“Ali”siz sınav hakkı

Cılkı çıkan üniversite sınavı hakkındaki savcılık kararı da çıktı!
Peki haftalardır diken üstünde oturan iki milyona yakın genci ve ailelerini yorgun ve bıkkın hale düşüren süreç, adil ve kesin bir sona ulaştı mı?
Bu soruya evet diyemeyiz.
Çünkü Ankara Başsavcılığı soruşturmaya konu suçlar (kopya çekmek, bu amaçla çete kurmak, suç örgütüne üye olmak) nedeniyle takibi gerektiren bir suç bulunmadığına karar vermiştir ama bu sonucu hazırlayan bilirkişi incelemesi pek güven verici bulunmamıştır.
Takipsizlik kararında şu tesbitler dikkat çekiyor:
1. Cevap anahtarlarının hiçbiri master kitapçıkla aynı değil;
2. Şifre 18 soruda var ama kullanıldığına dair bulgu yok.
Eğitim uzmanları, bilirkişilerin bu incelemeyi üç günde tamamladıkları iddiasını inandırıcı bulmuyorlar.
İptal davası açan avukat da “20 bilirkişi olsa 59 gün çalışmaları gerekirdi; üç günde nasıl tamamladılar?” diye sordu.
Durdurma ve iptal davasına Ankara 7. İdare Mahkemesi bakıyor. Bilirkişi raporuna yönelik eleştirilerin mahkeme üstünde ne etki yapacağını kimse tahmin edemez.
O bakımdan üniversite adaylarının ikinci sınava hazırlanmak için huzurlu günlere kavuşup kavuşmayacaklarını tahmin etmek kolay değildir.
Tabii bu rezaletin hesabını müsebbibine ödetmek mecburiyeti kamu vicdanının talebi olarak baskısını her gün arttırıyor.
Kopya amaçlı çete konusunda takipsizlik kararını veren Savcılık, ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında görevi ihmal suçlamasıyla soruşturma açılmasını istemiştir.
Bunun için YÖK’ün izin vermesi lâzım. Yani ÖSYM Başkanı şu anda dokunulmazlık zırhı ile korunan bir bürokrattır.
Metropol araştırma şirketinin yaptığı kamuoyu yoklaması, halkın yüzde 72’sinin ÖSYM’ye güveninin kalmadığını, yüzde 76’sının sınavı şaibeli gördüğünü, yüzde 68’inin de ÖSYM Başkanı’nın istifa etmesi gerektiğine inandığını ortaya koymuştur.
Biraz saygı kalmışsa bu anketin yansıttığı talep yerine getirilir ve gençlere, başında Ali Demir’in olmadığı bir ÖSYM idaresi altında ikinci sınava girme şansı verilir.
Aksi halde Ali Demir’i koruyanlar suç ortağı statüsüne girerler!
Güngör Mengi / Vatan

+++

İstifa et İbrahim, istifa et

Bu sene Eurovision Şarkı Yarışması’nda daha elemelerde yolun dışına atıldık. Suç; TRT’yi yöneten İbrahim Şahin’in...
Uluslararası bir yarışmaya hazırlanıyorsun.
Tüyü bitmemiş yetimin kursağından kesilen paralarla... Sonra gidip daha elemelerde şutlanıyorsun.
Bunun böyle olacağını ben gördüm.
Amma TRT’yi yöneten İbrahim Şahin anlamadı.
Bakın 27 Şubat’ta şöyle yazmışım:
’Ayıptır TRT ayıptır (...) Bu seneki Eurovision şarkı yarışmasına yine İngilizce bir parça ile katılacakmışız.
Kaç yıldır İngilizci oldular ama akılları bir türlü başlarına gelmedi...
Yüksek Sadakat adlı grubun seslendireceği o parçayı tesadüfen dinledim. Avrupa’da binlercesi, on binlercesi yapılmış sıradan bir şey... Hadi müzik yönünü geçtik de dili neden Türkçe değil?
İngilizce söyleyince sizi beğeneceklerini mi sanıyorsunuz?
Kendi dilinden ve kültüründen utanan bu zihniyetin adı nedir biliyor musunuz?
Sömürge aydını zihniyeti?
Vaz geçin o tırıvırı İngilizce şeyden...
Şöyle bir kırık hava parçadan uyarlama yapıp onunla gidin yarışmaya...
Arkada da Yozgat dolayından gençler oynasın... Bakın nasıl ilgi görecek?’
...
Bunu anlamadı İbrahim Şahin; sıfırı aldı...
Kendi dilinden, kültüründen, milletinden umudunu kesen İbrahim Şahin. O sıfırı alan sensin.
İstifa et İbrahim, istifa et!
Rıza Zelyut / Güneş

+++

ÖSYM’ye kayyum atansın

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’yu gören var mı? Yok.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ı gören var mı? Yok.
ÖSYM Başkanı Ali Demir’i gören var mı? Yok.
1 milyon 700 bin öğrenci YGS skandalı nedeniyle büyük bir çöküntü yaşıyor, aileler perişan, geleceğinin çalınmış olması ihtimali herkesin içini kemiriyor ama işin sorumluları ortada yok.
Böyle bir sorumsuzluk
olur mu?
ÖSYM’de bırakın şifre olayını bir kenara, puanlamada, kitapçık basımında, itirazlarda bir dolu hata çıktı ortaya, ama kurumun başındaki zat lütfedip cevap vermeye bile tenezzül etmiyor.
Çünkü belli ki arkasında iktidar var, hatta belki ondan da güçlü başka gruplar.
En iyisi bir kenara çekilmek, hiçbir şeye karışmamak. Nasıl olsa “büyükleri” bir formül bulacaklar, Ali Demir de kendini kurtaracak.
Oysa bu işten kimse yakasını kurtaramayacak. Skandal artık saklanacak halde değil.
Gelelim işin iktidar boyutuna. Skandal patladığında iktidar bir anda telaşa kapılarak, hiç kimse kendini suçlamadığı halde “Bu, hükümeti yıkmak için hazırlanmış bir komplodur” deyiverdi. Doğal olarak gözler iktidara çevrildi.
Başbakan “Ali Demir süreci iyi yönetemedi” diyerek kendini bir parça işin içinden sıyırmak istiyor ama olmaz.
Hükümete düşen, hiç zaman yitirmeden olayın üzerine tam anlamıyla gitmektir.
“Yargı karar verecek” söylemi bir aldatmacadan ibarettir. Yargının bu konuyu çözemeyeceği, hatta şüpheyi gelecek yıllara da taşıyacağı gün gibi ortada.
Can Ataklı / Vatan

+++

GÜNÜN SÖZÜ

Bülent Arınç, internete düşen seks kasetleri için, “Bunlar Dallas dizisinde Ceyar’ların bile yapabileceği şeyler değil” demiş. Anlaşılan o ki Bülent Bey sıkı bir Dallas izleyicisiymiş.
Fahrettin Fidan

Yazarın Diğer Yazıları