AKP'nin sarsıcı çarpıklığı!..
Hele de tuzun kuruysa, "bol keseden dağıtmak" ne kadar da kolay değil mi?..
İnsanlara yol göstermek ve sözde geleceklerini "plan"lamak iddiasıyla ahkâm kesmek iyi de, ya insanlara "ekmek" vermek?.. İşte son zamanlardaki asıl mesele de budur...
Çünkü eskiden "Devlet Planlama Teşkilatı" vardı, her şeyi "plan"lıyordu... Radyoda-televizyonda duyardık eskiden, "beş yıllık kalkınma planı" diye...
Şimdi ise pervasızca dayatılan "plansızlık" yaşamın her alanına egemen olmaya devam ediyor;
Bırakın yatırımı, fabrika yapmayı, üretimi arttırmayı ve tarımı geliştirmeyi; "müreffeh bir toplum" yaratma planlarının zerresi de yok artık...
İşte "özelleştirme" yağmasıyla üretim merkezleri atıl duruma getirildi, eski fabrika arazilerinde plazalar yükseldi ve işsizlik kangreninin üzerine sosyo ekonomik çıkmazlar da eklendi...
Bu da yetmedi; fabrikalar kapatıldığı için, ham madde üreten tarım işletmeleri tarumar edildi, çiftçiler köyden uzaklaşıp kentlere savruldu ve üretimsizlik ekonomik kaosu daha da derinleştirdi...
Ve Türkiye bir taraftan üretemezken, diğer taraftan maydanozdan-samana kadar yurt dışına mahkûm edildi...
Az ekmek, çok çocuk!..
Yukarıda yansıtılan tablonun sonucu bellidir; Böylesi bir ortamda işsizlik-açlık artıyor, sefalet büyüyor ve yoksullar gelir-gider dengesizliğinin arasındaki uçurumda boğuluyor...
"Plansızlık" dedik ya; devlet artık geleceği yönetmeyi köprü-tünel-yol yapmakla, hatta işsizliği azaltmak için cezaevi inşa etmekle yürütebileceğini iddia ederken, yoksulluğun girdabında "nüfus"u artırmaya çalışıyor!!!
İşte bizzat cumhurbaşkanı, aileleri 3-4 çocuk yapmaya teşvik ederken, "Rabia" işareti yapmaktan da geri durmuyor!!!
Çarpıklık da burada başlıyor; iktidar bir taraftan nüfusu artırmak için kendi kafasından -tersine aile planlaması-na (!) yönelirken, diğer taraftan giderek artan nüfusun gıda gereksinimini bile karşılayamıyor!..
Peki; tarımın çökertildiği bu ülkede, bir yandan üretim daraldığı için sebze-meyve- gıda gereksinimi artarken, diğer taraftan da nüfusu artırma çabaları gafletten öte, acaba neyi ifade ediyor?..
Evet; yukarıdaki saptamaları kaygılı hale getiren üretim rakamları da çarpıklığa dikkat çekiyor;
Fazla geriye gitmeye gerek bile yok; TÜİK'e göre, Türkiye'de 2017'ye oranla 2018 yılında çok önemli gıda maddeleri üretiminde ürkütücü düşüşler yaşanmış...
Örneğin; tavuk eti 7.6, yumurta 1.3 ve süt üretimi de 5.3 oranında düşmüş... Kırmızı et üretimi ise 12.1 oranında azalmış...
Yani, Türkiye artık yıllar önce ifade edildiği gibi, "kendi kendine yeten 7 ülkeden biri" olmak iddiasından iyice uzaklaşmış...
İşte böylesi bir ortamda bile, "yoksullaştır-köleleştirir" stratejisiyle kıskaca alınan kitlelerin vurdumduymaz-gafil tavrı AKP'yi halen ayakta tutabiliyor.
Üstelik AKP iktidarı, gıda maddelerine fahiş zamlar yapan çetelerle mücadele etmek yerine, sokaklarda "tezgâh" kurarak kendi destekçilerini kuyruğa sokmasına rağmen!!!
Peki; "tanzim-satış" kuyruklarında gazetecilerin mikrofonuna saldıranlara ve zamları bile "dış güçlerin oyunu" diye nitelendiren gafillere ne demeli?..
3.YAZI
Gafletin zavallı kuyruğu!..
Evet: Türkiye garip bir ülke oldu... Çünkü yukarıdaki çelişkiler de tuhaf bir şaşkınlığın ortasında büyüyor...
Son 16 yılda, emekli maaşından gıda fiyatlarına, işsizlikten uçuk vergilere kadar yemediği kazık kalmayan milyonlarca insan, AKP'yi ısrarla ayakta tutuyor?..
Ne tuhaf değil mi; cumhurbaşkanının "3-4 çocuk yapın" çağrısına uyarak nüfusu artırmak için çırpınan bir kitle, AKP iktidarının beceriksizliği nedeniyle salatalık-domates almak için kuyrukta beklemeyi kendine reva görüyor...
O halde söyler misiniz; dünyanın neresinde, bir taraftan üretimi azaltıp işsizliği artıran, aynı zamanda zamlarla mücadele edemeyen bir iktidar hem insanlara "çocuk yapın" diye çağrı yapıyor hem de o çocukların yiyeceğinin karaborsaya düşmesini engelleyemiyor?..
Ne diyelim şimdi; bu iktidar mı memlekete layık, yoksa bu millet mi AKP'ye?.. Hadi, cevabını kuyrukta beklerken tartışıverin!!!