AKP'nin ipi çekilmiş
Fakir fukara ve garip guraba edebiyatının sözcüsü Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan emekli maaşlarına zammı duyan yandım anam diye sokağa fırlıyor. Günler öncesinden miktarı başbakanının açıklayacağını ifade eden eski müsteşar yeni bakan Ömer Dinçer’den doğrusu ben bile umutlanmıştım. Kendileri inkâr etse de memleket seçim sürecine girmişken, çalışan ve emeklilere bu kadar zamcık, ayağa sıkılan mermiyi hatırlatmıyor mu? Seçime gidecek bir iktidarın böylesi bir intiharı bana biraz da Devlet Bahçeli’nin 3 Kasım’da seçim var beyanını hatırlattı. Bırakınız koalisyon ortaklarını, partinin yetkili kurullarından bir Allah’ın kulunun bile haberinin olmadığı seçim kararı yüzünden memlekette siyasi denge alt üst olmuş, Türkiye AKP’ye mahkum edilmişti. Şimdi de AKP’nin işçi, memur, çiftçi, emekli düşmanlığında iktidarlarının sonunu getirdiğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Bir yıl öncesine kadar sokaktaki vatandaşın, ne yapalım alternatif yok ki yakınmalarının esemesi okunmuyor artık. Vatandaşın nabzının en sağlıklı ölçüldüğü mekanlarda berber, çay ocağı, taksi durakları, metro istasyonu, minibüs, otobüs, bankalar ve hastanelerde birkaç gündür tur atıyorum. Şikâyetler yanmalar, yakınmalar gırla gidiyor. Özellikle emeklilerin bedduaları ayyuka çıkmış durumda. Şükretmesini, hamdetmeyi ibadet sayan, kanaatkârlığıyla bilinen esnaf kelimenin tam anlamıyla sövüyor. Vatandaşın ruh sağlığı ciddi tehlikede.
Cıvıl cıvıl neşe dolu okul çocuklarının son dönemlerdeki yüz hallerine dikkat ettiniz mi? Devlet dairelerinde, bankalarda, hastanelerdeki personelin, hastaya, müşteriye yani vatandaşa davranış şekillerini bir düşünün. Mutsuz, mat bakışların yanında her halleriyle umutsuzluklarının yüzlerine nasıl yansıdığını mutlaka fark etmiş olmalısınız.
Daha dün çok yakın bir dostum, “Son yıllarda yaşanmış güzel bir aşk hikâyesi duydun mu?” diye sorduğunda yumruk yemiş gibi hissetim kendimi. Evet, yüreği sevgiyle dolu insanlarımız aşkı bile unutmuş. Televizyon dizilerindeki suni, seviyesiz ilişkilere kızıyor, masum aşkları arıyor. .
Cumhuriyete yakın yaşındaki annemden alıyorum haberleri. Rahmetli babamın inşa ettiği binada 40 yıllık komşularımızın halini anlatıyor anam. Alttaki berberin altı ayda üç defa el değiştirip kapanmasını öğrendim. Çoğunluğu emekli olan komşularımızın kaloriferden nasıl da vazgeçtiklerini, bir odada battaniye sarılıp oturduklarını, doğalgazı haftada bir gün banyo için kullanabildiklerini anlatıyor annem. Sekiz katlı 40 daireli apartmanımızın hanelerindeki haberler arasında neler yok ki? Köyden gelen un, bulgurdan tutun da, yazın yapılan pekmezin şişelerden satışı, Tosya’dan pirinç, Amasya’dan fasulye, Erzincan’dan peynir gibi ürünlerin pazarlanmalarına dair ilginç hikayeler var. Yıllar önce evlenip, ayrı ev açanların anne babalarının yanına dönüşleri, tasarruf yöntemlerindeki yeni icatlar ile ilgili haberler, ajanslardan daha hızlı bizim binada akıyor.
Yılların Erbakancısı, günün Tayyipçisi olan mütedeyyin komşularımızın açılım ile defterden sildikleri AKP’ye yeni zamlar yüzünden beddua ettiklerini de okuma yazması olmayan anamdan öğrendim. Başındaki yazmayı düzeltip, “Oğlum eskidenmiş o sağcılık solculuk, CHP’lilik, MHP’lilik. En hızlı MHP’liler bile Baykal’a oy vereceğini söylüyor. Baykal’a kızan da Bahçeli olsun bari deyiveriyor”
Haneden Haber Ajansı olarak nitelendirdiğim anamdan bugünkü özetler böyle. İşçi memur, çiftçi ve emekli AKP’nin ipini çekmiş bile.