''Anadolu İhtilali''
AK Parti iktidarının 20. yılını, "Anadolu İhtilali''nin 20. yaşı" olarak kutlayanlar var.
*
Anadolu İhtilali, Sabahattin Selek''in aynı adlı eserinde "Mondros Mütarekesi''nden Lozan''a kadar" geçen süreyle çerçevelenmiş, Falih Rıfkı''nın kaleminde ise karşılığını "Anadolu harbinin hürriyet ihtilali" olarak bulmuş, deyim yerindeyse "telifli", "müellifli" bir kavram.
Her bir hecesinin bir/tek kaynağı var:
Millî mücadele.
*
Dönemin, "Bir mezbeleden, bir viraneden başka bir şey olmayan Ankara"sının, Mustafa Kemal''in tarifiyle, "Kıymetsiz hayatlarını iki buçuk gün fazla, sefilce sürükleyebilmek için, her türlü düşkünlüğe katlanmakta bir sakınca görmeyenler"in oyununu bozması…
Milletin, "üryan" (çıplak) haline aldırmaksızın, katline ferman verilmiş, rütbeleri sökülmüş, üniforması alınmış bir Türk evladına cesaretle ve görülmemiş fedakârlıkla sahip çıkması; ona evini açması, sofrasını açması, onunla, kenarda köşede neyi var neyi yoksa paylaşması; işgale karşı direnecek güçle donanabilsin diye.
*
Cumhuriyet''in özgeçmişi; "Anadolu İhtilali".
Kimliği.
*
Sadece askerî bir deha sonucu olarak kazanılmış savaşlar dizisi değil.
Sadece top tüfek…
Sadece "Elif''in kağnısı"…
Sadece "çeteciler"; delilerle velilerinin başkaldırı ittifakı değil…
"Kefen bezini bile Japonya''dan alan, sıfır üretime sahip, yüzyıllarca hamallıktan fazlasını yapmasına imkan tanınmamış, ehliyetsiz bırakılmış" bir milletin, "köydeki ağasıyla, çobanın arasındaki yegane farkın, donunda ve pantolonundaki yama sayısından ibaret olan" bir ülkenin kalkınma destanı.
*
Müstemleke kafasıyla boyun eğilmiş "Reji idaresi"nden kurtulup da, sonradan 7 sigara fabrikası, 19 alkollü içki üretim fabrika ve imalathanesi, 82 başmüdürlük, 11 tuz işletmesi ve 1 jüt ipliği fabrikasına sahip olarak, devasa bir "yerli-millî üretim hamlesi"nin başat aktörlerinden olacak TEKEL''i kurmak Anadolu İhtilali; onu "Türkiye''nin 13 günlük borç faizi karşılığında" satmak değil asla.
"Türk''ün kendi yurdunda, kendi diline ve yasasına uymayan kuruluşlarla ilişkide bulunamayacağı" ilkesini ortaya koymak ve sözde bırakmayıp uygulamak; imtiyazlı yabancı şirketleri bir bir millîleştirmek mesela…
*
Şeker fabrikaları açmak; müstevlilerin ali menfaatleri uğruna kapatmak değil.
Sadece kalkınma değil aynı zamanda bir millî güvenlik politikası olarak da şekeri, unu, pamuğu, deriyi, kömürü, akaryakıtı yurt içinde üretebilmek; samanı bile ithal eder hale gelmek değil. Kimsenin tahıl koridorunu beklemek, petrol hattını gözlemek değil.
Montrö Anadolu İhtilali; Kabotaj Kanunu; limanlarımız ve kara sularımızda egemenliğe giden yol.
Dönemin Maliye Bakanı''nın, TBMM''deki bir soru önergesini cevaplarken verdiği bilgiye göre; 2017 itibarıyla, geride kalan 15 yılda "10 limanı, 81 santrali, 40 işletmeyi, 3 bin 483 taşınmazı, 3 gemiyi ve 36 maden sahasını" satmak değil.
*
Son yirmi yılı "Anadolu İhtilali" olarak tanımlamak, iktidar çevresinde çok sık rastlanan huylardan biri olduğundan, hiç de şaşırtmayan ama kabulü mümkünsüz bir "intihal".
Dipnotu yok…
Kaynakçası çakma…
Hepsi bir yana, eğreti duruyor o "ihtilali" gerçekte bir yıkım süreci kabul eden ve kendilerini o "ihtilalle" tarihe gömülen saltanatın devamı görenlerin ağızlarında.
Bir "maske" olarak bile durmuyor suratlarında; açık ediyor, arkasında gizlenmek istenen ne varsa…
SORU-YORUM
İktidara yakın gazetelerden birinde, AK Parti''nin "muhalefete karşı neler yapması gerektiği"ne dair tavsiyeler sıralayan bir yazı yayınlandı dün.
Ne dersiniz; iktidarın kayıtsız şartsız orantısız şekilde aklı övülen bir pozisyondan, alenen akıl verilen bir pozisyona çekilmesi bile demokrasi adına sevindirici bir gelişmecik değil mi?