Amerika muhiplerini öğrenebilecek miyiz?
WikiLeaks adlı “demokratik aktivist” siteden belge servisi sürüyor. Site yetkilileri, iyice anlaşılsın ve üzerinde tartışılsın diye, belgeleri yavaş yavaş yayımlayacaklarını söylüyorlar. Ancak bu gerekçe çok doğru görünmüyor. Belgelerden sarsıcı ve sansasyonel nitelikte olanları hemen yayınlamayı site yetkilileri riskli görmüş olabilirler. Muhtemelen asıl etkili belgeler orta vadede yayınlanacaktır. Ancak belgelerin yayınlanan kısmının bile sarsıcı etkileri hissedilmeye başlandı. Başta Türkiye olmak üzere, dünyanın her tarafındaki Amerikalı diplomat ve onlarla temasta olanlar için uykusuz gecelerin sayısı giderek artacaktır. ABD’lilere bilgi sızdıran, onlarla kirli ilişkiler içinde olan ve perde arkasında saklananların hain suratları, şimdiden merak konusudur. CIA’nın yerli uzantıları da hayli tedirgin olmalıdır.
Beş X’le şifrelenen ajanlar kim?
WikiLeaks belgelerinde ABD’nin Ankara ve İstanbul elçiliği tarafından Amerika Dışişleri’ne gönderilen mesaj sayısı 7 bin 918. Bunların içinden internete konulan belgelerin sayısı ise şimdilik sadece 30. Toplamda yayınlanan belge sayısı ise 243.
Türkiye ile ilgili olarak 7918 belgeden otuzunun yayınlanması bile daha şimdiden çok sayıda soru işareti doğurmaya yetmiştir. Bu belgelerde ABD’nin hem hükümetteki bakanlar arasında, hem de AKP içerisinde birçok kaynağı olduğu ve “XXXXX” olarak isimleri gizlenen bu kişilerle sık sık görüş alışverişinde bulunulduğu görülüyor. Bu beş X’li adamların deşifre edilmesi Türkiye’ye yapılacak en büyük iyilik olacaktır. Beş X’le şifrelenen köstebekler süratle deşifre edilmelidir.
Hayati öneme haiz “Noforn” belgeleri!
Yayınlanacağı açıklanan belgelerin sayısı 250 binden fazla. Bu belgelerin içindeki 4 bin 330 belge ‘Noforn’ kısıtlamasına tâbi tutulmuş. Bu belgelerin ‘ABD vatandaşı olmayanlar’ın hiçbir biçimde eline geçmemesi gerekiyor. İşte ne varsa bu belgelerde var.
Türkiye, ABD’nin “bizim çocuklar darbe yaptı” dediği bir ülkedir. Türkiye’deki darbelerin siyasi, ekonomik, askeri ve sivil kanadı olduğu da muhakkaktır. 12 Eylül öncesinden 2001 ekonomik krizine, oradan günümüze kadar uzanan bir çok olayın arkasında kimlerin olduğu bir nebze de olsa ortaya çıkabilecektir.
Baksanıza 1 Aralık tarihli Radikal gazetesi, “Türk Elçi’den ABD’ye Nükleer Sızıntı” başlığını kullanmış. Habere göre, Türkiye’nin Türkmenistan Büyükelçiliğini yapmış olan emekli bir zat, üstüne vazife imiş gibi ABD’li diplomata “Türkmenistan ile Rusya’nın, işlenmiş uranyum üretip İran’a gönderme konusunda uzlaşmış” olduğunu söylemiş.
Kişisel olarak benim en çok merak ettiğim de televizyon ekranlarında ABD’nin Orta Doğu politikaları eleştirilince “ABD’ye düşmanlık etmenin Türkiye’ye bir yararı yoktur!” ya da “ABD, bölgeye gelmeden önce de terör vardı!” türünden açıklama yapanların ABD büyükelçiliği ile olan ilişkileridir. Bir başka merakı mucip husus da, Heron görüntülerini, TSK’nın gizli belgelerini çarşaf çarşaf yayınlayanların CIA ile olan ilişkileridir. İçimizdeki CIA, MOSSAD uzantılarını ve diğer işbirlikçileri tanımak, olayların arka planını kavramanın temel şartı haline gelmiştir.