Allah'a akıl öğretiyor, üstelik o bir imam!
Rasim Ozan Kütahyalı, 23.6.2010 tarihli Taraf’ta kaleme aldığı “Kürt Coğrafyasından notlar” başlıklı seyahat yazısında Kürt şair Feqiye Teyran’ın Bahçesaray’daki türbe ziyareti çıkışında, orman içindeki bir cami imamının kendisini durdurup, aşağıdaki sözleri söylediğini naklediyor:
“Lütfen Ahmet Altan’ımıza selamımı söyle, benim için sarıl onun boynuna. Ahmet Altan Allah’ın Kur’an’ına ve Allah’a inanmadığı halde cennete gidecek tek adamdır. Vallaha Ahmet Altan cennete gitmeyecekse, hâşâ Cenab-ı Allah beni de cennetine almasın...”
Bir Müslüman’ın hele bir imamın Allah’a ve Kur’an’a inanmayan birinin cennete girebileceğini söylemesi inanılır gibi değil. Daha da ileri gidip kurduğu cümlenin başına bir “hâşâ” getirerek de olsa, şu kişi cennete gitmeyecekse öyle bir cennete ben de girmem mealinde laflar etmesi, siyasetin ve ırkçılığın vardığı boyutları göstermesi bakımında çarpıcı bir örnek. Bu tavır Şeytan’ın Âdem Aleyhisselam için secde emri veren Allah’a isyanı ile birebir örtüşüyor ve Allah’a adeta şu kişiyi cennetine sokmazsan hata yapmış olursun deniyor yani sen Allah olarak cennete ve cehenneme kimin gireceğini benim kadar bilmiyorsun resti çekiliyor.
Ayrıca, “Öyle bir cennete ben de girmem” demek, kendisinin cennetlik olduğundan emin olmak anlamına gelir. Böyle bir inanış, Allah’ın mutlak iradesini gasptır. Bu tavırda buram buram Hristiyanlık da kokuyor; Hristiyanlık kokuyor çünkü bu dünyada insanları cennet ve cehenneme gönderme yetkisinin kendi uhdelerinde olduğunu sananlar yalnızca papazlardır, papalardır. Hiç birimiz bir başkasının (Ahmet Altan dâhil) ömrünün sonunda cehennemlik olacağına ve yine hiç birimiz, kendimiz dâhil herhangi bir kişinin mutlaka cennete gideceği konusunda kesin iddia sahibi olamayız. İsterseniz biz aradan çekilelim ve hükmü İslâm’ın tebliğcisi Allah Resulüne bırakalım. Hz. İbni Amr (r.a.) nakleder:
“Kul birçok zamanlar, birçok zamanlar, birçok zamanlar Müslüman yaşar. Fakat sonunda Allah’ın gazabına uğrayabilir. Yine ömrünü hep küfürle geçirir. Fakat sonunda Allah’ın rahmetine uğrayabilir.”
Mesele köşe yazısında aktarıldığı gibiyse, imam efendinin cemaatinin kendi durumlarını gözden geçirmeleri gerekiyor.
(Not: bu yazı bir soru üzerine yazılmıştır)
Türkiye’deki
Museviler de yapabilirdi
Bu köşede, “Tarihi bir öneri (06.06.2010) başlığı altında Türkiye’deki Yahudilerin önderliğinde Gazze’ye bir insani yardım gemisi gönderilmesinin Türkiye-İsrail gerilimini azaltabileceğini dile getirmiştik de...
Birileri...
“Sen fitne için çalışıyorsun, çünkü olmayacak bir şeyi istiyorsun” diye itirazlarda bulunmuş, “Yahudi düşmanı” bile demişlerdi.
Biz bu “Yahudi düşmanı” iftirasına alıştık. Kendisi de Yahudi olan ve İsrail’e o kadar faydası dokunmuş Kissinger bile İsraili önderlerinin davranışlarını tanımlarken “Onlara yüzde 95 onay verseniz dahi, bu sizin ‘tehlikeli bir antisemitist’ olduğunuza kanıttır” demişse.... Ve bunca arka çıkmasına rağmen Obama dahi İsrail halkının yüzde 78’i tarafından Yahudi düşmanı ilân edilmişse...
Bize bu tür iftiralarda bulunulması şaşırtıcı değil, zaten önemsemiyoruz da...
Ve biz fitne için değil, barış ve kardeşlik için buradayız. Türk Museviler Gazze’ye yardım filosu göndersin derken asla olmayacak bir şey de istemedik...
Nitekim sayıları 100 bini bulan Almanya’daki Yahudiler, Gazze’ye yardım filosu gönderme kararı almış bulunuyor.
Daha dün soykırıma uğradıkları Almanya’daki Yahudiler bile bunu yapabiliyorsa ve bunu yaparken, “Bu karar İsrail’e ihanet değil” diyebiliyorlarsa, bizimkiler niye yapmasın, bizim isteğimiz niye fitne ve imkânsızı istemek olsun?