Akşener ve Halebak
HER yerde olduğu gibi Konya'da da dikkate değer bir konuşma yapan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu kentte de görülmemiş coşkuyla karşılandı. İl merkezinin açılışını yapan Akşener Türkiye'nin sıkıntılarının konuşmamaktan kaynaklandığına değindi ve "Tek bir hedefimiz var, Konuşan Türkiye. Türkiye konuşabilseydi, annelerin, babaların, gençlerin, çocukların sesine kulak verilseydi, bugün Afrin'i konuşmazdık. Milletimizle istişare etselerdi, Suriye'yi, Irak'ı, Mısır'ı konuşabilseydik bugün Afrin'i konuşuyor olmazdık" dedi...
Doğru; konuşabiliyor olsaydık demokrasi yolunmuş kuşa da benzetilemezdi...
Tek adam vesayeti oluşmazdı, hukuk kişinin kafasına göre şekil alamazdı, millî iradenin yerine kişinin egemenliği ikame edilemez, sistemi baş aşağı eden o anayasa da reddedilirdi...
Akşener, değişik konulardan sonra şeker fabrikalarının satılmasına da değindi, "Bu fabrikaları sattırmayacağız, halkın malı halkın olacak" dedi.
* * *
Akşener bu konuşmayı Konya'da yaparken Lüleburgaz'da da Alpullu Şeker Fabrikasını satın alma konusunda Belediye Başkanı Emin Halebak, Belediye olarak fabrikayı satın alabileceklerini açıkladı.
CHP'li Başkan "Cumhuriyetin her mirasını sahipleniriz. Bu fabrikalar halkın malıdır, halkta kalacaktır. Üreticilere, köylülerimize, çalışanlarımıza sesleniyorum, bu fabrikayı alacağım ve size vereceğim" diyordu...
* * *
Cumhuriyetin mirasını sahiplenen belediye başkanının karşısında, o mirastan gelecek paraları israf ekonomisi uygulandığı için meteliksiz bırakılan Hazine'ye aktarmayı düşünen kafa, ne denli bir tezat teşkil ediyor değil mi...
Bu tip siyasetçiye ihtiyaç var
AHMET Hakan benden önce davrandı ve siyasal hayatımızın yeni yıldızını ilan etti...
Saadet Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın ekrana çıkana kadar tanınmıyordu ama bugün, geniş bir kitlenin hayranlık duyduğu siyasetçi olup çıktı...
Temel Karamollaoğlu, talihli bir Genel Başkan; talihli çünkü, yardımcısı Birol Aydın... Güzel konuşan, mantıksız laf etmeyen, kavgacı değil ama taşı gediğine koyan bir siyasetçi. Siyasal hayatımızda daha başka Birol Aydın'lar da olsaydı herhalde hepimize öğürtü veren "Namussuz, şerefsiz, sen kimsin, haddini bil, ulan Kemal" benzeri söylemleri duymazdık...
Dediğim gibi siyasal hayatımızın Birol Aydın benzeri siyasetçilere ihtiyacı var...
* * *
İYİ Parti'den de umutluyum. Genç ve faziletli kadrolara sahip. Aralarından çok sayıda Birol Aydın benzeri siyasetçi çıkacaktır inşallah...
Geç kalmadınız mı muhterem
BUNLAR hep böyle rötarlı mı yola çıkacak kuzum...
Binali Bey, terör odaklarına asla ödün verilmeyeceğini, son terörist de etkisiz hale getirilinceye kadar operasyonların sürdürüleceğini, sağ olarak ele geçirilenlerin de yargılanıp cezalandırılacaklarını vurguladı...
Bu söylediklerini Oslo'da başlattıkları pazarlıktan önce yapsalardı ya...
Yapmadılar, pazarlık sürecini taa Habur Kapısı'na kadar taşıdılar; kadınlı erkekli silahsız on beş kadar teröristi bağrımıza (!) bastık, alelusul kurulan çadırlarda yargılayıp beraat ettirdik...
Bir hafta aramızda dolanıp durdular, sonra da Kuzey Irak'a geçerek yeniden silah kuşandılar...
Bu arada Tayyip Bey'in görevlendirdiği isimlerin -Aralarında Hakan Fidan da vardı- terörist başıyla İmralı'da pazarlığı sürüyordu...
Sonucu gördük; çete azgınlığa son vermedi, sinsice çalışıp silah depoladı, örgüte eleman topladı, hepsine askeri eğitim verdi...
Geldik günümüze; Suriye'de hâlâ masum Müslümanları katlediyorlar, durum Esat'ın umurunda değil ama bizim umurumuzda, etrafı teröristten temizliyoruz...
* * *
AKP iktidarının yaptığı yanlış işlerin başında terör çetesine ve mensuplarına bakışı var, o bakış külliyen yanlıştı...
Keza, onlarla pazarlık masalarına oturmaları, eve dönüş adı altında Kandil'deki hainleri ülkeye getirmeleri, buradakileri etkisiz kılmak yerine yaşatmaları da, yanlışın devamı oldu...
O gün yapılması gerekenleri yapma, bugün neler yapılacağını sırala...
Şimdi muhtereme soruyorum, geç kalmadınız mı beyefendi...
Yapılması gerekenleri o gün yapsaydınız belki de sınır ötesi operasyonlara da, Suriye'deki müdahaleye de gerek kalmayacaktı...
İyi ki akıllarını başlarına aldılar!
DERKENAR
BAŞBAKAN'ın terör çetelerine bakışı da, hedef alışı da garip:
-Çözüm mözüm yok. Çözüm, terör örgütünün bu ülkeden defolup gitmesi. Türkler, Kürtler ve Araplar ay yıldızlı bayrağın altında kardeşçe yaşayacak...
"Çözüm süreci" deyip teröriste gülücükler göndereceklerine zamanında hainlere yapılması gerekeni yapsalardı, herhalde bütün bunlar başımıza gelmezdi!
Dilleri aynı değil ama...
------------------------------
HAMASET her daim abartı içerir; çünkü özümsenmemiş de olsa, millî duygu yüklü ve destansı bir söylem biçimidir...
Söyleyeni coşturur, dinleyeni azdırır...
Afrin Harekâtı ile birlikte hamaset dillerine yapıştı; elleriyle de "Bozkurt" işareti yapmaya başladılar...
Cumhur İttifakı, başından beri yapay bir milliyetçilik çerçevesinden sırıtıp duruyor; kanıtı, yapmaya çalıştıkları Bozkurt işareti...
* * *
RABİA ile Bozkurt'un birlikteliği resmen tescil edildi dostlar...
Yalnız bir hususa dikkat etmek lazım; ortada tek olarak hepsi var ama "Tek dil" yok, anlaşabilecekler mi acaba...
* * *
Bunların ellerine de, dillerine de Bozkurt yakışmıyor vesselam!