Amerika yine bildiğini okur
Amerika Birleşik Devletleri ile siyasi ilişkilerimiz Osmanlı döneminden bu yana sürmektedir. Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Ankara ziyaretinden ne sonuç çıktı derseniz, "hiç" diye yanıt veririm.
Hiç şaşırmayın çünkü Amerika'da ister Başkan ister yardımcısı ister bakanlar değişsin fark etmez çünkü Amerika Devleti bildiğini okur.
Osmanlı Dönemi:
1795 yılında Osmanlı Devleti'nin Kuzey Afrika Eyaletleri (Fas Sultanlığı, Cezayir, Tunus ve Trablusgarp) Amerika'yı Trablusgarp ve Cezayir'de yenmiş, 1796 yılında Osmanlı Devleti Eyaletleri-Amerika ile Trablus Antlaşması yapılmıştır.
Cumhuriyet öncesi dönem:
Kurtuluş Savaşı sırasında, işgalci devletlerin yanında yer alan Amerika, işgale donanmasıyla destek vermiştir. Samsun gibi deniz kıyısındaki kentler, bu donanmaya ait gemilerce bombalanmıştır. Lozan Antlaşması sırasında Amerika'nın politik desteğini arayan TBMM ve hükümet, 1923 yılı başında Türkiye'de yatırım yapacak Amerikan şirketlerine teşvikler içeren Chester Teşvikleri yasasını kabul etti.
Cumhuriyetin ilk yılları:
Lozan Barış Konferansı sırasında 6 Ağustos 1923 tarihinde imzalanan ikili antlaşma iki devletin ilk diplomatik ilişkisi olmuştur.
Amerika Senatosu 1947 yılında Sovyetler Birliği'ne karşı Batı Bloku'na yardım etmek üzere Truman Doktrini'nin bir parçası olarak Türkiye için bir ekonomik ve askerî yardım paketini onayladı.
Sovyetler Birliği lideri Stalin'in Türkiye'den toprak talepleri karşısında Türkiye de Kore Savaşı'nda (1950-1953) Birleşmiş Milletler'in yanında yer aldı, 1952 yılında NATO'ya katıldı ve 1955 yılında CENTO'nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. 1954 yılında Amerika'ya İncirlik Hava Üssü'nü kurma izni verildi.
Kıbrıs Harekâtı ve silah ambargosu:
Türkiye'nin haşhaş ekimini durdurmadığı için Amerika'nın ambargo koyduğu Kıbrıs Harekâtı'ndan sonra dönemin Amerika hükûmeti ambargoya Kıbrıs Harekâtı'nı da eklemiştir.
Türkiye Savunma Sanayii'nin kurulmasına karar verildi. Aselsan ve Roketsan gibi önemli Türk Savunma Sanayii firması kuruldu.
1980 ve 1990'lı yıllar:
Başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal I. Körfez Savaşı sırasında Amerika Başkanı George H.W. Bush'la çok yakın bir dayanışma politikası izledi.
Tezkere krizi:
Amerika'nın 2003 yılında Irak'ı işgal etmek istemesi Türk kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. Amerika'nın bu işgal sırasında Türk topraklarını kullanmasına izin vermek için TBMM'ye sunulan 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi Türkiye-Amerika ilişkilerinin soğumasına neden oldu.
Türk askerinin başına çuval geçirilmesi:
4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde bulunan bir binbaşı komutasında 11 Türk askeri Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce bir baskın sonucu başlarına çuval geçirilmek suretiyle götürülüp, alıkonularak sorguya çekildi.
Filistin sorunu:
İsrail-Filistin arasındaki sorunda Türkiye, Filistin Devleti'ni desteklemiş ancak Amerika bu olaylarda İsrail'i savunmuştur.
Suriye sorunu:
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşının başlangıcında iki müttefik de birbirini destekler nitelikte idi ama Fırat Kalkanı Harekâtı'nda Amerika ve koalisyon güçleri Türkiye'ye yeterli desteği vermediler.
PYD ile YPG Krizi:
Amerika'nın PKK uzantısı PYD/YPG'yi terör örgütü olarak görmemesi ve Rakka operasyonunu bu terörist grup ile yapması Türkiye'nin tepkisine yol açtı. Sorun devam ediyor.
Fethullah Gülen'in iadesi:
2016'daki kahpe FETÖ darbe girişimi sonrası Türkiye, Amerika Başkanı Barack Obama'ya seslenerek Amerika'nın Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen'in terör örgütü lideri sıfatıyla Türkiye'ye iade edilmesi çağrısında bulundu. Yargı kararı gerekçe gösterilerek iade edilmedi.
Günümüze gelince:
İşte 2 müttefik ülke arasındaki tarihi ilişkilere kısa bir pencere açınca görülüyor ki Amerika Birleşik Devletleri'nin müttefikliği ülkesinin menfaatlerine dayalıdır.
Elbette Türkiye de kendi menfaatlerini düşünmelidir ama bilmelidir ki Amerika bildiğini okur.
Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmelerinden sonra da bu görüşüm haklılık kazandı.
- DEAŞ ile mücadele,
- PKK ile mücadele,
- PYD/YPG ile Amerika'nın iş birliği,
- Suriye politikasında Türkiye'yi yalnız bırakması,
- FETÖ'nün 1 numaralı darbe sanığı Fethullah Gülen'in iadesi
- Rıza Sarraf'ın tutuklanması
- Halkbank Genel Müdür Yardımcısı'nın tutuklanması.
İşte bu başlıklar altında Türkiye'nin talepleri Tillerson'a tek tek anlatıldı ve hatta dosyalar halinde de verildi.
Obama döneminde çözülemeyen bu sorunların Başkan Trump döneminde çözüm bulacağına inanmıyorum.
Tillerson'un, "Tartışmalar devam edecek, ne seçenekler var bakacağız. Zor kararlar ve zor seçimler" demesi Türkiye'ye, "hayal kurma" mesajıdır.