AKP'nin gizlemeye çalıştığı Türkiye!..
Memleketin her köşesinde "hayal" dağıtan devasa afişlerde yazılanları kimse unutmadı herhalde;
"Milli şahlanış iktidarı, 2023 hedefi, kendi uçağımızı yapacağız, Türk otomobilini üreteceğiz, Türkiye Ortadoğu'nun yıldızı olacak vs."
Türkiye'de, iktidar- yandaş medya ikileminde kolaylıkla yapılan ve hiç taviz verilmeyen tek şey, "algı" operasyonunu başarıyla yürütmektir...
Yani ortada hiçbir şey yokken, her şeyi yapmış gibi görünmek, her yerde hezimet varken başarı hikayeleri yazmak ve daha da ileri giderek bir hezeyan içerisinde, son 17 yıldaki bütün skandallara- rezaletlere rağmen ülkeyi sanki CHP yönetiyormuş (!) gibi vahim bir algı yaratabilmek...
Hollywood starlarını kıskandıracak biçimde, insanlara olmamışı muhteşem manzaralarla, tozpembe görüntülerle yansıtabilmenin adı herhalde siyasal "takiye" olmaktan ileri gidemez...
İşte bunu çok iyi başarıyor AKP... Yandaş medyasıyla, milleti uyutmaya çalışan kadrolarıyla halkın sırtından hayal pazarlamayı çok beceriyor iktidar...
Yani, ortada memleketi huzura- refaha kavuşturacak, "demokrasi"yi her alanda hissettirecek, topluma mutluluk verecek zerre kadar bir eylem- çalışma- proje- plan yokken Türkiye'yi mutlu insanların, sorunsuz yaşam sürdüğü bir coğrafya gibi göstermek, "takiye" sözcüğünü bile kıskandıracak bir ikiyüzlülükten ibarettir...
Haksızken haklı konuma düşmek, yokken var gibi göstermek, sıkıntıların merkezinde - iktidarı masum gösterirken muhalefete taarruz etmek- hatta muhalefet liderinin saldırıya uğramasını seyretmekle yetinmek vah ki vah!!!
Hele de, sosyal medyada en küçük eleştiri yapana mahkeme tebligatı göndermek ve tüm bunlar devam ederken, "insan hakları eylem planı" adı altında ahkam kesmek "tuhaf" sözcüğünden beter, dehşet verici olmalı?..
En sarsıcı örneklerden birini soralım o halde; Sanki beş gün önce bu ülkede, bir gazeteci "kelepçe"lenmemiş gibi bir hava yaratmak neyin nesidir mesela?..
Ekonomi çöküşteyken "uyan"ın...
Herkesin bildiği, gözlemlediği ve aslında bir vahamet zinciri olarak yan yana getirmekten de kaçındığı görüntünün çarpık manzaraları yukarıdaki örneklerden ibaret değil...
Toplumlardaki en önemli sosyal sorunların temelinde nasıl cehalet ve yoksulluk varsa, Türkiye'de bunların yanı sıra, en büyük sıkıntı ekonomik çıkmazın yarattığı travmalar ve buna karşı bitmeyen ilgisizlik, "banane"cilik, illa ki "DUYARSIZLIK!!!"
İşte bu "duyarsız"lığa rağmen siyasi analiz yapanlar dönüp dolaşıp aynı noktaya dikkat çekmiyorlar mı; "her şeyi ekonomik, AKP'yi ekonomik sorunlar götürecek..."
Peki, herşey bu kadar kolay mı?.. Soralım o halde;
Yıllar önce Arjantin gibi ülkelerde, ekmek fiyatının artması yüzünden 1 milyon kişinin sokağa döküldüğü bir dünyada, konu madem "ekonomik çıkmazlar"dan kaynaklanıyor, o halde Türkiye'de daha geçen aya kadar sebze- meyve fiyatları fahişten de öte fiyatları satılırken, acaba AKP iktidarı nasıl oldu da 31 Mart seçimlerinde birinci parti olabildi?..
Milyonlarca insanın işsizlik- açlık- sefalet-sosyal sorunlar ve ekonomik buhran nedeniyle derin bir çıkmazda bulunduğu bir ülkede, dargelirliler sofralarına "soğan-patates" bile alamazken, AKP'nin 31 Mart'taki yerel seçimde birinci parti olması sosyologlar ve psikologların (!!!) çalışma alanına girmiyor mu?..
İlgililer, meraklılar, uzmanlar bu derin çelişkiyi araştırsınlar ama önümüzdeki 23 Haziran'da yapılacak seçim öncesi acaba -en önemli sorun- olarak gösterilen "ekonomi"de neler yaşanıyor memlekette?..
İmamoğlu, seçmen, asıl uyarı…
Dün de bu köşede dikkat çektiğimiz gibi, ekonominin bütün unsurları şalteri indirmiş, tarlalarda traktörler durmuş, sanayi merkezlerinde çekiç ses yükselmiyor, fabrikalar kapanıyor, çarşı- pazar ses vermiyor ve iş dünyasının diğer alanlarında da umut verici bir işaret görünmüyor...
İşte dünkü Yeniçağ'da da vardı, her alandaki düşüşte olduğu gibi, otomotiv satışı da yüzde 7.5 oranında azalmış geçen aya göre...
CHP Manisa milletvekili Bekir Başevirgen ise son 4 yıl içerisinde "412 bin"den fazla esnafın kepenk indirdiğine dikkat çekmiş...
Söyler misiniz, her yıl neredeyse 100 bin civarında esnafın içine düştüğü çıkmaz nedeniyle işyerinin kapısına kilit vurmak zorunda kaldığı bir ülkede, hangi iş tıkırında olabilir ki?..
İşte "Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği"nin raporuna göre, inşaat sektöründe de yüzde 10.9 küçülme meydana gelmiş...
Yılın ilk üç ayında inşaat malzemesi üretiminde yüzde 22.7 oranında üretim kaybı meydana gelmesi, ekonominin her alanına etki eden bir sektördeki "imdat" çığlıklarını duyurmaya yetiyor...
Peki, onlarca örnekle destekleyebileceğimiz bu sıkıntılara bir kez daha niye mi dikkat çektik?..
Sorunun yanıtı bellidir; 31 Mart öncesi evine soğan- domates-patates alamayan milyonlarca insan inanılmaz bir "duyarsız"lıkla AKP'ye oy verdi...
O halde, 31 Mart'ın ardından ekonomik buhranın daha da çıkmaza sürüklenmesi ikinci soruyu da hemen gündeme getirmiyor mu?..
Görelim bakalım; millet açlıktan-işsizlikten sefaletten daha da çok yakınırken, döviz çalkantısı gelecek kaygısını arttırırken, ekonomideki belirsizlik büyürken, "23 Haziran"da halkın tepkisi ne olacak?..
Muhalefet bir yandan Ekrem İmamoğlu'nun uğradığı vahim haksızlığı anlatırken, diğer taraftan da yoksulla varsıl arasındaki uçurumu da büyüten "ekonomik" buhranın sarsıcı sıkıntılarına ısrarla dikkat çekmelidir... Milletin başka türlü uyanacağı yok!..