakaret mi, ihanet mi; ne ararsanız var sicillerinde; dolayısıyla "unutulma hakkı"nı cansiperane savundular. Muhtemeldir ki, pek yakında, "Aradığınız kriterlere uygun sonuç bulunamadı" notu çıkacak haklarında yaptığımız Google aramalarında karşımıza…
***
İyiden iyiye yüzsüzlüğü de ele alarak, buraya kadar her şeyi kitabına uydurdular uydurmasına da, merak ediyorum, bundan sonrası için eşeklerini ne kadar sağlam kazığa bağladılar acaba?
***
Memleketin derdi az geldi bir de döneklerin derdiyle dertleneyim dedim..
***
Allah göstermesin ama olur ya, bir gün yeniden yeni bir "eksen kayması" yaşanır, "yerli ve millilik" moda olmaktan çıkar ve dahi "suç" sayılmaya başlanır, manda ve himayecilik ise el üstünde tutulursa ne yapacaklar?
O günün de "makbul"leri olabilmek adına, bu sefer de "hatırlanma hakkı" talep edeler mi acaba?
Bu kişiliksizlik seviyesinden beklenir.