Amerika, Gül ve Cumhurbaşkanlığı!
ABD’den Milliyet Gazetesi için haber/yorum aktaran hanım bir muhabir var. Aslında onun yazdıklarına bakınca muhabirliğinden ziyade AKP’ye ABD’den destek kotarmak gibi özel bir görevinin olduğu inancına kapılırsınız. Önemi, yazdıklarının başta AKP olmak üzere Türkiye’deki AB’ci ve ABD’ci çevrelerin gündemini tayin etmiş olmasından gelmektedir. Temel özelliği ise anti milliyetçi olmasıdır. Türkiye’de milliyetçiliğin yükseldiğine yönelik bir haber mi çıktı o hemen ABD Dışişleri yetkililerinden, “Milliyetçilik gurursuzluktur” biçimindeki sözlerini esas alarak bir haber geçer. Ya da Salman Rushdie’nin “milliyetçilik ötekine bakmayı bilmeyenleri cezbediyor” ya da “benim aidiyetim kentleredir” sözlerini röportajlarına sızdırarak Milliyet Gazetesinde manşet yapar. Ama onu asıl, Türkiye’nin tartışılan gündemini ABD’den tayin etmesi ilginç kılmaktadır. Türkiye’de Kandil’e operasyon yapılmasına ilişkin bir haber mi çıktı? Bu hanım, hemen bir ABD’li yetkilinin bu operasyonun “Türkiye için hiç de iyi olmayacağını” söylediği yolundaki bir haberini geçer. Türkiye’de TSK bir bildiri mi yayınladı, O, derhal ABD’li yetkililerinden birisini bulur, buluşturur TSK’nın tutumuna karşı, hükümete destek olacak türden bir demeç alır. Hudson toplantılarını yakından izler. Bu muhabire bütün kapılar sonuna kadar açıktır.
Amerika’ya yönelik boynu bükük, edilgen, “müzik notası” türünden bile olsa bir tavır ortaya koyamadığından Abdullah Gül için “ABDullah Gül” diye başlıklar atılmıştı. Türkiye’de her şeye rağmen halk, ABD’ci, AB’ci ve İsrail yandaşı politikaları ve onların uygulayıcılarını cumhurbaşkanı olarak görmek istemiyor! İşte bu noktada Abdullah Gül’ün biyografisinin aklanması, iktidarın yıkanma ve yağlanmasından sorumlu malum medyaya düşüyor. Türkiye’de -Irak, PKK ve Barzani politikaları yüzünden- ABD karşıtlığı tavana vurmuştur. ABD karşıtlığının tavana vurduğu yerde de ABD’nin politikalarına kendi politikası, projelerini de kendi projesi olarak benimseyen Gül gibilere desteğin söz konusu olmaması gerekir. Hâlbuki Türkiye’de öyle olmuyor. Çünkü malum medya sayesinde gerçekler ters yüz edilebilmekte, görüntüler gerçeği kapatmaktadır. Nasıl mı? Sözgelimi; Bugün Gazetesi’nin “Neo-Baykal” başlığı atarak, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının Deniz Baykal ile Amerika’daki ’neo muhafazakârlar’ın engelleme girişiminde birleştiğini yazarak. Ya da Taha Kıvanç, Yeni Şafakta “Gazeteler ve itirazcı kalemler, engelin boşörtülü eş olduğunu söylüyorlar, ama aldanma, Gül’ün önü Washington’daki Neo-Çılgınlar tarafından kesilmek isteniyor” diye yazarak. Halbuki sözü edilen ABD’deki hanım muhabir, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nın ABD tarafından ne denli arzulanır olduğunu kanıtlarıyla ortaya koymuştur.
O, Milliyet’teki köşesinde; Abdullah Gül’e karşı olanların “Yeni Muhafazakârlar”ın içindeki “Türkiye’de darbe şakşakçılığı yapan şahinler” olduğunu, ancak ABD yönetiminin Gül’e muhalif olmadığını yazıyor. Yönetimin ‘1 Mart tezkeresini Gül’e fatura etme’ noktasından uzaklaştığı, iddiasında bulunmuş. ABD’lilerin, ordu sürece müdahale ederse, bunu ’eleştireceklerini’ söylediklerini de yazmıştır. O, bütün bunları yazarak bir yandan Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması ’ABD yönetimi tarafından destekleniyor, kimse yanlış hesap yapmasın’ demeye getiriyor. Diğer yandan da orduya göz dağı vererek “Siz de sakın farklı bir şey düşünmeyin, çünkü buna ABD sessiz kalmayacak” demeye getiriyor.
Şimdi şu soruları soralım: Kıbrıs milli davasında “evet” demeye dünden hazır dış politika sapmasının mucidi Abdullah Gül değil midir? Telafer ve Kerkük’te Türkmenler imha edilerek geriletilirken, olanı biteni yalnızca seyreden dış politikanın başında Abdullah Gül yok muydu? Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığında Türkiye, bütün milli davalarında geriletilmemiş midir? Barzani ve Talabani, Abdullah Gül’ün gevşek tutumu olmasaydı her fırsatta Türkiye’yi tehdit etmeye cesaret edebilir miydi?
Milliyet’in ABD’deki muhabiri Amerika yönetiminin Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını desteklediğini yazıyor. Elbette destekleyeceklerdir. Siz, ABD olsaydınız, Türkiye’de Gül’den başkasını destekler miydiniz? Hazır Türk halkının önemli bir kısmı da Gül’ü desteklerken!