AKP’de günün sorusu; "Patron ne demiş?"..

AKP’de bugüne kadar alışagelmediğimiz tuhaf şeyler oluyor.  “Tuhaf şeylerden” kastım; iktidar mensuplarının hal-hareket ve hâletiruhiyeleri ile ilgili.
Bakmayın!..
Beyaz camlarda ve gazete sütunlarında afra-tafra yapıp, hava attıklarına.. Odaların içinde yalnız, baş başa kaldıklarında pek hüzünlü ve mahzun oluyorlar.
Nedeni mi?
Onların deyişiyle,  “patronlarından”  dolayı.
Tayyip Erdoğan’ın, AKP içinde özel sohbetlerde kullanılan değişik isimlendirmeleri vardır. Yakınlık derecelerine göre; kimi  “ağa” , kimi  “beyefendi” , kimi “sultanım”  kimi de “patron”  der.
Son zamanlarda ise Erdoğan için  “patron” deyişi parti içinde iyice yaygınlaştı. Sıkıntılı sıkıntılı, elleri ceplerinde dolaşıp, “acaba patron ne yapacak”  sorusuna cevap arıyorlar. Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemini yeniden tartışmaya açtıktan sonra bu gariplik hali daha başka bir manzarayı da ortaya çıkardı iktidar partisinde. Eskiden her kanattan birileri ortaya çıkar (doğru-yalan bilemem),  “Beyefendi benle şu hususu paylaştı. Bana şu konuda fikirlerini anlattı, bana şunları bunları dedi” diye diğerine hava atardı.  “Beyefendi” ye yakınlık konusundaki yarışta herkes kendince diğerine epeyce fark koyardı.
Şimdilerde ise herkes birbirini yokluyor; “patron ne demiş”  diye.
AKP içinde en anlı-şanlı isimler bile neler olup bittiği konusunda “haber alamamaktan”  dolayı sıkıntılı.
 “Tayyip Erdoğan ve yakın çevresinden karartma var”  diyenler bile oluyor.
Lafı uzatmadan, AKP içindeki sorunun adını, onların deyişi ile koyalım;  “PATRON ACABA NASIL GİDECEK?” ..
 Evet!..
AKP içinde “patron” dan dolayı kafalar epeyi karışık. Özellikle milletvekilleri  “neler olduğunu”  gazetelerden ve  “yakın” gazetecilerden takip etmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan’ın Pakistan’a gitmeden ve gittikten sonra oradan yaptığı açıklamalar, AKP’lilere kabuslar gördürüyor. AKP kulislerinde, sorular, sorular, sorular..
-Patron, acaba Anayasa Mahkemesi’nden; Cumhurbaşkanlığının görev süresi ile ilgili çıkacak karar hakkında bir sinyal almış olabilir mi?..
-Patron, yarı başkanlık mı, başkanlık mı yoksa Cumhurbaşkanlığı mı istiyor..
-Patron, mahalli seçimleri erkene alır mı?..
-Patron, üç defa milletvekili seçildikten sonra bir daha seçilememe konusunda yumuşar ve tüzüğü değiştirir mi?..
-Patron gerçekten anayasa değişikliği istiyor mu?..
-Patron, Abdullah Gül ile anlaşmış olabilir mi?..
-Patron, kavgalı olduğu yerlerle uzlaşmaya mı çalışıyor, geri vitesine mi taktı?..
-Abdullah Gül gücünü daha da mı artırdı. Köşkten inmeyecek mi?..
Bunlar gibi onlarca soruyu tartışıyorlar.  “Patron” larının gazetelere verdiği demeçlere bakıyorlar. Ne yazık ki ortak bir çıkış yolu bulamıyorlar. Son geldikleri nokta ise şöyle;
 “Bizi ve partiyi bugünlere getiren Tayyip Erdoğan. Abdullah Gül’ü bile o Cumhurbaşkanı yapmadı mı?.. Anayasayı değiştiremese de Başkan olamasa da hiç fark etmez. Kongrede o isterse bir tek onun için tüzük değişikliği yaparız. Kimse de bir şey diyemez. Genel Başkan, Başbakan olarak devam eder gider”.

