Ekonomiyi damadına bağlayarak Erdoğan'ın risk aldığını yazmıştım. Çünkü olası büyük kriz doğrudan Erdoğan'ın hanesine yazılacak.
Bu nedenle Bakan Berat Albayrak'ın Çin ile işbirliği açıklamasını çok önemsiyorum...
Çünkü köşemizi takip edenler bilir; Türkiye'nin ekonomik açmazdan Çin ile işbirliği yaparak çıkabileceğini defaatle yazdım.
Albayrak, Çin'li finans kuruluşları ile Türkiye'de kamu, bankalar ve özel sektöre 3,6 milyar dolarlık bir kaynak paketi sağlanması konusunda uzlaşıldığını açıkladı.
Yeter mi?... Yetmez...
Detaya geçmeden önce büyük resme bakalım:
Türkiye büyük ekonomik açmazın içinde...
Devlet borçlu, özel sektör borçlu, aileler borçlu...
İçinde bulunduğumuz çölleşmeyi anlatan tek bir örnek vereyim; "Konya'dan küçük Hollanda'nın yıllık tarım ürünleri ihracatı 190 milyar dolar. Türkiye'nin ise 12 milyar dolar!"
AKP'nin dünyada yaşanan para bolluğu sürecinde olağanüstü borçlanarak bu paraları yanlış yatırımlara gömmesi, Türkiye'yi giderek sürdürülemez bir noktaya taşıdı.
Üretim, istihdam, ihracat yaratacak yatırımlar yerine parayı betona gömerseniz, aldığınız borcu ödeyemezsiniz... hesap bu kadar basit...
Bir dönem Suudi Arabistan'dan, Katar'dan gelen paraların da akışı kesildi.
Özellikle Suudi Arabistan, ABD'nin izni olmadan 1 dolar kredi veremez, yatırım yapamaz...
*
Ne yapmalı? sorusuna geçmeden açmalıyım;
BATI emperyalizmi Türkiye'yi "oltadaki balık gibi" görmeye devam ediyor! ABD güdümündeki küresel finans sistemi, işbirliği yapılacak ülke Türkiye olunca BATI'nın bölgesel planlarını da masaya koyuyor.
Son günlerde masada olan konuları tekrar yazayım:
* İran'a yapılacak operasyonda bizimle ol,
* Doğu Akdeniz'deki enerji haklarından vazgeç,
* Kıbrıs'tan askerini çek, Ege'de efelenme,
* Kürt devletinin sınırlarında oluşumuna izin ver, içerde ise federatif bir yapının temellerini at...
Fırat ve Dicle'nin suları meselesi bu başlıklardan bağımsız değil!
Değerli okurum;
BATI ile ekonomik işbirliği, kredi, yatırım vb ihtiyaçlar, bu politik başlıklardan geçiyor...
Peki ya Avrasya, öyle mi?
Çin'in "Kürt devleti kurulsun, Türkiye bölünsün" diye bir gündemi yok!
Üstelik Çin; son 40 yıldır sürekli büyüyen ve bütçe fazlası veren, yakın gelecekte hem askeri hem ekonomik açıdan dünyanın süper gücü olacak bir ülke.
Türkiye'nin jeopolitiği BATI'nın bölgesel planları açısından kötü bir kader gibi görünse de, aynı jeopolitik konum bize olağanüstü yatırım, istihdam ve refah fırsatları da sunuyor.
Yeter ki Türkiye kararlı olsun...
Yeter ki "denge kuracağım" derken hem Atlantik hem Avrasya bloğunda "güvenilmez" " bir dediği diğerini tutmuyor" damgası yemesin...
Bu güne kadar iktidarın savrulmaları tam da böyle bir görüntü verdi. Türkiye ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmalı ve bunu her iki blok üyelerine hiç kıvırmadan açıklayabilmeli...
Hiç bir ülke ulusal çıkarlarımız için aldığımız bir kararla ilgili bizi yargılayamaz!
Türkiye kendini anlatamıyor çünkü "Monşerler" diye aşağılanan Türk diplomasisi AKP ile birlikte yerle bir oldu.
Diplomaside sürekli dayak yiyen bir ülke konumundayız. Rahip Brunson olayındaki basiretsiz yönetim süreci, ders olarak okutulacak türden...
Bir adım ileriyi göremeden yapılan duygusal çıkışlar, Türkiye'nin itibarına zarar veriyor.
Peki ne yapmalı?
Bir yıl önce bu köşede; Çin'in "kuşak ve yol inisiyatifi" olarak adlandırdığı bizim "İpek Yolu" dediğimiz projeye Türkiye'nin mutlaka dahil olması gerektiğini, Türkiye'nin ekonomik açmazdan Çin ile işbirliği yaparak çıkabileceğini yazdım.
Çünkü Çin; Kuşak ve Yol inisiyatifi ile Avrasya'da devasa altyapı yatırımları gerçekleştiriyor, bu yatırımları kendi bankası ile finanse ediyordu.
Bakan Berat Albayrak, 3,6 milyar dolarlık kredi dışında başta Çin olmak üzere Avrasya'nın üretimini Avrupa pazarlarına taşıyacak Kuşak-Yol projesine dahil olunacağını açıkladı.
Türkiye bu projenin merkezi olabilir. Daha önce detaylarını yazdığım CHP'li Haluk Pekşen'in "Lider Türkiye Projesi" tam da böyle bir vizyonu anlatıyor.
Bakan Albayrak doğru yolda... Ekonomik çıkış için Çin ile işbirliği, BATI ile kavga etmeden yapılabilir.
