Altan Tan kim yahut ne?
BDP’de, Öcalan ve PKK’ya rağmen milletvekili seçilmiş biri var mı? Kim ki BDP milletvekili, o kişi durduğu yer itibariyle, “Ben PKK’nın, ben Öcalan’ın yanındayım” diyordur.
Zaten cümlesi sözlerine, “Sayın Öcalan” diye başlıyor, “Sayın Öcalan” diye nokta koyuyor.
Altan Tan da işte bu partinin, işte bu Öcalan’ın Diyarbakır milletvekili.
Fırsat buldukça Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne etmedik hakaret bırakmıyor. Ve bütün bunları İslâm dini adına, bir Müslüman olarak yaptığı izlenimini vermek için özel bir gayret sarf ediyor. Bunun böyle olduğunu, hakarete hareket noktalarından anlıyoruz. Zaten “İslâmcı kimliği” ile tezahür etmiş biriydi. Ne zaman Altan’ı dinlesem, ne zaman Altan’la ilgili bir haber okusam sanki kıyamet alametlerinden bir alametle karşılaşmış gibi oluyorum.
Niye mi?
Niye olacak çünkü “İslâmcı Altan Tan” herkese her türlü meydan okumayı yapıyor da, bir PKK’ya ses çıkartmıyor, çıkartamıyor. Oysa 18 yıl PKK’nın içerisinde dağ kadrosunda bulunmuş, uzun süre komutanlık da yapmış Kadri Cihan ve nice Kadri Cihan’lar “Kandil’de namaz kılanlarla alay edildiğine şahit olduğunu, örgütün din olarak Zerdüştlüğü seçtiğini” söylüyor, söylüyorlar. Kasete bile çekmişler, militanların namaz ve imamla nasıl dalga geçtiklerini görmeyen kalmamıştır herhalde. Ayrıca yine PKK, Batı ile iyi geçinmek için elamanlarının bir kısmının Hıristiyanlaştırılmasına da ses çıkartmıyor. Zaten bir kısım örgüt militanı da Ermeni. Öcalan’ı peygamber olarak görmek PKK’nın ruhu gibi bir şey. Öcalan da kendini Peygamber gibi görüyor. Siz Altan Tan’dan bir gün olsun Kürtlerin Zerdüştleştirilmesine, Öcalan’ın peygamberlik iddiasına bir itirazda bulunduğunu duydunuz yahut bir yere iki satır yazdığını gördünüz mü? O hâlâ, PKK’yı kurtuluş reçetesi olarak gören BDP’nin Diyarbakır milletvekili, onun için Öcalan hâlâ “Sayın!” , öyle değil mi?
Altan Tan’ın “Sayın” diye saygı duyduğu Öcalan’ın PKK’sını yöneten komutanlar kandırarak dağa çıkardıkları Kürt kızlarına neleri reva görüyor, Altan Tan bunları duymamış olamaz. Yine PKK komutanlarının kendileri gibi düşünmeyen örgüt mensuplarını mesela diri diri yaktıklarını da işitmemiş olamaz. İyi de, niye itiraz etmiyor? Arkadaş, ben nasıl bir pisliğin içine düşmüşüm diye bir gün olsun niye iki çift söz söyleme cesaretini kendinde göremiyor? Allah(c.c.) Kürt kızlarına tecavüzden, Allah Zerdüştlükten, Allah İslâm ile alay edilmesinden, Allah insanların canlı canlı yakılmasından razı mıdır? Değildir. Değil ise, Ahlâk ve İslâm dışı pek çok çirkinliğin yaşandığı bir örgütün siyasi uzantısında saf tutarak olup bitenlere görüntü ve “Sayın” desteği veren bir Müslüman’dan Allah(c.c.) razı mıdır?
Elbette değildir.
Öyleyse, Tan niye susuyor? İki ihtimal var: Konuşsa, bir daha milletvekili olamayacak. Bir de, PKK tarafından infaz edilecek. Bu ihtimallerden biri dünyalık için korku, diğeri can için korkudur. Oysa Altan Tan çok iyi bilir ki her ikisine de Allah kefildir. Bir Müslüman Allah’tan değil de başka şeylerden korktuğunda bu bir kıyamet alametidir. Altan Tan konuşurken kıyamet alametlerinden bir alamete şahit oluyor hissine kapılmamız işte bu yüzden. Suret-i Hakk’tan gözükerek Hakk’tan uzaklaşmanın örneklerini verip duruyor...
Sayet gerçekten Tan, İslâmi bir hassasiyetle hareket ediyorsa yürekli bir manifesto kaleme almalı ve yüksek sesle de, “Ey Kürt kardeşlerim, sizin dininiz Zerdüştlük değil İslâm, Peygamberiniz de Öcalan değil, Hz. Muhammet Mustafa salallahu aleyhi ve selem” demelidir.
Demez ise...
Demez ise, Öcalan ve Zerdüştlük propagandası yapanlarla birlikte haşr olma riskini göze almış demektir. Kürtlerin nezdinde de sözlerinin kıymeti herhalde bir Zerdüşt sözü kadar olmalıdır, olacaktır...
Devlet ne yapar, bilemiyoruz; biz kendisini Müslüman Kürtlere ve Allah’a havale ediyoruz.