Akşener'in domino etkisi...
İnternetten yayın yapan bir kanalda konuk Meral Akşener...
"Gençler neden size oy versin?" diye soruyor genç arkadaşımız...
Akşener gülümsüyor;
"İşten eve gelmesini istemedikleri, bıktırmış bir babanın yerine şefkatli bir annenin gelmesini isterler diye düşünüyorum..."
BaBaLa TV'nin kaydını izleyiniz... Gençlere güvenini her fırsatta dile getiren ve tüm sorulara içtenlikle yanıt veren Akşener'in Türkiye'nin sorunları ile ilgili ne kadar hazırlıklı olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Peki, Türkiye neden Meral Akşener'i dinleyemiyor?
Cumhurbaşkanı adayı olarak Akşener'in gençlerin BaBaLa TV'sinde yaptığı konuşmasını neden medyada göremiyoruz?
Yanıtı yine Akşener veriyor; "Çünkü benden korkuyorlar..."
Akşener'in İYİ Parti'yi kurduğu ilk günlerde yazdım... Seçimler yaklaştıkça medya karartması artacak, Meral Hanım'ı Saray görmezden gelecek, medya Akşener sanki yokmuş gibi davranacak diye...
Yani benim açımdan bu ağır karartma sürpriz değil... İYİ Parti'nin de bu "yok saymaya" karşılık iletişimin tüm olanaklarını zorladığını tahmin ediyorum...
Ancak sonuç ne olursa olsun seçim sürecinin galibi Meral Akşener'dir... Tarih Akşener'i Türkiye'nin büyük dönüşümünü tetikleyen lider olarak yazacaktır.
Abartıyor muyum? Gelin birlikte bakalım...
Meral Akşener, İYİ Parti'yi kurarak siyaset arenasına girmeseydi, Recep Tayyip Erdoğan, Saray'da ayaklarını uzatarak, hiç miting ve stres yapmayarak bu seçimleri de kazanacaktı.
Akşener ve İYİ Parti ortaya çıktığı için bugün kamuoyu "ikinci turda Erdoğan kaybeder" senaryosunu konuşuyor.
Giderek yükselen başarı grafiği ile siyasetin yeni dönemdeki en önemli aktörlerinden biri olacak Muharrem İnce'nin bu çıkışının altında da Meral Akşener'in yarattığı domino etkisi var...
Hem de iki şekilde;
Birincisi CHP yönetimi kendi tabanında Akşener'e olan ilgi ve kaymayı önleyebilmek için Muharrem İnce'yi öne çıkarmak zorunda kaldı...
İkincisi ve daha da önemlisi; CHP yönetiminin de kabul ettiği anlaşılan Abdullah Gül'ün çatı adaylığı faciasını, yine Meral Akşener'in kararlı duruşu engelledi.
Akşener, Abdullah Gül'ün adaylığını kabul etseydi Erdoğan yine Saray'da keyif yaparak seçimi ilk turda kazanacaktı...
Türk demokrasisi İYİ Parti'nin en kritik zamanda ortaya çıkışına ve Meral Akşener'in kararlı duruşuna şimdiden çok şey borçlu...
***
Tutuklu Demirtaş nasıl aday oldu?
Son sözümü ilk baştan belirteyim;
Bu yazı nedeniyle bana PKK yandaşı çamuru atmaya kalkacak Ak Trollere "hadi ordan" diyorum... Ciddiye almıyorum...
Biz gazeteciler gerçeği her ortamda söylemek zorundayız...
HDP Lideri Selahattin Demirtaş tutuklu...
Peki hakkında hüküm var mı?
Yok...
Neden tutuklu?
Kaçma şüphesi varmış...
Türkiye'den kaçma şüphesi olan bir insan nasıl Cumhurbaşkanı adayı olabiliyor?
Hapiste tuttuğunuz kişi suçlu ise Cumhurbaşkanı adayı olması için gereken "temiz kağıdını" nasıl aldı?
Temiz kağıdı alıyor, Cumhurbaşkanı adayı olması için gereken nitelikleri barındırıyorsa neden hapiste tutuluyor?
Bu bir demokrasi ve hukuk trajedisi değil mi?
Özgürlüğü üzerine bir pazarlık mı söz konusu? Bilemiyoruz...
Benim HDP'ye bakış açım ortadadır. Terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan, örgütün kontrolünde olduğu izlenimi ağır basan bir siyasi parti...
Bu hali ile benim seçenek alanlarımın tamamen dışındadır...
Yakın zamanda Demirtaş'ın terör kampındaki kardeşi ile yapılan bir röportaj basına yansıdı... O röportajı okurken şunu düşünmeden edemedim; "acaba terörist kıyafetleri içindeki kardeş Demirtaş, ağabeyine kamptan destek verirken aslında bunun ağabeyi için hiç de iyi olmayacağını düşünmedi mi?"
Selahattin Demirtaş parmaklıklar arkasından daha yapıcı söylemlerde bulunurken, "PKK silah bırakmalıdır" derken, terör kampından ona destek vermenin amacı nedir?
Ya da Demirtaş'ın söylediğinin tam aksi açıklamalarda bulunan eş başkanlara ne demeli?
HDP ve içi benim açımdan bir bilmece olmaya devam ediyor...
Ancak gördüğüm şudur; Cumhurbaşkanı adayı yaptığınız bir isim dünyanın gözü önünde parmaklıklar ardında seçime gidiyor...
Bu Türkiye için hiç iyi bir fotoğraf değil...