AKP'ye çalışan AKP karşıtları...
Bugün yurtdışında, özellikle de Almanya’da “Yimpaş” mağdurları yok mu? Yüz binlerce vatandaşımız “Kâr ortaklığı, faizsiz kazanç” diye diye mağdur edilmedi mi? Yine Deniz Feneri Derneği’nin İstanbul Süleymaniye Mahallesi’nde dağıtmadığı 140 ton gıdayı naylon faturalarla dağıtılmış gibi gösterdiği yalanlanabildi mi?
Ve bütün bunları yapanlar on yıllardır üç aşağı-beş yukarı aynı kişiler değil mi?
Paralar, naylon faturalar, makbuzlar, ticaret sicil kayıtları bir elin parmağı kadar kişiler arasında dönüp dolaşmıyor mu? Bütün yollar bir sürü viraj yapıp pek çok çıkmaz sokağa dalıp döndükten sonra aynı adrese çıkmıyor mu? Ve bugün bu “aynı adres” mensupları Türkiye’de anayasayı değiştirecek kadar bir güçle Meclis’te, kamuoyu oluşturacak güçte gazete ve televizyonlarda, adaleti topal bırakacak kadar mahkeme salonlarında, velhasıl gözünün üstünde kaşın var diyenleri sürüm sürüm süründürecek kadar hemen her yerde değiller mi? Bütün rantlar ve bütün ihaleler kendi aralarında bölüşülmüyor mu? Helâl-haram diye bir ölçüyü tanımadıkları artık sırıtır hale gelmedi mi! Gözümüzün içine baka baka yalanın en kuyruklusunu söyleyen bunlar değil mi? “Tanımıyorum” dedikleriyle kol kola resimleri çıkanlar, “Görüşmedim” dedikleriyle “Baş başa buluşmalar” kaç defa gözlerine sokuldu da, bir kez olsun yüzleri kızardı mı! Daha dün başkalarının okul harçlığı bulmakta zorlanan çocukları babaları iktidar olduktan sonra birdenbire şirketler kurup birkaç yıl içerisinde Türkiye’nin sayılı zenginleri arasına girmediler mi!
İnsan gülsün mü ağlasın mı bir karar veremiyor.
İşte böyle bir ortamda bir adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı da tutuyor, “Din kuralları ile devletin kuralları çeliştiğinden din devlete uyarlanmalıdır” şeklinde bir laf ediyor ve bu tavrıyla işte yukarıdan beri söylediklerimiz ve daha nicelerini yapanların değirmenine su taşıyor da farkında değil. Yani şimdi ne yapalım, kamusal alana ’niyetli’girilmez diye orucu geceye mi alalım! Cuma namazını resmî tatil günlerinde mi kılalım, devlet üretiyor diye içkiyi, devletin bankası var diye faizi dinen helâl mi sayalım? İyi de o zaman laiklik ne işe yarayacak! Evet, AKP’nin değirmenine işte böyle su taşınıyor maalesef. Oysa bu millete anlatılması gereken, “Allah, Peygamber, Şeriat” diye diye “Yürütmeyi ele geçirenlerin” koltuklara oturduktan sonra sistemi Kur’an ve sünnete dönüştürmeyi değil de, Kur’an ve sünneti dünyalık menfaatleri doğrultusunda tevil etmeye çalıştıkları olmalıydı.. Bunlardan önce Müslümanlar devlet adamı denildiğinde Hz. Muhammed(s.a.v)’e yahut Hz. Ömer(r.a.)’e ve diğer halifelere ve Ömer bin Abdülaziz’e bakarlardı. Baktıklarında ise tamamının devlet malı yemektense açlıktan ölmeyi, çoluk çocuk ve çevreyi kayırıp kollamaktansa helâk olmayı tercih ettiklerini görürlerdi.
Bunlar Hz. Muhammed(s.a.v), Ömer, Osman ve Ali efendilerimizle Ömer bin Abdülaziz ne yaptıysa tamamen tersini yaptılar, yapıyorlar ve bütün bunları yaparken ağızlarında Allah’ın adını ve Kur’an âyetlerini düşürmüyorlar. Bununla da yetinmeyip AB maskesi takmış Haçlıların ve “Haçlı seferi başlattım!” diyerek Afganistan ve Irak’a çullanan ABD’nin her dediğine boyun eğiyor, Müslüman Türk çocuklarının ders kitaplarına Hz. Muhammed(s.a.v) minyatürleri koymuş bulunuyorlar. İnsan, “Yahudiler bunlara niçin cesaret ödülü veriyor!” diye de mi merak etmez! Misyonerlerin önünü açan bunlar, kimliklerden “Din” hanesini kaldıran bunlar, adları bin bir yolsuzluğa karıştığı halde dokunulmazlık zırhına bürünerek hesap vermekten kurtulan ve iktidar nîmetleriyle elde ettiklerimiz için yakamıza yapışılmasın diye o koltuklara oturur oturmaz, “Nereden buldun?” kanununu yürürlükten kaldıran yine bunlar.
Ve daha neler, neler...
Geçtiğimiz günlerde Ankara temsilcimiz sayın Sabahattin Önkibar, “Erdoğan’la ancak Ahmedinecad gibi biri baş edebilir” demişti. İşte hakikat budur ve gerisi hikâyedir.
Hangi partiyi kurar hangi partiyi ele geçirirseniz geçiriniz İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad gibi mütevâzı, halkın değerleriyle barışık olduğu halkın vicdanında mâkes bulmuş, lükse ve harama bulaşmamış ve emperyalizme, Haçlı ve Siyonizm’e biat etmemiş bir lider bulamadığınız, hele hele İslâm’a kıyısından köşesinden dil uzattığınız sürece daha onlarca yıl mevcuda mecbur ve mahkûmsunuz vesselâm...