Akrep, "akraba", kurban!!!

Çocukluğumdan itibaren, Urfa sıra gecelerinde dinlediğim o yürek yakan "gazel"in düşündürücü sözleri hep aklımdadır... Yürek hangi zaman dara düşse, baş ne zaman sıkışsa, çelişki yaşamı ne zaman hapsetse o hüzünlü ve ders veren gazelin sözlerini de anımsarım... Hele de "akrebin bile akraba"ya yapmayacağı olayları duyduğum zaman ısrarla aklıma düşer o gazel...

İnsanlığın; yani sevgi, saygı, iyilik ve güzelliğin rotasının değişmeye başlamasıyla birlikte, bizi bizimle bir tutan değerlerin sarsıldığını hissettiğimde de hep 'akrep'le 'akraba'yı yoldaş edinen o gazele sığındım...

Çünkü o gazeli her dinlediğimde, kavganın tohum gibi zihnimize savrulduğunu, yaşamın bize sunduğu olanaklarla çatışmaya başladığımızı ve ne yazık ki çıkarların birbirine düşürdüğü güçler yüzünden insanlığın helak olmaya sürüklendiğini de anlarım!..

Evet; dünya üzerinde kavga ne yazık ki türkülerin, gazellerin ve hoyratların anlatamayacağı kadar büyük!.. Hem de çok büyük!..

Oysa kavga değil aslında, ardındaki zulüm, rant ve kin büyük!..

Cehalet çukurunda bocaladıkça büyüyen, büyüdükçe batan, battıkça kirlenen, tiksindiren, utandıran yüz kızartan ve lanet ettirten bir zavallı kavgadır bu!..

2.YAZI

Müslümanların karanlık kavgası!..

Yukarıdaki satırları 24 Eylül 2015'te niçin kaleme aldık biliyor musunuz?..

Çünkü bu yazıdan bir gün önce Yemen'in Sana kentinde, hem de "bayram" namazı kılınırken bir camiye yapılan bombalı saldırıda 20'den fazla insan ölmüştü...

Cemaatin arasında bulunan iki intihar eylemcisi üzerlerindeki bombayı patlatınca ortalık cehennem yerine dönmüştü...

O vahşet üzerine şu soruları da sıralamıştık o gün;

"... Rejim karşıtı Husiler'in denetimindeki Sana'daki bu vahşete kim imza attı?.. Kesindir ki, bir dinci örgüt!.. Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap devletleri koalisyonu ya da El Kaide ve IŞİD'in kolları mı?.. Ne fark eder ki; birbirini 'akrep' gibi sokan 'akraba' Müslümanlar yine Müslümanları 'kurban' ettiler..."

Evet; "Akrep ve akraba" demişken kuşkunuz var mıdır ki, hele günümüz İslam dünyasında ikisi de iç içe değil mi?..

Söyler misiniz; İslam coğrafyasındaki kavga neden büyük?..

Tarikat, cemaat, mezhep, rantiye, şeyh, hoca, emir, halife kavgası mı bu? Hayır... Müslümanlar hiç yere birbirini öldürüyor... Müslümanın düşmanı ne yazık ki Müslüman!.. Cepheleşen, gruplaşan ve ne yazık ki kıyımda sürekli parçalananlar da Müslümanlar!..

İnsanlık ve Batı uzayda yaşam alanları ararken Müslümanlar arasında asırlardır süren kavga hiç durmuyor;

Birbirine karşı örgütlenenler Müslüman, işgal eden Müslüman, işgal edilen Müslüman, savaşan Müslüman, vuran Müslüman, baş kesen Müslüman, başı kesilen Müslüman, asılan, kırbaçlanan, kurşuna dizilen ve ne yazık ki topluca katledilen de Müslüman...

Çünkü tetiği çeken, kılıcı kaldıran, palayı vuran, ilmiği atan ve bunları yaparken de hançeresinden çığlık çığlığa "tekbir" getiren de Müslüman...

Yani ölenin de öldürenin de, "Allahüekber" diye bağırdığı bir dinin savaşında sürekli yok olanlar Müslümanlar...

