AKP'nin yeni peşkeş planı; "Zeytinlik"

Televizyon ve gazete reklamlarını çok önemserim. Gidişatımızı ve eğilimlerimizi görmek açısından önemli bir ölçüdür benim için. Toplumun değişik gelir seviyelerine göre arz-talebi takip ederim. Bir zamanlar özellikle televizyonlarda (çok değerli büyüğüm Burhan Ayeri abimizin alanına haddim olmayarak giriyorum. Affetmesi dileğimle-aht-) çiklet ve kadın çorabı reklamından geçilmezdi. 12 Eylül kuşağıyız. Çocukluğumuz yağ ve tüp kuyruklarında geçti. Sonra, biraz bir şeyler olmaya başladı memlekette.. Yağ reklamlarını görmekten acayip mutlu olmaya başladım. Yörük çocuğu olmamdan mı nedir?.. Zeytin ve zeytinyağı reklamları çok büyük keyif verirdi bana... Reklam demek "daha çok tüket, harca" demektir. Ancak, ülkenizin sanayi, tekstil, tarım ve gıda üretim reklamlarını görmek farklı bir mutluluktur diye düşünenlerdenim.

AKP iktidarı döneminde garip şeyler oldu. Televizyon ve gazetelerde lüks konut ve banka reklamlarından başka bir şey göremez olduk. Türk markalı reklamlara hasret kaldık. İnanın bana, Hacı Şakir ve Eyüp Sabri reklamlarını arar oldum!.. Kendi payıma zeytinyağı reklamlarına hasret kaldım!.. Televizyon ve gazeteler, Amerikan dili ve edebiyatı (!) ürünü olan konut reklamlarından geçilmiyor. Bir de İngiliz, Yunan, İspanyol vs. vs.. kökenli bankalarınkinden...

Ülkemizde sanayi yatırımları neredeyse sıfırlandı. Tarım ve hayvancılığımız bitme noktasında. İthal et yiyoruz, ithal buğday tüketiyoruz. Bir zamanların en önemli ülke meselesi, buğday silolarımızın doluluk oranıydı. Fukara yemeği kuru fasulyenin şarkısı vardı. Garibi, yoksulu anlatırken, "sofrasında kuru ekmek, peynir zeytinden başka bir şey yok" denirdi. Ya şimdilerde?.. Fakir fukara, garip gureba pilav üstü kuruya, peynir zeytine de hasret!..

***

Zeytin ve zeytinyağı, ne hikmetse bir zamanlar dünyanın en önemli üretici ülkeleri arasında olduğumuz memleketimizde lüks tüketim kalemleri arasına girdi. Daha da tehlikeli bir gidişat var. Günlerdir, CHP milletvekilleri seslendiriyor ama tınlayan yok!.. CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan avaz avaz bağırıyor, "zeytinin kökü kurutulacak" diye. TBMM, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda bugün görüşülecek olan "Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi" başlıklı tasarı. Torba!.. Kazım Arslan, "Birçok maddesi üretim reformuna ilişkin olmasına rağmen, üretimle ve sanayileşmeyle ilgisi olmayan, ZEYTİNİ VE ZEYTİNCİLİĞİ, MERALARI VE KIYILARI YOK ETMEYE yönelik maddeler taşıyor" diyor. Ve tehlikeye şu tespitlerle dikkat çekiyor:

"AKP usulü bir taslakla zeytinlikler, kıyılar, meralar daha fazla imara açılmak ve yapılaştırılmak isteniyor. AKP usulü yasa yapma mantığıyla, iki iyi şeyin içine üç kötü şeyi doldurup arada torba yasayla gece yarısı geçirmeye kalkıyorlar. Bu yasa geçerse kıyılardaki dolgu alanlarında, denizcilik faaliyetini, deprem riskini, çevre faktörünü hiçe sayacak, uydurma bir 'kamu yararı kararı' alacak Bakanlar Kurulu, kıyı dolgu alanlarında endüstri bölgesi ya da denize sıfır konumda kamu hastanesi projesini hayata geçirecektir. İktidar, ya yandaşı şirketlere yeni kapılar aralayacak ya da çevreyi ve kent planlarını altüst ederek çevreye rağmen endüstri bölgesi ve hastane kurmaya kalkacaktır.

Denize Sıfır Manzaralı Kanser Tedavisi

Birilerine 'Denize Sıfır Manzaralı Kanser Tedavisi' satmaya kalkacak olanlar, aynı tasarıda meraları yapılaşmaya açıyorlar ve böylece kıyıları yok etmek istiyorlar. Zeytinliklerde koku ve duman çıkaracak sanayi faaliyetlerine göz yumacaklar, zeytinlikleri yok etmeye dönük bir adım atmaya çalışıyorlar. Bu tasarının mera ve zeytinliklerle ilgili maddeleri, tarım ve hayvancılıktaki üretimi düşürecektir. Tasarı sanayi üretimini artırmayı hedeflemişse de çok büyük yanlışın içindeler. Zeytine rağmen, meraya rağmen, kıyı alanlarına rağmen sanayicilik olmaz. Zeytin, stratejik bir tarımsal sanayi ürünüdür. Teşvik edilmesi, daha çok geliştirilmesi gerekirken olmadık bir sebebe dayandırılarak yok edilemez. Ayrıca sanayi, tarıma ve hayvancılığa, çevreye ve kent planlamasına alternatif şekilde büyüyemez.

Zeytinlik saha tanımını maksatlı biçimde daraltan yeni tasarı, zeytini korumayı değil, yandaşı korumayı ve kurtarmayı hedefliyor. Zeytin kesene hapis cezası öngören kanun artık para cezasıyla işi kurtarıyor. Yeni 'zeytinlik saha' tanımı ve devamındaki maddeler, zeytinliklerde hayvan otlatmanın cezai yaptırımını düşürmüştür.

Partili cumhurbaşkanının talimatı, partiye güdümlü valinin izniyle partili şirketlerin zeytinliklere dalmasına zemin yaratılıyor. Yandaş için çıkarılacak Bakanlar Kurulu'nun 'kamu yararı kararı', kanuna eklediği bu istisna hükmüyle dünyada görülmemiş bir çarpık sanayileşme uğruna tarımı gözden çıkarmaktadır.

Meclis, farklı sanayi kolları ile tarımdaki üretimin, altyapı ve ulaştırma ile tarımdaki istihdamın birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olduğunu bilerek hareket etmelidir. Zeytinliklerin ve meralara yok edilmesine, kıyıların peşkeş çekilmesine ilişkin bu düzenleme, tarımda ciddi ölçüde gelir ve istihdam kaybı yaratacak, bu üç alanda telafisi imkansız zararları ortaya çıkaracaktır."

Şimdi gel de şu soruyu sorma!.. Zeytinliklerimizi de, Ege'de Yunan'a peşkeş çektiğiniz adalarımıza mı benzeteceksiniz?..

Yazarın Diğer Yazıları