Alışmayacağız!
İnsan hayatı Türkiye'de özellikle Ankara'da pamuk ipliğine bağlı. Patlamanın bulunduğu yerden hemen her gün geçeriz. Başkentin en işlek durağında havaya uçmaktan 5-10 dakika ile kurtulduk... Tıpkı "Merasim Sokak patlaması" gibi insanların panik halinde; çığlıklar atarak şuursuzca sağa-sola kaçıştığına bir kez daha tanık olunca içimden "alışamayacaklar" diyerek habercilik refleksi ile olay yerine doğru hızlı adımlarla ulaşmaya çalıştım. Her kesimden daha soğukkanlı olması gereken polisler ve hızla olay yerine ulaşan sağlık görevlileri de paniğe kapılmıştı. Öyle ki arkasından gelebilecek itfaiye, polis ve cankurtaran araçlarına yer açma zorunluluğunu telaş içinde akıl edemiyordu. O da ne! Bazı insanlar sinema filmi setinde gibi pahalı cep telefonları ile yanmakta olan otobüsün, uzuvları kopmuş cesetlerin ve acı içinde kıvranan yaralıların fotoğraflarını çekiyordu. Kanım dondu... Bazıları sanki televizyonda 'sorvayvır' programı seyrediyordu (ki o patlama gecesi en fazla izlenme rekoru kırmış) Çoğunluğu yeni mezun genç polisler halkı olay yerinden uzaklaştırırken, daha tecrübeliler fotoğraf çekenlere öfke ile müdahale edip o pahalı cihazları kırmak zorunda kaldı. Güvenliği sağlamak ve paniği önlemekten sorumlu polis bir ara halkı uzaklaştırmak için "Dağılın! Yeni bir bomba olabilir!" uyarısını yapınca özellikle bayanlar çığlık çığlığa bağırarak panik halinde kaçmaya başladı. Daha kötüsü sivil giyimli, rütbeli olduğu anlaşılan bir polis de küfürler edip, "Biz ceset parçası topluyoruz siz seyrediyorsunuz! Defolun" deyince vatandaşın tepkisiyle karşı karşıya kaldı.
***
Ankara'da bomba girişiminde bulunulacağına dair istihbarat bir haftadır vardı. Hedefin Bahçelievler civarında olduğu basına yansımıştı. ABD Büyükelçiliği personeli ve vatandaşlarına "Kızılay ve civarından uzak durun" haberini ulaştırmıştı. Emekli asker arkadaşlarıma da Kızılay'dan uzak durmaları yönünde mesajlar gelmişti. Kısacası Amerikalının, polisin, askerin, MİT'in haberi vardı ama bir tek halkın yoktu!...
Hükümet yalakaları bu durum için ekranlardan "devlet böyle bir durumda halka Kızılay'dan uzak durun" diyemez diyor... Ne de olsa tuzları kuru... Can kayıplarının çoğunluğu 16-20 yaşlarında. O gün ben de bu gençlerle üniversite sınavına girmiştim. Hasbelkader devlet yönetiminde bulunanların hepsi o gün o gençlerin sınav stresinden kurtulmak için Kızılay'a gideceğini biliyordu! Ne de olsa can verenler kendi kınalı kuzuları olmadığı için uyarıda bulunma ihtiyacı hissetmemişlerdi... Bir de utanmadan, arlanmadan ekranlara çıkıp yüzsüzce, "Terörle yaşamaya alışacağız!" diyorlar... Vücutları param parça olan gencecik bedenlerin ailelerine "Cenazeler Karşıyaka'dan kalkacak!" emrine gelince... Lafa gelince "terör şehidi" olan bu insanlar madem şehit o zaman niçin her zaman olduğu gibi Kocatepe Camii'nde cenaze namazına izin verilmiyor? Nereden bakarsanız tutarsız bir karar!.. Mahkemeleri şehirden 100 km. uzağa taşıdıkları gibi şehit cenazelerini de uzaklara Karşıyaka Mezarlığı Camii'ne kaçırarak vatandaştan uzaklaştırmak hangi mantıkla açıklanabilir!
***
Terör ile yaşamaya alışacakmışız!.. Sanki bomba ile havaya uçanlar trafik kazasında hayatını kaybediyor. Her gün gelen 7-8 şehit haberini sıradanlaştırıp, kanıksanmasını sağlayan iktidar yalakaları, hiç mi vicdan azabı ve acı duymuyor? Yazıklar olsun!
Alışmayacağız terörün kanlı yüzüne! "Ya Kaos ya Başkanlık" diyerek alıştırmaya kalkışanlara da tüküreceğiz!