Velhasıl; "Allah'ın verdiği canı Allah alır" diye inananlar, fitneye, kine, intikama odaklanarak ve dindaş olduklarını unutarak birbirini vurdukça, uygar dünyanın ülkeleri artık korkarak bakıyor İslam dünyasına!..

3.YAZI

Mola vermeyen vahşet!..

Hizbullah, Müslüman Kardeşler, El Nusra, El Kaide, IŞİD, Taliban ve diğerleri Irak, Libya ve Suriye iç savaşında Müslümanları hedef alırken, yıllar boyu şu sorular da herkesin aklını kurcalamadı mı;

"Sözde din uğruna dindaşlarıyla savaşan ve dindarlarını yok edenler neyi paylaşamıyorlar acaba?.. Neyin bitmeyen kini, neyin kapkara öfkesidir bu?.. Şerden beslenen bu intikam duygusu, kana odaklanmış bu şiddet sarmalı, cehaletin tetiklediği bu vahşet eylemleri kime ve neye hizmet ediyor?.. Hoşgörü, merhamet, vicdan, inanç, insanlık, sevgi, hasret, özlem, kardeşlik nasıl olur da zifiri kinlere ve insanlıktan soyunmuş barbarlığa hizmet edebilir ki?..

Hangi düşünce besliyor bu kirli ve şiddetten bir türlü arınamayan öfkeyi?.. Hangi inanç emrediyor vahşetin en karanlığından savrulan bu gaddar zulmü?.."

4 YAZI

Arife günü katliam...

Evet; özelikle Orta Doğu ve Afrika'daki dinci örgütler bitmeyen kanlı saldırılarıyla gösterdiler ki;

Eylem için çarşı-pazar, sokak-meydan, mezra-mahalle, köy-belde, ilçe-eyalet fark etmiyor...

Çünkü İslam coğrafyasında, amaç katliam yapmak, insan öldürmek, korku salmak, şiddet sergilemek ve kör terörü dayatmaksa, mekanın "cami" ve zamanın "bayram" olması da zerre kadar önem arz etmiyor... İşte zavallıca sergilenmiş son vahşet örneği;

Dün, yani arife günü İslam coğrafyasında yine bombalar patladı...

Afganistan'ın başkenti Kabil'in güneyindeki Logar vilayetinin merkezinde bomba yüklü araçla düzenlenen intihar saldırısında, aralarında çocukların da bulunduğu 8 sivil hayatını kaybetti, 30 sivil de yaralandı...

Kabil yönetimi dinci örgüt Taliban'dan kuşkulanıyor.

Bir başka İslam ülkesi, Suriye'nin Resulayn kentinde önceki gün bomba yüklü bir kamyonetin infilak etmesi sonucu 8 sivil yaşamını yitirdi, 12 kişi de yaralandı...

Unutmayalım ki;

7 Temmuz'da Afganistan'ın Nangarhar ve Zabul vilayetlerinde düzenlenen bombalı saldırılarda 10 polis, 23 Temmuz'da Suriye'nin Rasulayn ilçesinde bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 2 sivil öldü, 26 Temmuz'da yine Rasulayn'daki sebze pazarında bomba yüklü motosikletin patlaması sonucunda, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 8 sivil hayatını kaybetmişti...

Evet; yine bayram yine kan... Birbirini "akrep" gibi sokan "akraba" Müslümanlar yine Müslümanları "kurban" ettiler ne yazık ki...

İyisi mi yazıyı, en başta dikkat çektiğimiz ve "akraba"ya "akrep" olanları anlatan o gazelin en çarpıcı bölümüyle bitirelim;

- Duyan yok, söyleme başında bin türlü bela olsa...

- Emin olma ki sakın, bir şahsa, hatta evliya olsa...

- Sokar akrep gibi, fırsat bulunca akraba olsa...

- Bütün ebnay-ı adem zehirli mare dönmüştür...

İnsanların bile şiddet zincirinde "kurban" edildiği bayramlar hiç yakışmıyor İslam dünyasına...

Müslümanlar arasındaki bu karanlık savaşın biteceği günlerin özlemiyle, Kurban Bayramınız kutlu olsun...

Yazarın Diğer Yazıları