AKP’nin Kayseri Şeker Operasyonu...
Sistem mühendislerinin marifeti ile insanlarımız suni gündem maddeleri ile meşgul edilirken atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş oluyor. Neredeyse bir yıl önce bu sütunlardan memleketim için “Kayseri’de nereler oluyor” başlıklı bir yazı ile olup biteni duyurmaya çalışmıştım. Günlük kaygılar yüzünden ihmal ettiğim memleketim Kayseri ile ilgili yeni bilgiler geldi. Coğrafi konumuna rağmen sanayi kenti özelliğini her gün geliştiren Kayseri’de hedef ülkenin stratejik ürünü şeker... Ekim alanları sınırlandırılan pancar şekeri yerine GDO’lu kanserojen etkileri olan mısır nişastası şekerine yönlendirmek için Atatürkümüzün kurduğu şeker fabrikalarının üç-otuz kuruşa yandaşlara peşkeş çekilmesi olayını duyarlı okurlarımız zaten biliyor. Bizim Kayseri Şeker 2001 yılında 5.000 ton pancar işleme kapasitesine sahip 110.000 ton şeker üreten bir fabrikaydı. 2010’da Kayseri’de 12.000 ton, yan kuruluşları olan Boğazlıyan’da 13.000 ton olmak üzere 25.000 ton pancar işliyor. 25 yataklı kendi hastahanesi 10.000 büyükbaş hayvan yetiştiren çiftliği, 50 TIR’lık nakliye firması, benzin istasyonu, sentetik dokuma tesisi, bisküvi-çikolata, sakız, şekerleme fabrikası, pazarlama şirketi ve inşaat sektörüyle 3.000 kişiye istihdam sağlıyordu. 7.5 milyon TL olan sermayesini 200 milyon TL.ye çıkarıp Kayseri şekerini dünya markası haline getirmişti. 2002 yılından itibaren göze battığı için müfettişler burda karargâh kurdu. Lakin yasadışı hiçbir şey bulamadılar. Bu altın yumurtlayan tesisi ele geçirmek için harekete geçen AKP iktidarı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yaşar Karayel ile on binlerce ortağı olan pancar kooperatiflerinin kongrelerini kazanmak için olmadık yöntemler denedi. Ortaklar arasında üretici olan yakın akrabalarım da var. Zaten kısıtlanmış miktarda pancar üretip çoluk-çocuklarının nafakasını alınteri ile çıkarıyorlar. Bu yüzden de kooperatiflerine sıkı sıkıya sarılıp müdahaleyi önlemişlerdi.
Kongrelerde başarılı olamayan AKP, Grup Başkanvekili Mehmet Elitaş’ın hazırladığı önerge ile “Hakkında bir soruşturma açılan kooperatif yöneticileri ve bu kooperatif iştirakinde görev yapan üst düzey yöneticilerin ilgili bakanlık tarafından görevlerinden alınabileceği ve bakanlık tarafından yeni atanacak kişilerin bir yıl içerisinde Kooperatifi Genel Kurula götürecekleri” hükmü vardı. Önergenin görüşülmesi sırasında CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam söz alarak “Zaten, Sayın Elitaş’ın bu yasa teklifini vermesinin altında yatan neden, Kayseri’de yönetime hakim olamadığı kooparatiflerin genel kurullarını da kaçırdı, şimdi bir denetleme yaptırıp o denetleme sonucunda onları görevden aldırıp sonra da istediğini yapmak” diye durumu açığa çıkarmıştı. Bütün itirazlara rağman TBMM’de çoğunluğu olan AKP’nin oyları ile kanuna eklenen madde kamuoyunda “Vedat Ali Özışık yasası” olarak bilinmektedir. Kanun Şubat 2010’da yürürlüğe girince hem Sanayi Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı ve MASAK müfettişleri inceleme başlattı. Kayseri Şeker’in üst düzey yöneticilerinin bir kısmı “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve cebir şiddet kullanmak” iddiasıyla Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca gözaltına alındılar. 30.11.2010’dan bu yana tutuklu bulunmalarına rağmen henüz iddianame mahkemeye ulaşmamıştır. Tutuklular sonu belirsiz durumda Sincan Cezaevinde yatmaktalar. “Suç örgütü” iddiasına karşılık savunma avukatları amacın 2010 yılının Aralık ayında genel kurul yapması için atanan Bakanlık görevlilerinin halen bu seçimi yapmamış olmalarından hareketle, tutuklu kişilerin seçime katılmamaları ve seçimde AKP lehine çıkarılmak istenen sonucu riske atmamak olduğunu ifade ediyorlar. Bırakınız trilyonlara hükmeden bir kuruluşu, 8-10 ortaklı yapı kooparatifinin zamanında genel kurulu toplamayışı yüzünden ağır cezada yargılandığına bizzat tanık olduğum için bu uygulama dikkatimi çekti. İş burada bitmiyor, Bakanlığın görevlendirdiği ve bir yıldır icranın başında bulunan yöneticilerle ilgili Kayseri yerel basınında ilgi çekici iddialar var. AKP’li milletvekilleri ve belediyelerle ile olan sıcak ve samimi ilişkilerin görüntüleri televizyonlarda yayınlanıyor.
Dosyanın can alıcı konularından biri de cebir ve şiddeti bizzat uyguladığı iddia edilen Ercan V. ile ilgili karar. 30.11.2010’da tutuklanan Ercan V.’nin avukatı defalarca tutukluluğa itiraz etmiş. Her defasında reddedilmiş. Ancak Ercan V. bu defa 15.10.2011’de AKP Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil’in kardeşi olan Avukat Necdet Pakdil’e vekalet vermiş. Pakdil’in talebi üzerine 27.10.2011’de tahliye gerçekleşmiş. Bu konuda HSYK’ya şikayet dilekçeleri verilmeye başlanmış olsa da ortada bir garabetin olduğunu kimse inkar edemiyor.