Aktütün'ün şifreleri
PKK’nın arkasında ABD, İsrail ve AB’nin olduğuna kim itiraz ederse ve her kim, “Biz PKK ile ABD’nin istihbaratı sayesinde mücadele ediyoruz” der ve diyorsa ya siyaseten öyle konuşuyor, ya da milleti kör âlemi sersem sanıyordur.
ABD önce, savcılığını kendi beyanları ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’ın yaptığı “Ergenekon operasyonu” ile Türkiye içerisindeki Amerikan aleyhtarlarının sivil kanadını adeta tasfiye etti.
Ardından da hamisi olduğu PKK’yı Aktütün’e saldırttı ve bu saldırıdan ürettiği malzemelerle de Türk Ordusunu halkının bir kısmı ile karşı karşıya getirmeyi başardı. Yani BOP gereği Irak’ın bölünmesini engelleyecek tek güç olan ve daha önce mensuplarının başına çuval geçirdiği Türk Silahlı Kuvvetlerine nihai bir darbe indirerek, onu milletin gözünde örseleme operasyonunu devreye soktu.
Türkiye tarlası tapanı ile talan edilir, kültürü ve rejimi dört bir yandan en şedit saldırılara maruz kalırken biz bugün tutmuş komuta kademesinin Aktütün’de PKK saldırısını “bile bile” seyrettiğini söyleyenler ve bu söylemde bulunanları hainlikle suçlayanlar olarak ortadan ikiye bölünmüş durumdayız. Dikkat ederseniz bölünmüş taraflara ellerindeki malzemeyi verenlerin ABD-İsrail kimliği taşıdığını hemen fark edebilirsiniz. Dün sağ-sol, Alevi-Sünni diye dünya değişirken başımızı kuma gömdürüp ve böylece SSCB’nin dağılma sürecini Türk milletine ıskalatmayı başaranlar, bugün de aynı metotlarla Irak’ın bölünmesini Türkiye’ye ıskalatmayı başarmış bulunuyorlar.
Sıra tabii ki bir müddet sonra Türkiye’nin onur konuğu olduğu Frankfurt Kitap Fuarı’nda Barzani standında açılan haritanın hayata geçirilmesine yani bugün kendisine “Güney Kürdistan” diyen Irak’ın kuzeyindeki oluşumu “Kuzey Kürdistan” dediği Türkiye’nin güneydoğusu ile birleştirme çabalarına gelecek.
Nitekim 17 Temmuz 2003’te Türkiye Müteahhitler Birliği’nin verdiği yemekte ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi Pearson, “Türkiye’nin güneydoğusu ile Irak’ın kuzeyi tek bir ekonomik bölgedir” derken işte Barzani standındaki o haritayı kastediyordu. Evet, ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson’un yine 2003 yılında, “Amerikan yönetiminin TSK’den rahatsız olduğunu” söylediğini de hatırlamakta fayda var. Bugün ABD’nin rahatsız olduğu TSK’dan işte böyle intikam alınıyor. Çünkü, “İnşallah Büyük Ortadoğu Projesi gerçekleşir, Diyarbakır da bu projenin yıldızı olur” diyen, “Eve dönüş yasası” altında “Dağa dönüş” imkanları hazırlayan, hatta Öcalan’ın affedilmesi için alt komisyonlarda kanun teklifleri üreten BOP Eş Başkanı ve Irak’a girmek için kendisinden izin isteyen Türk Ordusuna, “İçerdekileri hallettin de sıra dışarıdakilere mi geldi” türünden akıl veren bir Başbakan tarafından yönetilen bir Türkiye’de Amerika’nın bölgede istediği gibi at oynatmasının önünde en büyük engel Türk ordusu..
Sakın ola ki Erdoğan’ın Taraf gazetesinin yayınları hakkında efelenmelerine kanmayınız. O, efelendiği halde nasıl Barzani’nin Türkiye’den çok ucuza aldığı elektrik desteğini sürdürüyorsa Taraf’a da farklı davranmayacaktır. Sabah gazetesinin Çalık Grubu tarafından satın alınmasında Halk Bankası’nın imkânları kullanılınca Adalet Bakanlığı Türkiye’deki bütün icra dairelerine yazdığı bir yazı ile “emanetteki paraları” Halk Bankasında toplamış, böylece bankanın verdiği kredi dolayısıyla boşalan kasaları yeniden dolmuştu. Taraf, işte Halk Bankası’na giren bu paralardan aktarılan reklam desteği ve biat medyasının imkanlarını kullanarak bugünlere geldi. Tabii Sayın Başbakan bazı şeylerin kontrolden çıktığını hissederse Taraf ânında biter. Çünkü neticede gazete gün yirmi dört saat para tüketen bir müessesedir; gelir olmayınca çark döner mi, dönmez.
Zâten mesele Taraf’a efelenmek değildir. Mesele Güneydoğu’yu mesken tutup, “Ey Kürtler bırakınız şu Türklerle bir arada yaşamayı, farklılıklarınızı öne çıkartın” diye yıllardır fitne tohumları eken ABD Adana Konsolosu’nu kulağından tutup Washington’a fırlatabilmektir. “Süpürmeyin, kullanın” diyenler ne bunu yapabilir, ne de arkasında ABD’nin olduğu kesin olan PKK ile kararlı bir mücadele sürdürebilirler..
Not: Ey ismiyle müsemma İrfan Ülkü Ağabey, kabrin cennet bahçelerinden bir bahçe olsun, Rabbim geride kalanlara da sabır ihsan buyursun.