Amerikan Büyükelçisi ile konuşamadıklarım...

Sormayın yahu!..  “Bütün Ankara temsilcileri yazdı, gazeteleri de allayıp pullayıp manşetlerden verdi. Konuştuklarını dün sen niye yazmadın” diye.
Çağrılmadım.. Davetli değildim..
Sakın ha!.. Bundan dolayı çok üzüldüğümü ve herhangi bir kompleks içinde olduğumu zannetmeyin. Tam tersine; ABD Büyükelçiliğinin “acil durumda çağrılacak gazeteciler” listesinde olmadığım için büyük gurur duyuyorum. Bu benim için büyük onurdur.
Meslektaşlarımın yazdıklarına, Büyükelçi Francis Ricciardone’nin söylediklerine baktım..
Büyükelçi ile yapılan baş başa fotoğraf çektirme yarışından arda kalan zamanda yöneltilen sorulara baktım..
“Muhteşem” ile yapılan röportajlardan pek farkı olmadığını gördüm. Anlaşılan, “bilgilendirme toplantısı” çok nazikane bir havada geçmiş. Belki de bombalı eylemin etkisinden olsa gerek, meslektaşlarım Amerikan Büyükelçisini incitmemekte aşırı hassasiyet göstermişler. Zaten Büyükelçi de çok duygusal(!) paslar atmış. Al gülüm ver gülüm yapmışlar. Kral muhabbet olmuş!..
Söyleşinin içeriğine de baktığımızda “muhteşem” ile Amerikan Büyükelçisi pişti olmuş. Francis Ricciardone, “Askeri liderleriniz terörist gibi hapse kondular. Profesörler, eski YÖK Başkanı demir parmaklıklar arkasında. Tam anlaşılmayan 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalarla hapse konuldular. Şiddet içermeyen, gösteri yapan öğrenciler, demir parmaklıkların arkasında” diye konuşmuş..
Amerikalı, herhalde yurtdışına çıkmadan önce “Muhteşem”e, “Merak etme Recep, sen buralarda yokken ben gündeme hakim olurum. Çağırırım bizim çocukları attırırım manşetleri. Gündem de aynen konuştuğumuz gibi. Okey!..” demiştir.
Rezidansda olmayan ben fukaranın Amerikan Büyükelçisi ile konuşamadıklarına gelince;
Soru 1- Türkiye’deki haksız tutuklama ve yargılamaların ardından onca zaman geçti. Madem bu kadar hassastınız niye bugüne kadar demokrasi savunuculuğu yapmadınız?
Soru 2- Bu söylemlerinizdeki zamanlamanın Tayyip Erdoğan’ınki ile aynı olması tamamen tesadüf mü?.. Terörist Abdullah Öcalan ve PKK’lılara karşılık, askerinde salıverilme takası planlarına nasıl bakıyorsunuz?..
Soru 3- Büyükelçiliğe yapılan bombalı saldırı ile birlikte Türkiye’de bulunan FBI ajanlarından söz ettiniz. Bunlar ne zaman ve hangi amaçlarla Türkiye’ye geldi. Gelişlerinin yasal dayanakları nelerdir. Türkiye’deki FBI faaliyetleri ile ilgili olarak Türkiye’deki hangi makamlarla nasıl bir iş birliği yapıyorsunuz. Türkiye’de şu anda toplam kaç FBI mensubu var?.
Soru 4- Hazır söz FBI’dan açılmışken, Türkiye’de cirit atan CIA ajanları hakkında da bizi bilgilendirir misiniz? Bunlar nerelerde konuşlu? Sayıları ne? MİT’e veya herhangi bir devlet kurumumuza, giriş çıkış ve faaliyetleri hakkında düzenli bilgi veriyorlar mı?
Soru 5- DHKP-C terör örgütü konusunda Türk emniyet birimlerinden size yapıldığı ifade edilen “uyarılara” niye duyarsız kaldınız?
Soru 6- 12 Eylül öncesinde terör örgütlerine Amerika’nın her türlü para ve silah yardımı yaptığı gerçeği ortada iken DHKP-C hakkında tepkileriniz size inandırıcı geliyor mu?
Soru 7- Türk emniyet birimlerinin çözmek için seferber olduğu cinayette hayatını kaybeden Sarai Sierra’nın neden Türkiye’ye geldiğini ve kimliği hakkında geniş açıklamalar yapabilir misiniz?
Soru 8- Mavi Marmara baskınında da bir Amerikan vatandaşı hayatını kaybetmişti ama o zaman ortalığı ayağa kaldırıp FBI ajanlarını seferber etmemiştiniz. Neden?..
Soru 9- Tutuklu olmalarını eleştirdiğiniz komutanlar ve aydınlar hakkındaki birçok “belge” nin CIA ajanları ile birlikte Türkiye’de bazı özel üslerde üretildiği söyleniyor. Bugüne kadar bunlara niye cevap vermediniz? Şimdi bir cevabınız olacak mı?
Soru 10- Hapse atılan Türk askerlerinden hangilerine üzüldünüz, hangilerine sevindiniz?
Soru 11- Türk askerleri için bu kadar üzülürken “çuval geçirme” hadisesi için neden bugüne kadar bir özür bile dilemediniz?
 Soru 12- Türkiye’ye Patriot yerleştirmenizdeki gerçek amacınız ne?.. Bu füzelerle gerçekten nereyi korumayı amaçlıyorsunuz?
Soru 13- Türkiye’de hangi bakanlık ve kurumlarda “ABD’li bürokratların” büroları var?
Soru 14- Başkentin göbeğinde olan Büyükelçiliğinizin yanı başındaki en işlek caddeyi(Paris) kimlerle işbirliği yaparak kapatabilme gücünü elde ettiniz?
Soru 15- Tayyip Erdoğan’ın huzura çıkması için Başkan Obama’dan istediği randevuyu neden tarih belirsizliğine gömdünüz?.. Erdoğan’a randevu karşılığında dayattığınız şartlar mı var? Bunların yerine getirilmesini mi bekliyorsunuz?
Soru 16- Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’dan sonra Türkiye’de en çok sevdiğiniz, çalışmalarını takdirle karşıladığınız siyasetçileri sırasıyla söyleyebilir misiniz?
Soru 16- MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı başarılı buluyor musunuz?
Soru 17- En sevdiğiniz Türk yemeği nedir?
“Bu soruların çoğunu Recep Tayyip Erdoğan’a sormalısın aslında” diye bana sitem etmeyin!..
Ben de o yürek yok. Varsa, siz sorun!..

Yazarın Diğer Yazıları