Ali Kemal ve Hasan Tahsin!
Günümüzdeki bazı yaygın gazeteleri ve gazetecileri okuyanlar, kendi milletine, devletine ve ordusuna düşman yayın ve yorumların nasıl yapıldığına akıl erdiremiyorlar. Hâlbuki bu zor akıl erdirilecek bir durum değildir. Bu sorunun cevabı tarihte saklıdır. Gerçek bu olmasına karşın Türk halkı kahramanlıklarını öğrenmeye alıştırılmış bir toplum olduğundan ihanetlere pek akıl erdirememektedir. Yıllardır Türk halkı için ihanet, domuz kadar yabancı bir olgu gibi görülmüştür. Bu algı yanlıştır ve değişmelidir. Halka Mustafa Kemal’lerin olduğu her yerde Damat Ferit’lerin, Hasan Tahsin’lerin bulunduğu her yerde de Ali Kemal’lerin bulunduğunu hatırlatmak gerekir. Bunun yolu da geçmiş dönemde yaşanan ve tepeden tırnağa ihanete gark olmuş somut kişi ve kişiliklerin iyi tanıtılmasından geçmektedir. Sonuçta hem bugünkü hainler ve hainlik hem de kahramanlar ve kahramanlık dünün muhassalasıdır.
İhanete ait ne ararsanız vardır
Bu nedenle Türk Milletinin verdiği kurtuluş savaşına düşmanlık yapan bir gazete ve gazeteciden söz edeceğiz. Gazetenin adı: Peyam-ı Sabah, gazetecinin adı ise Ali Kemal’dir. Gazetenin başyazarı olan Ali Kemal, hem İngiliz Muhipleri hem de Hürriyet ve İtilaf Fırkasının kurucusu ve yöneticileri arasında yer almıştı. Birinci Damat Ferit Paşa Hükümetinde Maarif ve Dahiliye Nazırlığı yapmıştı. Mütareke zamanında malum çevreler tarafından baş tacı yapılmış üstat bir zattı. 31 Mart vakasının etkili kışkırtıcıları arasında o da vardır. Kısacası Ali Kemal’de (vatanseverlik dışında) her şey vardır. Vatana ihanet noktasında ise yok yoktur. Yeminli bir İttihat ve Terakki düşmanıdır. İttihat ve Terakki’nin iktidardan düşmesinden sonra hedefine Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye Hareketini koymuştur. Şu sözler ona aittir: “Teşkilat-ı Milliye sergerdeleri, bu mahlûklar kadar başları ezilmek ister yılanlar tasavvur edilemez. Düşmanlar onlardan bin kerre iyidir” . (23 Nisan 1920, Peyam-ı Sabah). Ali Kemal, Kurtuluş Savaşının geleceği için “Bu çılgınca teşebbüsün acı sonucu ne olacaktır, size bir kelime ile özetleyelim: İzmihlal!..(çökme)Gene izmihlal!.. Daima izmihlal!..”
Ali Kemal, Milli Mücadele’nin liderlerini “bolşevik ajanları, zırtabozlar, şakiler, bagiler (asiler)” diye tanımlıyordu. Bu bakımdan Milli Mücadele yalnız düşmana karşı değil aynı zamanda Ali Kemal’lere karşı da verilmişti. Mücadelenin zaferle sonuçlanması Ali Kemal için de büyük yenilgi olmuştu. Sonra Ali Kemal tutuklandı ve İzmit’e getirildi, orada Sakallı Nurettin Paşa’ya şunları söyledi: “Ben Türk milletinde bu kadar büyük yaşama gayreti ve mücadele ruhu mevcut olduğunu bilmiyordum. Bu bilgisizliğimden dolayı da mazur görülmeliyim. Çünkü hayatımın büyük kısmı Avrupa’da geçmiştir. Türk milletini tanımamışım” .
Hasan Tahsin’ler nerede?
Türk milletini bugün de Ali Kemal gibi tanıyan gazeteler ve gazeteciler var. Onlar, her gün milleti ayakta tutan kurumlara ve değerlere hakaretler yağdırmaktadır. Bir yandan devlete, orduya ve millete meydan okuyanlar diğer yandan bölücü teröristlere methiyeler dizmektedir. Onlar da dünkü Ali Kemal gibi bugün devlet katında etkin konumdalar. Onların dünkü ihanet mihraklarının devamı olduğunu bilmek ve onları mazur görmek (!) gerekir. “Bunlar hangi gazete ya da gazetecilerdir?” diye sormayınız! Elinizi uzatın büfeye birkaç tane Peyam-ı Sabah Gazetesine, bir kulak kabartın tartışma programlarına, birkaç tane Ali Kemal’e rastlarsınız. Siz, asıl Hasan Tahsin’lerin nerede olduğunu araştırın!