AKP’ye ulusalcı destek!
Hangi ulusalcı, hangi milliyetçi, AKP’ye destek verir ki diye hemen köpürmeyin, anlatacağız.
Hani AKP’den hiç hazzetmediklerini TSK sitelerine “e-muhtıra” koyarak açığa vuran, açığa vuruş şekilleriyle de AKP’nin değirmenine su taşıyanlar vardı ya... İşte kimi ulusalcı ya da benim gibi kimi milliyetçilerin de AKP’ye böyle destekleri oluyor. Bilerek oluyor, bilmeyerek oluyor, ama oluyor. Devirelim derken buduyor, güçlendiriyorlar.
Bu bizim eksik yanımız. Kör yanımız.
Görünen köy kılavuz istemiyor. Bu gidişle AKP bir seçimi daha (hem de açık ara farkla) kazanacak. AKP’nin alacağı bu neticede işte bizim bu eksik ve bu kör yanımızın da önemli bir rolü olacak.
AKP seçimi bir kez daha kazanacak da ne mi olacak?
Ne olacağını eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Teketek’te Fatih Altaylı’ya bir bir anlattı. Yani yol haritası belli. İşin içinde devletin bütün kurumları (kimi sindirilmiş, kimi ikna edilmiş olarak) var. İktidar, AB, ABD bir de İmralı el ele vermiş görünüyor. Bir kesim “Şükürler olsun, Türkiye terörden kurtuluyor” diye sevinirken bir kesim, “Türkiye Cumhuriyeti tarihe karışıyor” diye endişe içerisinde. Öneş bütün bunları niye konuştu derseniz, cevabımız; sizi, bizi, yani kamuoyunu o günlere hazırlamak için, olur. Bir de, milletin, kurumların ve siyasetin tepkisini ölçmek için. Yani Türk toplumu bütün katmanlarıyla bu büyük depreme işte böyle öncü sarsıntılarla hazırlanıyor.
Öneş’i dinlememiş olanlar yahut dinledikleri halde tam olarak ne dediğini kestiremeyenler için AKP bir seçim daha kazanırsa Türkiye’de nelerin olacağını Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Yeniçağ’da dün kaleme aldığı “Seçimi AKP kazanırsa” yazısını okuyarak da öğrenebilirler. İlk günlerde bize “Komplocu” yahut “Paranoyak” gözü ile bakanlar bugün, “Türkiye Federasyonlaşmayacak, korkmayın” diyenlere, “Kör” yahut “Gafil” demeye başladılar. İşin başından beri bizi haklı bulanları ise “Hain”den aşağısı kesmiyor.
İyi de bir ulusalcı, AKP değirmenine nasıl su taşır. Bunun çok yolu var, biz bir iki tane örnek verelim, gerisini siz anlayıverin artık.
Kim ki AKP’nin karşısına “Laik Cumhuriyet elden gidiyor” diye çıkıyorsa yaptığı budur. Çünkü halkın gündeminde laiklik diye bir şey yoktur ama beş vakit namaz vardır. Sen laiklik dediğinde halkın aklına ilk gelen Kur’an’ın yasaklandığı ve ezanın Türkçe okunduğu günlerdir ve bu halk o günleri bir daha asla görmek istememektedir. Yine kim ki devlet kurumlarında halkın hiç tasvip etmeyip içine sindiremediği davranış bozukluklarına o kurum laiktir, AKP İslâmcıdır mantığı ile göz yumuyor, arka çıkıyorsa, yaptığı budur. Çünkü halk, bir kuruma saygısını yitirmeden mensubu bulunduğu kurumu arkasına alarak kendi değerlerine saygısızlık yapanları tartacak ferasettedir.
Yine kim ki AKP politikalarını “Osmanlıcı” diye içini doldurmadan eleştiriyorsa bilerek bilmeyerek onun yaptığı da budur. Çünkü bu millet Kadir Mısırlıoğlu ve benzeri kimi ayağı yerden kesikler gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni içine sindirememiş nankör bir millet değildir. Yine bu millet Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ve yaşama sebebini Osmanlı’yı toptan inkâr ve kötülemekte gören köksüz bir millet de değildir. Bu millet hayret edilecek kadar Osmanlı’yı sevgi ve hasretle anan ve yine bu millet Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bugünkü varlığının sebebi sayıp müsebbiplerine minnet duyan olgun bir millettir.
Dememiz şu... Hani halkın kahir ekseriyetine bir hayli mesafeli bir “Beyaz Türkler” meselesi var ya.. Galiba bu cenahta da bir “Beyaz ulusalcılar” meselesi var ve onları, tabiî müttefikleri olması gereken milliyetçi muhafazakâr geniş halk kesimi anlamakta bir hayli zorluk çekiyor, hatta hiç anlamıyor.
Anlamadığını da AKP oylarının en dibe vurduğu anda bile yüzde 40’larda dolaşması bir güzel gösteriyor.