AKP’den HDP’ye “Yüce Divan” ricası!..

Akrabaları Kalkındırma Partisi’nin (AKP) iç gündeminde tek madde var; Ocak ayı sonunda yapılacak Yüce Divan oylaması.
AKP’li eski 4 Bakan hakkında kurulan aklamatik komisyonunun, raporunu bugün TBMM Başkanlığına sunması gerekiyor. Raporda ne yazılıp ne yazılmadığının hiç önemi yok. Delilleri yok etmeye kadar her türlü kanunsuzluğa açıktan soyunan iktidar partisinin içinde öyle sandığınız gibi vicdan muhasebesi yapıp rahatsızlık ifade eden  “Bu iş benim vicdanımda yara açtı. Ben gelip genel kurula Bakanların Yüce Divan’a gitmesi yönünde oy kullanacağım”  diyen mebusa daha Ankara’da rastlayan olmadı. 3 dönem kuralından dolayı bu seçimde milletvekili adayı olamayacakların üstünde yapılan tahmin ve yorumlar ise sadece temenniden ibaret. Tabii işin içinde biraz safdillik de var. Yüce Divan oylaması ile ilgili kanaatimi yazının sonuna bırakıyorum.
Peki, aklamatik komisyonunun verdiği karardan sonra AKP içinde gerçekte neler oluyor?..
Oraya geçmeden önce aritmetik tabloyu özetleyim;
AKP’li eski 4 Bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi için gizli yapılacak oylamada 276 sayısının bulunması gerekiyor .CHP, MHP, HDP, bağımsızlarla  birlikte birer sandalyeye sahip olan 5 partinin toplam sayısı 223. Muhalefet ve bağımsızlar hiç kayıp vermeden  “Yüce Divan’a gitsinler”  yönünde oy kullansalar dahi AKP’den 53 milletvekili fire verip muhalefet ile birlikte oy kullanması gerekiyor.
Recep Erdoğan’ın partisi iyi bir organizasyon şirketidir. “Sıkıntılı” milletvekilleri yalnızca bu oylama için değil her daim itina ile takip edilir, rapor edilir. AKP’nin ikna odaları her zaman hazırlıklıdır. Her “sıkıntılı”  durumda görevli bekçiler gelir kapıyı açar ve başlarlar çalışmaya. AKP milletvekillerinin çok özel ve de gizli “özlük” dosyaları ikna odalarının demirbaş ve yangında ilk kurtarılacaklar listesinin en başında yer alır. Bu  “özel” dosyalar her yeni sıkıntılı dönemde son gelen bilgilerle güncellenir.   
AKP’nin oturmuş “ikna odaları” sistemi üzerinden son güncel hadisede neler olup bittiğine bakalım.
Fırsat bu fırsat; (!) AKP’nin 3 dönemlikleri arasındaki potansiyel sıkıntılılar arz ve taleplerini gayet diplomatik bir dille parti polit bürosuna iletmeye başladı. Bunların arasına 3 dönemlik olmayan fakat bir daha listelerde kendisine şans verilmeyeceğine kesin inananlarda katıldı. Gelen talepler üzerine ilgili şahısların özel  “özlük”  dosyaları tekrar açıldı. İtina ile inceleniyor. İkna odalarında görüşmeler de başladı.


Peki sistem nasıl yürür?..
İkna odasına giren AKP’li mebusa “makul ihtiyaç ve sıkıntılarının” giderileceği sözü verilir. Eğer adı geçen mebus biraz daha kanırtayım da daha fazlasını kopartayım derse “özlük”  dosyasındaki raporlar önüne konulur. Mebus ikna olmaz nasıl olsa kaybedecek bir şey yok noktasında ise “beyefendiye”  havale edilir. “Beyefendi”  ilk başta topa girmez. Onu, kendisine en yakından temsil eden ilgili kişiye havale eder. İlgili kişi ikna odasında görüştüğü mebusa “beyefendinin selam ve sevgilerini” aktardıktan sonra talepleri dinler. Zaten daha önce bilinen ve o doğrultuda hazırlanan taleplerdeki uygunluk ve yerine getirilebilirlik listesine göre hareket edilir. Mebus işi daha da çığırından çıkartırsa son söz ve karar “beyefendiye” bırakılır. “Beyefendi” de ya bire bir görüşme kararı alır ya da “söyleyin ona özlük dosyası genel servise açılacak” mealinde mesaj gönderir.  “Beyefendi” nin bire bir görüştüğü mebuslar ise önce haddini iyice bilmesi için makamda en az 2-3 saat, su kulesi nöbeti bekler. İçeriye girdiğinde ise  “beyefendi” tarafından muhabbetle (!) kucaklanır. “Beyefendi”  görüşmeye layık bulduğu mebusa önce dolu mu boş mu diye yoklama çeker. Adam doluysa her türlü sevgisinden onu sonuna kadar faydalandırır. Parti yöneticileri onun sıkıntılarını iyi anlayamadığı için de çok sert fırçalayacağını da söyler. “Siz benim kardeşimizsiniz” der. Öper koklar, gönderir...
Ben, daha bugüne kadar AKP’de ikna odasına girip de ikna olmadan çıkan mebusa veya teşkilat yöneticisine rastlamadım. Hele hele, “beyefendi” ile görüşüp yalpalayanı da (!) tarih yazabilmiş değil!..
Bugünkü konjonktürde de ikna olmamak (!) için sebep yok;
Daha önceki mahalli imkanlara, yönetim kurullarına, Bakan yardımcılıklarına, ihale havuzlarına en yeni olarak, Kaçaksaray’ın makam koltukları eklendi. Özellikle 3 dönemliklere, Kaçaksaray’da yeni ihdas edilen bol imkanlı geniş yetkili hükümet üstü kurulların koltukları garanti ediliyor.
AKP’de ikna çalışmaları tek yönlü ve içe dönük değil. Siyasi kulislerde konuşulanlara göre, iktidar partisinden “çözüm süreci” ortağına HDP’ye   “oylamada bizi vurmayın”  mesajı gitti. Güvenilir kaynaklara göre AKP’de bir grup başkanvekili İmralı heyetinin önemli bir ismine “Yüce Divan oylamasına mümkün olduğu kadar az sayıda katılın”  mesajı götürdü. Mesajın da değerlendirmeye alındığı bildiriliyor. Ayrıca, AKP’de Kürt kökenli milletvekillerine “samimi oldukları HDP’lilerle yakından ilgilenme ve sıkıntıları için çözüm bulma”  görevi de verildi. AKP kulislerindeki iddialara göre; Soruşturma Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü’ye 3 döneme takıldığı için Kaçaksaray’da koltuk sözü, komisyonun diğer AKP’li üyelerine de bir daha milletvekili seçilme sözü verildi. Bütün bunlara rağmen AKP yöneticileri işi şansa bırakmaz. Daha önce Anayasa değişikliği oylamalarında şahit olduğumuz oy verme sonrası renk belli etme yöntemleri yine devreye sokulur.
Yüce Divan oylaması ile ilgili sona bıraktığım şahsi kanaatime gelince;
AKP, bırakın 53 fire vermeyi, 5 fire verirse büyük sürpriz olur...

Yazarın Diğer Yazıları