***


Gündem Tayyip Erdoğan olunca; onunla ilgili diğer maddelere geçelim..
Tayyip Erdoğan, “birileri Kandil Dağı’nda taşeronluk ofisi açmış” diyince  “gereğini yap”  cevabını almıştı. Erdoğan, işine gelmeyen konularda sanki iktidarda değil de muhalefetteymiş gibi şikayetleniyor.
Bizim kulağımıza yeni geldi. Kandil’deki fitne yuvasını çökertemeyen Erdoğan’ın acizliği bir kez daha ortaya çıktı.
Kandil’den İstanbul’da eylem yapması için gönderilen kadın canlı bomba, Malatya’da yakalandı. Canlı bomba İstanbul’a gitmeden önce  üniversitede okuyan kız kardeşi ile vedalaşmak için Malatya’ya gidiyor. Elazığ’dan gelen istihbarat üzerine canlı bomba kız kardeşi ile otururken yakalanıyor.
 “İyi ya yakalanmış, işte”  demeyin!..
Tabii ki çok iyi olmuş  “sayın”  teröristin yakalandığı. Ben size güvenlik ve istihbarat güçlerinin sıkıntılarını aktarayım da bir de o boyuttan bakın;
 “Kandil üzerinden çok sayıda terörist geliyor ve ülkeye dağılıyor. Bu yaz kırılma noktası. Terör örgütü PKK, ayakta kalmak için kanlı eylemlerini daha da artıracak. Sivrisinekleri tek tek öldürmekle baş olmuyor. Esas olan bataklığı kurutmak. PKK kanlı eylemlerinde bu yaz başarıya ulaşırsa, Hükümet sonunda terör örgütü ile masaya oturur”.
Tayyip Erdoğan ise hâlâ, BDP ile müzakere konusunda, konunun kestirilip atılmaması gerektiğini, bir iplikle bile olsa bağın devam ettiğini söylüyor.

***


Tayyip Erdoğan’ın hakkını yemeyelim!..
Netleştirdiği ve açık ettiği önemli bir konu var..
Erdoğan, operasyondan önceden haberi olmadığını ısrarla vurgulayarak,  “Bizim silahlı kuvvetlerimiz bu görevi samimi bir şekilde yapmıştır. Bizim verdiğimiz yetkiyi kullanmıştır. Hata da olabilir. Hatayı da, özrü de, tazminatı da açıkladık. Ama birileri istismar ediyor. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz. Kusura bakmasınlar”  dedi ve Uludere olayını Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in üstüne iyice yıktı.
Son haftalarda oldukça hassaslaşan ve sert basın açıklamaları yapan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, bunlara karşılık bir şey der mi?
Bence çok zor ve hatta imkansıza yakın.
Fakat biz yine de bir ihtiyat payı bırakalım. Daha önceki bir yazımda Uludere olayı ile ilgili biraz kıyısından dile getirdiğim soruları biraz daha açarak tekrarlayalım.
-Hava Kuvvetleri Komutanlığı iki defa Genelkurmay’a  “Bunlar terörist değildir. Vurmayalım” dedi mi?
-Genelkurmay da iki defa “Hayır teröristtir, vuralım”  diye talimat verdi mi?
- Hava Kuvvetleri bunun üzerine yazılı talimat istedi mi?.
-Bu iddialar doğru ise; operasyon trafiği hangi makamlar ve isimler arasında gerçekleştirildi?
Başbakan da kararın adresi olarak Genelkurmay’ı gösterdikten sonra, dile getirilen iddialarla ilgili bu soruların gündeme getirilmesinde  “sakınca yoktur”  diye düşündüm. Sayın, Necdet Özel Paşam, yüreklerimizi hoplatmadan bir cevap verirse, Uludere olayındaki kayıkçı kavgası da sona erer inancındayım.

Yazarın Diğer Yazıları