Siyasette "lider" faktörünün en fazla Şark toplumlarında öne çıktığı gerçeği artık geride kalıyor. Üniversitelerde bilim dalı haline gelen siyasetin kurallarını eksiksiz yerine getirenler başarıyor. Propaganda gücünü arkasına alan liderler seçim ipini göğüslüyor. Her şeye rağmen "lider" tek seçenek değil. "Şeyh uçmaz, müritleri uçurur" özdeyişinde olduğu gibi lideri, lider yapan şüphesiz yakın çevresindeki siyasi danışmanlarıdır. Ve elbette görevini eksiksiz yapan danışmanlara olan güvendir. Dünya görüşleri, hayat tarzları birbirinden farklı profesyonel danışmanların ayrı ayrı hazırladıkları projeleri bir potada eriterek başarıya ulaşan lider sayısı çok az. Bu konuda Recep Tayyip Erdoğan'ın hakkını teslim etmeliyiz. 15 yıl boyunca Erdoğan'ın en büyük şansı toplumun beklentilerini yerine getirebilecek, güvenilir bir liderin bulunmayışıydı. Ancak yolun sonuna gelindiğini peşinen ifade etmeliyiz. Bu gerçeği Erdoğan'ın da hissettiğinden eminiz. Riski göze alarak barajı 50 +1'e yükselten Erdoğan da 16 Nisan referandumunun gerçek sonucunda kaybettiğini bildiği için iplerin tamamını elinde tutarak başaşağı gidişi durdurmak için yeni planları var. "Teşkilatta metal yorgunluğu var" söylemi ile değişimin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Erdoğan muhtemel rakiplerini enterne edebilmek için formül arayışında. 2019'daki seçimin ilk turunu geçemeyeceğini biliyor. Bu konuda gelen raporları ciddiye alıyor. Her ay en az üç kamuoyu araştırması yaptırır. Çıkan sonuçlara göre söylemini değiştirir.
Rakibi belli...
Türkiye'de sağ bir partinin rakibi yine sağ olarak bilinen bir başka parti ya da liderdir. Erdoğan'ın rakibi belli... Meral Akşener... Akşener sadece siyasetin kilidi olan MHP'nin seçmenlerinin yüzde 90 oranında desteklediği lider değil. AKP'ye oy verenlerin yüzde 11 ile 14 arasındakilerin de tercih edeceği isim. CHP'den de önemli bir bloğun oy vereceği alternatif kişi Akşener... Öyle ise henüz partisinin kuruluşunu tamamlayamadığı halde yüzde 25'lik potansiyeli şimdiden arkasına alan Akşener'in önü kesilmeli. MHP ve Devlet Bahçeli ile kurulan ittifakın sebebi de budur. Ekim sonunda ilan edilecek partinin yolunu kesebilmek için her türlü çılgınlık yapılabilir.
12 Eylül darbesinden sonra kurulan partilerin kapatıldığını, kurucuların, milletvekili ve belediye başkanlarının Kenan Evren ve şürekasınca veto edildiğini unutmuş değiliz. Peki Erdoğan, Evren gibi bir gece yarısı çıkaracağı KHK'nın resmi gazetede yayınlanması ile bu partiyi engelleyebilir mi? Memleket bir yılı aşkın sürede OHAL ile yönetiliyor. Gözünü hırs bürümüş ise yapar. Ancak danışmanları böyle bir durumun ters tepeceği uyarısında bulunacaktır. Evren'in Turgut Sunalp'in MDP'sini desteklediği açıklamasından sonra ANAP ve Turgut Özal'ın yükseliş gerçeğini göz ardı edemez... Ederse, Akşener hanesine yüzde 5 daha eklemiş olur. Akşener ve arkadaşlarının böylesi durumda B-C-D planları vardır elbette...
Anketçilerden uyarı
Yüzde bir, iki, üç bir şekilde tolere edilebilir. Ancak 'üç'ün üzeri siyaset biliminde karşılığı yok. Erdoğan bu yüzden ilçe ve il kongrelerinde kadrosunun en az yüzde 50'sini değiştirmeyi planlıyor. Yüzde birin önemini kavramış. Akşener'e alternatif Tansu Çiller'e umut bağlamış görünüyor. Mehmet Ağar ile mesaj veriyor. Türkeş soyadı ile liste avantajı sağladı. Yarın öbür gün Özal ailesinden birini alırsa şaşırmayın. Geçmiş dönemlerde MHP ve Ülkücü camiada görev yapmış bazı isimleri de dahil edebilir. Bir kaç emekli askeri kadrosuna katabilir. Doğu ve Güneydoğu'da yıllarca ihmal ettikleri aşiretlerin reislerinden medet umacaktır. Değişim telaşı ile yüzde 50'sini değiştireceği teşkilatın kırgını, küskünü olmayacak mı? Çıkar çatışması başlamayacak mı? "Nöbet değişimi" dense bile o kırgın ve küskünlerin kaybı olmayacak mı? Elbette hesabını kitabını yapmıştır. Lakin evdeki hesap ile çarşıdaki birbirini her zaman tutmaz. Bu telaşın hayra alamet olmadığını bilenler sonucu görüyor. AKP'ye anket hazırlayanların ilginç bir uyarısı var. "Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor".
