Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

“Albayrak” kavramı hiçbir ismin yanında bu kadar sakil durma

Siyasî Îslâm, sonuna yerleştirilen ‘cılık’ ekinde olduğu gibi iğreti, sakil, sakim ve savruk bir siyâsî yolculuğun sonuna doğru yaklaşırken, siyâsî islâmcılar da fert be fert eteklerindeki taşları pervâsızca ve fütursuzca döküyorlar.
İşgâl edilmiş İstanbul’un, elden çıkmış devlet-i âliye topraklarının, yani yıkılan Osmanlının çatırtıları arasından çıkan hasbî münevver seslerinin bir sâdâsını bile tedâi ettirmekten âciz, bırakınız Osmanlıyı Cumhuriyet döneminin Kemâl Tahir, Nureddin Topçu, Cemil Meriç gibi münzevî münevverlerimizin tefekküründen bir behre olsun nasib-dâr olmamış, İslâm deyince akıllarına yalnızca ve yalnızca ‘siyâsî iktidar’ gelen, on yıldır doymak bilmeyen bir iştihâ ile telezzüz edip, cezbesine ve şehvetine kapıldıkları ‘siyâsî iktidar’ın kendilerine vahyi, peygamberi, onun ahlâkını, bin beş yüz yılık İslam düşünce ve felsefe birikimini, İslâm adâlet ve ahlâkını unutturduğu bu kadrolar, yazarıyla, akademisyeniyle, gazetecisiyle, politikacısıyla her geçen gün şirâzeden çıkıyorlar.
Gün geçmiyor ki bir veya birkaçından bir yazı sâdır olmasın, bir demeç düşmesin ortalığa; her birisi ayrı telden uzun yıllarca içlerinde, biriktirdikleri Cumhuriyet, Atatürk ve Kemalizm düşmanlığı ‘adı altında’ bu ülkeye dâir gâh ihânet, gâh hamâkat, gâh zehir kusmasınlar.
Fikrî derinlikten uzak, tefekkür zahmetinden mahrum, malûmatfuruş, tribün holiganlarının psikolojik travmalarına benzer bir hâlet-i rûhiye ve slogandan ibâret bir ‘İslâmcılık’ oyunu oynayan bu çocukların kimisi, “PKK devrimci halk savaşı yaparken...” diye başlıyor yazısına, kimisi “Sürecin bu hale gelmesinde PKK’nın elindeki silah etkili olmuştur” diyor...
Bunların en ceffel-kalem yazanlarından birinin mürekkebi, düştüğü sütundan nifak saçıyor son zamanlarda.
“Ermenilere soykırım derecesinde fenâlıklar yapan” diye kendi milletini tanımlayan, 24 Nisan’ı ‘vahşet’ olarak kayıt düşen, “Müslümanların Ermenileri hunharca katlettiği” ni söyleyen bu acar kalem hızını alamıyor, vites büyüterek bu ülkenin düşmanlarının ekmeklerine yağ sürmeye devam e diyor.
Tebaası oldukları devlete isyan eden, isyan ederken binlerce mâsum sivili katleden Ermeni çetecilerinin vahşice cinâyetlerine karşı Osmanlı devletinin ‘tehcir’ uygulaması sırasındaki can kayıplarını “soykırım derecesinde hunharca cinâyet” olarak gören bu zavallı kafanın diaspora Ermenilerinden tek farkı, Ermeni olmaması. Her ikisinin de muharrik noktası ‘Türk fobisi’.
Küp içindekini sızdırıyor, içinde yalnızca cumhuriyet düşmanlığı ve Türk fobisi bulunan bu küpün ve bu küplerin ‘açılım süreci’ denen bu ‘utanç süreci’nde gemi azıya almaları mânidâr.
Bahse konu şımarıklık bu çocuğu, Nazilerle Reyhanlı halkını aynı kefede tarttıracak kadar küstahlaştırabiliyor. “Reyhanlı’da Suriyeli mültecilere yapılan zulüm tam bir Neo-Nazi dehşeti” dedirtecek kadar zıvanadan çıkma hâli bu. Üzerine tüğ diktiği yer ise yine bir Ermeni komplimanı; “Bu insanlar maazallah Ermeni olsaydı acaba ne yapardık! Reyhanlı onlara ne yapardı!”
Bu nasıl bir yabancılaşma hâlidir, bu nasıl bir işbirlikçilik hâlidir, bu nasıl bir tenevvür hâlidir ki izahı kâbil değildir!..
Kendi vatanında bombalı eylem yapılacak, eylemde 52 kendi vatandaşın ölecek ve arkasından ipe sapa gelmez bir hamle ile bombalı eylemi karartacak, gizleyecek bir açıklama ile gündeme oturacaksın. Bunun hangi dinin ahlâkı ile istinâdı var; biz yalnızca İslam ahlâkıyla bir istinâdının olmadığını biliyoruz.
Sancaktar diye isimlendirilen bir derginin Youtube’da yayınlanan bir videosunda kepâzeliğin zirvesine çıkan bu kafanın içindeki ‘siyâsî İslâmcılığın’ o videodaki gibi absürd bir komedi ile bitmesi trajik aslında. ‘Siyâsî islâmcılar’ bir medeniyetin, bir medeniyet fikrinin değil, kırk yıllık trajedinin çocukları vesselâm...

Yazarın Diğer Yazıları